65 yıllık gazeteciyim böyle kriz yaşamadım
Türkiye''nin en önemli gazeteci yazarlarından değerli ustam, ağabeyim Rahmi Turan''ı Bodrum''da ziyaret ettim. 65 yıllık duayen gazeteci Rahmi ağabeyim görüşlerini açık seçik ortaya koydu:
***
Türkiye''nin umudu Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener birlikteliğindedir. İkisi de gayet güzel muhalefet yapıyor.
Kılıçdaroğlu eski döneme göre çok daha formda görünüyor. Önceki dönemlerde siyasete göre tutuktu. Bir takım siyasi gelişmeler de geri kalıyordu ama son yıllarda çok yükselen bir form grafiği gösterdi.
Milletin onu dinledikten sonra e karar vermesi daha kolay oluyor. Ne varsa bütün gerçekleri milletin önüne seriyor.
Türkiye''nin ekonomik siyasi ve dış politika sıkıntılarını ortaya koyuyor ve çözüm yollarını da sıralıyor.
Buna rağmen hala Kılıçdaroğlu''nu anlamayan varsa onlar anlama özürlü demektir.
Meral Akşener de fevkalade başarılı gidiyor. Anadolu gezilerine ben medyadan dikkatle takip ediyorum. Her gittiği yerde büyük ilgi gördüğünü tespit ediyorum.
Herkesin derdini dikkatle dinliyor.
''Bir dokun bin ah işit'' derler.
Meral Akşener milletin dertlerini dinliyor onların çektikleri sıkıntıları tespit ediyor.
Millet o kadar yanık ki, millet perişan durumda ki, Akşener ortaya koyuyor...
Meral Hanım milletin sıkıntılarında tespit edip onların dertleriyle dertleniyor.
İktidar medyası, gazeteleri ve televizyonları bunlardan hiç bahsetmiyor.
Medyanın yüzde doksanı iktidarın denetiminde bu yüzden muhalefet liderlerinin ortaya koydukları gerçekleri yayınlamıyorlar ve milletten gizliyorlar.
Yüzde 10 kadar özgür medya kaldı. Her türlü baskıya rağmen direnen ve gerçekleri ortaya net bir şekilde koyan özgür medya azınlıkta kaldı.
Ben de sen de bu özgür medya grubu içerisindeyiz ki sen de çok başarılı gidiyorsun Yeniçağ yazılarını, Flash Haber''deki televizyon programlarını takip ediyorum.
- Soru: Bu ekonomik kriz milleti nasıl etkiliyor?
Turan: Ben 1957 yılında gazeteciliğe başladım. Bu ekonomik krizin hangi iktidar olursa olsun görevden götürmesi lazım. Hiçbir iktidar bu çok ağır komik ekonomik şartlarda görevini sürdüremez.
Fiyatların nasıl doludizgin gittiğini görüyoruz ülke ekonomisinin nasıl yanlış yönetildiğini de görüyoruz. Bu kendi kendine olmuyor ki...
Ekonomiyi yönetenlerin hataları üst üste biniyor, biniyor ve ekonomideki bu kriz ortamına kadar geldi.
2018 yılında yapılan seçimden sonra ekonomi giderek kötüleşti. Bir iki sene önce de bu kadar kötü değildi.
Bu ekonomik gidişin düzelme ihtimali de yok.
Neden yok?
Bu zihniyet değişmedikçe hiçbir şey değişmez çünkü bunlar yanlış yaptıklarını farkında bile değiller.
Doğru yaptıklarını zannediyorlar ama batağa doğru dosdoğru gidiyoruz.
Rakamlar bu batağa gittiğimize açıkça gösteriyor Türk parasında yaşanan değer kaybı da olumsuz gidişatı bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
- Soru: Paranın değer kaybetmesi ile övünen iktidar çözüm bulabilir mi?
Turan: Elbette bulamaz. Bunlar devamlı para basıyorlar bu da enflasyonu körüklüyor.
Eğer para basmakla bir ülke ekonomik krizden kurtulsaydı, bütün ülkeler para basar, millete dağıtır ve ülkelerinde tek bir tane fakir vatandaş bırakmazlardı.
Bütün millet zengin olurdu.
Ekonominin kuralları var, arz talep dengesi var. Ancak en basit ekonomik kurallar bile uygulanmazsa bu ekonomi nasıl düzelebilir?
Bugünkü iktidarın anlayışıyla düzelmesi mümkün de değil.
- Soru: Cumhurbaşkanı adayınız kim?
Turan: "Aslında benim bir adayım yok. Görünen o ki 6''lı masa tarafından Kılıçdaroğlu aday gösterilecek. Gidişatın böyle sonuçlanacağını tahmin ediyorum.
Kılıçdaroğlu''nu elbette destekleyeceğiz. Ancak 6''lı masa başka bir aday çıkartırsa onu da destekleriz.
Yani 6''lı masanın çıkartacağı aday benim de adayım olacaktır.
Önemli olan bu kötü gidişatı bu ekonomik krizi durdurmak, geriye çevirmek.
Türkiye çağ dışına çıktı.
Türkiye çağdışı bir anlayışla yönetiliyor. Afrika ülkelerinden ne farkımız kaldı?
Ekonomimiz bozuk, özgürlükler kısıtlı, demokrasi yerlerde sürünüyor, yargı güven kaybetti, Türk silahlı kuvvetlerine güven vardı onda bile erozyon var.
Bütün kurumlar çöktü, çöküyor bütün kurumlarda gerileme var.
Benim üzerinde durduğum ve üzüldüğüm konu var. Profesör Doktor Celal Şengör''ün ifadeye çağrılması, yargılanması. Niye?
Şaşırdım kaldım. Şengör tarihi ve bilimsel bir gerçeği ifade ediyor. Bütün dünyanın kabul ettiği bilimsel bir gerçek. Adam düzgün bir adam gerçeği ifade ederek böyledir diyor.
Vay efendim halkın dini duygularını eleştirdin. Kendimi bir an orta çağ İtalya''sında buldum.
Orada Galileo, ''dünya güneşin etrafında dönüyor'' dediği için yargılanmıştır. Galileo savunmasında, ''Ben bilimsel gerçeği savunuyorum, din ile birilerini aşağılamakla ilgim yok, dünya güneşin etrafında dönüyor'' diyor.
''Bundan vazgeç yoksa mahkûm olursun'' diyorlar. Galileo dünyanın güneşin etrafında döndüğü teorisini yalanladıktan sonra ev hapsine mahkûm edilince, ''Ama yine de dönüyor'' diyor.
Bilimle dini neden birbirine karıştırıyorlar? Din inanç meselesidir. İnanana saygı duyulur. Bilim müspet delillere bakar diyemez kimse.
İnanç Allah ile kul arasındadır, inana da saygı göstermeliyiz.
Atatürk''ün de büyüklüğü burada laik bir ülke yarattı. Herkes dini inançlarında demektir laiklik.
Şimdi laiklik ilkesini kaldırmaya çalışıyorlar. Laiklik giderse demokrasi kalmaz o zaman da ülke bambaşka bir yöne savrulur.