77 milyon, yabancıya çalışıyoruz...

Türkiye’de 2013 yılı itibarıyla toplam 49 banka bulunuyor. Bunların 7 tanesi kamuya ait, 2’si TMSF bünyesinde, 19 tanesi Türklere ait özel banka ve 21 tanesi de yabancılara ait özel bankalardır.

Yabancılar 2001’den 2013 yılına kadar, bu 21 bankada gerçekleşen satın almaya 20 milyar 563 milyon dolar getirdi, buna karşılık 17 milyar dolar kâr elde etti. Yani getirdiklerini götürdükten sonra daha sittin sene dışarıya kâr transfer edecekler.

Türk Telekom’un 2005 yılında özelleştirme kapsamında yüzde 55 hissesi Suudi şirketi Oger Telekom’a 6.7 milyar dolara 21 yıllığına devredildi.

Türk Telekom’un 2000 yılında 70 bini aşan çalışan sayısı, özelleştirme süreci ve sonrasında mevcut pek çok çalışanın başka kamu kurumlarına geçmesinin ardından 2009 yılı başında 30 bin civarına düştü.

Başka kurumların alabileceği 40 bin kişilik istihdam kapasitesi bu yolla kullanıldı. Yani yabancıya satış istihdamı düşürdü, işsizliği artırdı.

Yetmedi, Telekom’dan yabancıya düşen kâr her yıl ortalama 1 milyon doları geçmektedir. Oger getirdiği 6.7 milyar doları 5-6 yılda geri götürdü... Bundan sonrası bu alanda 15 yıl Türkiye, Telekom’a çalışmış olacaktır.

Bu iki örneği her sektöre genişletebiliriz. Türkiye tefeciden borç alır gibi kamu altyapı yatırımlarını yabancıya satmış, bankaların satışına izin vermiş, cari açığını finanse etmiş, bir süre bu kaynaklarla büyümüş, şimdi kâr ve faiz transferi cari açığa yansımış ve büyüme düşmüştür.

Burada yabancıyı suçlayamayız... Yabancı kârını en yükseğe çıkarmak ister. Sorun bizde... Bizim hesap yanlış... Biz günü kurtarmak için, kârlı işletmeleri sattık... Adeta ekonominin geleceğini tefeci tuzağına bıraktık.

Bankacılık sektörü Fransa’da yabancıya kapalıdır. Ekonomisi bize yakın gelişmiş ülkelerde ise düşüktür. Bir tek Sovyetler blokundan çıkan ülkelerde yüzde 90’lara kadar çıkmaktadır. Bu ülkeler de uzun süre Rusya tarafından sömürüldüğü ve sermaye birikimi olmadığı için, zorunlu olarak piyasaya bu yolla açılmışlardır.

Türkiye’de bankalarda yabancı payı, geçen seneki ve bu seneki satışlarla yüzde 50’yi geçmiştir. (Aşağıdaki tablo.)

1-056.jpg

,Türkiye’de finans sektöründe bankacılılığın onay vermediği hiçbir yasal altyapı ve uygulama yapılmıyor. Banka ve kredi kartlarındaki tefeci faizini bile Merkez Bankası, bankaların istediği oranlarda belirliyor.

Kaldı ki, yalnız bankacılıkta değil, kârlı imalat sanayi sektörlerinde de yabancılar hakimdir. Söz gelimi otomotiv sektörü yüzde 50 yabancı kontrolündedir. (Aşağıdaki tablo TÜİK tarafından yayınlandı.)

2-044.jpg

Yabancı kontrolündeki bir ekonomide, kâr transferi dışında diğer ve en önemli bir sorun, Hükümetlerin ülkenin ve halkın çıkarlarını gözeten “Ulusal Politikaların’’engellenmesidir. Yabancılar kendi çıkarına ters düştüğü için, spekülasyona karşı önlem alınmasını istemezler. İç ve dış politikayı kendi kârlılık esasına göre etkilemeye çalışırlar. (Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün dünyada ve bizde yaptığı budur.)

Yazarın Diğer Yazıları