Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mustafa Hakan ÜNSER
Mustafa Hakan ÜNSER

40 artı 1 yetmez

Anayasa değişikliği en az iki yüz milletvekilinin teklifi, kırk sekiz saat arayla iki defa gizli oylama, en az dört yüz milletvekili ve cumhurbaşkanının onayıyla mümkün. Onaylayan vekil sayısı 360-399 aralığında kalırsa cumhurbaşkanı veto edebiliyor veya zorunlu olarak halk oylamasına gönderiyor. Hâl böyleyken ve Anayasayı değiştirmeye yetecek gücü olmayan iktidarın bu süreci pazarlıklarla yürüteceği ortadayken yeni anayasa konusu beklendiği üzere gündemimizin ortasına oturdu.

Cumhur İtifakı’nın liderleri Bahçeli-Erdoğan görüşmesi öncesi haftaya MHP'li Feti Yıldız'ın "Anayasa çalışması meclisten geçse bile referandum yapılmalı, son sözü halk söylemeli." açıklamasıyla başladık. Rekabetçi bir müzakere tekniği olarak başlangıç noktasını mümkün olan en uzağa koyan ilk hamleden sonra öğlen saatlerinde on altı aydır hazırlanmayan ve MHP açısından çok önemli olan Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruşturmanın tamamlandığı haberini ajanslar geçti. AKP Genel Başkanı ile görüşmeleri olumlu geçmiş olmalı ki MHP Genel Başkanı Bahçeli partisinin grup toplantısında Cumhur İttifakı’nın sonsuza kadar süreceğini söyledi. AKP adına TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş bu hafta Meclis’te grubu olan partileri ziyaret edeceğini açıklamıştı ve yeni anayasa yapma görüşmeleri için Mayıs ayı sonuna kadar süreceğini söylediği bir mesaiye CHP lideriyle görüşerek başladı.

Aynı gün Abdulkadir Selvi cumhurbaşkanının 50 artı 1'i istemediğini anlattığı yazısında 40 artı 1'i istikrarı bahane ederek savunuyor. Bu durumun ittifakları ortaya çıkardığını ve küçük partilerin lehine olduğunu söylüyor. İttifakların bu şekilde oluşmasının toplumsal desteği Meclis'e doğru yansıtmadığı bir gerçek ama bu sebep değil sonuç. 50 artı 1 konusuna Av. Ece Güner'den kısa bir kaç alıntıyla ışık tutalım; "Bu sistem koalisyonları bitirmez; tam tersi koalisyonları/ittifakları mecburi kılar", "Yüzde 50 artı 1 aramayan az sayıda ülkede cumhurbaşkanı tek dönem için seçilir", "Hem yüzde 50 artı 1 aramayan hem de tek dönem kısıtlaması olmayan sadece iki ülke var: Venezuela ve Arjantin"

Cumhurbaşkanı ise "Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmelidir." dedi (En çok oyu alanı kastediyor olmalı). Bununla beraber "Milletin çeşitliliği ve zenginliğini yansıtan bir Anayasa istiyoruz." Diyerek Anayasanın 66. maddesinde yapılan "Türk" tanımını değiştirmekten bahseden cumhurbaşkanı, hususen politize olmuş Kürt seçmene selam çakıyor.

Yeni özgürlükçü ve sivil anayasa söylemiyle önümüze ne geleceğini bilmiyoruz. Zaten fiilen Anayasa’da değişiklik yapmaktan değil yeni anayasa yapmaktan bahsediyorlar. Üstelik toplumsal bir talep yokken ve AKP birinci parti olma özelliğini kaybetmişken… Üstelik Meclis’teki dağılım yeni Anayasa yapmak için hiç uygun değilken… Geçmişte futbolla ilgilenen cumhurbaşkanının niye top çevirmeye çalıştığını tahmin etmek zor olmasa gerek. İstenenin zaman kazanmak ve iktidardaki ömrünü bir kez daha uzatmak olduğu ortada.

Yine müzakere teknikleri açısından bakacak olursak Cumhur İttifakı için seçimlerden sonra yirmi dokuz gün boyunca kaçınma süreci işledi. Bu süre sonradan tevil edilmesi kolay olan çeşitli videolar, şarkılar gibi sembollerle, göndermelerle ve bazı kozların ileri sürülmesi ile geçti. Eğer ittifak içindeki sorunlarını çözdüler ise liderlerin bir araya gelmesiyle uzlaşma sürecini de geçtiler demektir. MHP'nin direnç gösterdiği 50 artı 1 konusu ve 66. madde CHP’nin görüşmeye açık tavrı sayesinde aşılabilir görünüyor. Şimdi artık iş birliği içinde muhalefeti ikna etmeyi ele almaları gerekiyor.

Hafta içi MHP'li Feti Yıldız, Saygı Öztürk'e verdiği röportajda yeni anayasada milletvekili yemininin değişeceğini, dilin sadeleşeceğini, il esasının korunacağını, cumhurbaşkanı yardımcı sayısının iki olacağını ve seçimle geleceklerini, hükûmet programının Meclis’te okunacağını, milletvekili dokunulmazlığının yeni esaslara bağlanacağını, TBMM başkanının tarafsız olacağını ve Merkez Bankası’nın anayasal statüye kavuşacağını söylüyor. Görüldüğü üzere toplum için herhangi bir iyileştirme öngörülmemiş.

Anladığım kadarıyla AKP'nin istediği birinci değişiklik 50 artı 1 şartının ve ona bağlı olan ama henüz dillendirilmemiş dönem sayısı kısıtının da kalkması, ikinci konu ayaklarına dolandığını düşündükleri Anayasa Mahkemesi’nin kaldırılması, üçüncü kritik mesele ise egemenliği Türk milletinden alıp "çeşitliliği ve zenginliğini yansıtan" bir tanımlamaya vermektir. 40 artı 1 ile özgürlükler nasıl artacak nasıl daha sivil olunacak anlamış değilim.

Henüz çok erken ama toplumun en çok ihtiyacı olan kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, denge-denetim mekanizmalarının yeniden inşası, hak ve özgürlüklerin yeniden tesis edilmesi konularının konuşulacağını beklemek ise saflık olur kanaatindeyim.

Yazarın Diğer Yazıları