AB için akılcı çözüm

Avrupa Birliği'nden bazı yetkililer, Türkiye'yi ekonomik ambargoyla tehdit etmeye başladı. Ekonomik ambargo, HDP'li vekillerin gözaltına alınmasına karşı Belçika'nın başkenti Brüksel'de bir protesto gösterisinde eylemciler tarafından da söylenmişti. Bir anlamda ambargo isteyenler Türkiye'deki terör sorununu anlamayanlar veya anlamak istemeyenlerdir.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz bu konudaki tepkisine gerekçe olarak "Muhalefet partisi milletvekillerinin, akademisyenlerin ve gazetecilerin tutuklanmasını'' göstermişti.

Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da benzer tepki göstermiş ve ''Artık bu Türkiye ile iş birliği yapamayız" demişti.

Daha önemlisi Luxemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn ''Türkiye ihracatının yüzde 50'sini AB'ye yapıyor. Türkiye'deki yatırımların yüzde 60'ı AB ülkelerine aittir. Recep Tayyip Erdoğan kendi şahsiyetini devlet gücü olarak kullanmakta ve hukuk devletini aradan çıkarmaktadır. Bu diktatörlüğün klasik reçetesidir. AB de belli bir noktadan sonra ekonomik ambargo önlemlerini devreye sokacaktır." demişti.

Türkiye'ye bir ekonomik ambargo olur mu? AB'nin böyle bir karar vermesi çok aykırı bir karar olur. Zira ambargo bizim kadar Avrupa'ya da zarar verir.

1) Türkiye taahhütlerini yerine getirmiyorsa, Avrupa da aynı paralele düşer ve güven kaybeder.

2) Avrupa ile olan dış ticaretimizde ihracatımızdan çok ithalat yapıyoruz ve geçen sene, 2015 yılında AB 28 ile olan dış ticaretimizden dolayı 14.7 milyar dolar açık verdik. Elbette AB 28'de bu kadar fazla verdi. Yani Türkiye ile olan dış ticaretinden kârlı çıktı.

*****

Avrupa İle Olan Yıllık Dış Ticaret (2015- Milyar Dolar)

İhracat İthalat Fark

Türkiye Toplamı 143.8 207.2 -72.4

AB (28) 64.0 78.7 -14.7

Toplamda AB(28) Payı 44.5 38.0 --------

Diğer Avrupa 14.0 28.1 -14.1

***************************************

AB 28'in böyle bir ambargo kararı bizim kadar kendilerinin de zararına olur. Ayrıca AB (28 )ile olan ekonomik ilişkilerin zarar görmesinden normal olarak diğer Avrupa ülkelerinin etkilenmemesi gerekir.

Buna rağmen, AB ile olan ilişkilerin bozulması halinde Türkiye'nin üçüncü ülke olma riski vardır.

Mamafih, Askon toplantısında Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ''Japonya'ya gittim en çok gelen soru, 'Türkiye, AB'den kopacak mı? Japonlar AB 'den koparsanız biz uğramayız' diyorlar."

3) Öte yandan Avrupa, insan hakları ve demokratik özgürlükleri, ekonomik , siyasi ve sosyal haklardan daha önde tutuyor ve bu hakları kırmızı çizgileri olarak ilan ediyor.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni, Türkiye 18 Mayıs 1954'te onaylamış, 28 Ocak 1987'de de bireysel başvuru hakkını tanımış ve 28 Ocak 1990'da da Mahkeme'nin zorunlu yargı yetkisini kabul edip onaylamıştır.

Düşünce ve ifade özgürlüğü ve bunların nasıl kısıtlanabileceği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. ve 10 maddelerinde yer almıştır.

Türkiye'de özellikle ifade özgürlüğü olarak gazetecilerin tutuklanmasını Avrupalılar bir kefeye yerleştiremiyor. Ayrıca Türkiye, AİHM'e başvuru sayısı olarak Ukrayna ve Rusya'dan sonra üçüncü sıradadır. AİHM bugüne kadar ifade özgürlüğü konusunda 619 davaya bakmıştır. Bunların 258 tanesi Türkiye'ye aittir.

Yani Türkiye de bu alanda hassas davranmıyor. Bu nedenle bu sorunlar, daha akılcı ve diplomatik yolla çözülmelidir. Sertleşme iç politikada prim yapar ve fakat her sertleşme aynı zamanda Türkiye'nin geleceğinden götürür.

Yazarın Diğer Yazıları