Kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluk!..
Ekonomi, kriz dönemlerinde yavaşlasa da çarklar dönüyor. Bazı kesimlerin hayat standardına bakarsak, bu standartların TÜİK tarafından açıklanan fert başına gelirin daha üstünde olduğu anlaşılıyor. Bunun nedenlerinden birisi yeraltı ekonomisinin ekonomi içindeki payının yüksek olmasıdır.
Son günlerde sosyal medyada ortaya çıkan mafyasal ilişkiler de aynı kapıya çıkıyor.
Kayıt dışı ekonomi veya yeraltı ekonomisi devletten gizlenen kayda geçirilmeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetlerdir. Yeraltı ekonomisi kapsamına giren ekonomik faaliyetler arasında uyuşturucu madde yapımı ve satışı, insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, her türlü kaçakçılık, yasal ancak faturasız mal satışı, vergi kaçırmak amacıyla yürütülen ekonomik faaliyetler ve devlette yolsuzluk ve rüşvet girer.
Kayıt dışı faaliyetler kayıt dışı istihdamı artırır. Uygulamada Milli Gelir hesap tahminlerine yansımaz.
Dünyada kayıt dışı faaliyetler terörün finansmanında da kullanılıyor.
Kayıt dışı ekonomi, mevcut vergi mükelleflerinin hem daha çok vergi vermesine, hem de kayıt dışı ticaret ve istihdam alanlarında haksız rekabet oluşmasına yol açar.
Kayıt dışı ekonominin, ekonomik ve sosyal nedenlere bağlamak doğru değildir. Tek doğru olan, güvenlik güçlerinin denetimde zayıflığı veya devlet-mafya ilişkileridir. Bunun yanında, enflasyon belirsizlik yarattığı için, yüksek vergi yükü vergi kaçırma riskine değer görüldüğü için ve işsizlik işçinin mecbur kalması nedeni ile kayıt dışı faaliyetlerin artmasına neden olur.
Uyuşturucu kaçakçılığı, insan hayatını ve toplum düzenini bozar. Bu nedenle caydırıcı müeyyideler önemlidir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu''nun 188. Maddesi uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ülkeye sokulması veya ülke dışına çıkarılmasının suç olduğu açıkça belirtilmektedir. Kanuna göre uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak, ithal veya ihraç edenlere 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası ve 20.000 gün kadar ek adli para cezası verilir. Uyuşturucu kaçakçılığının suç sayıldığı tüm ülkelerde oldukça ağır cezalar uygulanmaktadır.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Suç Ofisi (UNODC) ölüm cezasına karşı olduğunu belirtmesine rağmen halen dünyada, ABD de dahil olmak üzere 32 ülkenin kanunlarında uyuşturucu kaçakçılığı suçuna idam cezası yer alıyor. Ancak bu ülkeler içinde Malezya, Filipinler, Çin, İran, Sri Lanka, Vietnam, Endonezya, Singapur, Suudi Arabistan gibi ülkeler uyuşturucu kaçakçılığı suçuna ölüm cezası uygulayan ülkelerdir.
Türkiye Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından her sene açıklanan yolsuzluk endeksinde, 180 ülke içinde, 2010 yılında 59. sırada iken 2015 yılında 65 sırada ve 2020 yılında ise 40 puanla 86 sırada yer aldı.
2020 yolsuzluk endeksinde yolsuzluğun en az olduğu ülke 88 puanla Danimarka birinci sırada ve yolsuzluğun en çok olduğu ülke ise 12 puanla Danimarka 179 (Sonuncu) sırada yer aldı.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü Yönetim Kurulu üyesi ve Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı E. Oya Özarslan 2020 yılı sonuçlarını şöyle değerlendirmektedir:
"Türkiye yolsuzlukla mücadele konusunda endişe verici durumunu koruyor. Temelli bir adım atmadığımız sürece de böyle olmaya devam edecektir."
Atatürk döneminde, Ardahan''ın bir köyünde bir köy eğitmeni, okul kapısı üstünde, kapıyı tutturmak için çakılan mismarlardan (yassı çivi) ikisini çekmiş ve kendi evinde kullanmış. Köye gelen müfettiş bu olayı zapta geçirmiş. Eğitmen hem ceza almış; hem de işine son verilmiş. Bu olaya Ardahan''da devlet malına zarar verenlere gözdağı için adam ''''bir çivi için hapse girdi…'''' derlermiş.
Devletin ilk işi yeraltı ekonomisini ve yolsuzluğu önlemektir. Eğer her yapanın yanında kar kalırsa yeraltı ekonomisini ve yolsuzluğu önlemek imkanı kalmaz.