21 Mayıs

Yarın 21 Mayıs. 53 yıl önce genç bir Harp Okulu öğrencisi olduğum dönemlerde, hayatımızın yolunu değiştiren olayın yıl dönümü. Bizleri yetiştirenler ve çevremiz, o yıllarda, askere ve askerlikte onuru, gururu ve vatan sevgisini öğretip aşılamışlardı. Okul arkadaşlarım, onlardan binlerce kilometre uzaklıkta olsam da, bugün bile benim kardeşlerim. Hepsi de namuslu ve onurlu insanlar. Onları tanımak, onlarla beraber olmak bana her zaman gurur vermiştir. Bize verdikleri eğitim ve aşıladıkları disiplin, sivil hayatta tüm arkadaşlarımın başarılı olmasını sağladı. Hâlâ hepimiz geçit törenlerinde, Harp Okulunu ve asker gördükçe gözlerimiz dolar, yürekten heyecanlanırız. Bu yüzden, Türk silahlı kuvvetleri üzerinde oynanan oyunlar en fazla bizleri üzer. Babam da askerdi. Yaşamadığına ve bugünleri görmediğine neredeyse sevinesim geliyor. Hele her gün artık normal habere dönen yavrularımızın şehit oluşu, bilmezsiniz ne kadar kanıma dokunuyor.

***

Bu cumhuriyetin kurucusu Ata'sı, Mustafa Kemal'in 24 Mart 1923'te Kütahya'da "Bir ordunun kıymeti harbiyesi, kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür" demesi ne kadar doğru ve ilginç. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu, askerlikten ayrıldıktan sonra, gazeteciyken gördüklerim ve yaşadıklarımla anladım. Ne kadar ileri görüşlüymüş. Washington'a 1980 sonrası gittim. Orada Türkiye'den gelen çok sayıda yüksek rütbeli subay gördüm, izledim. Bunlar arasında Amerikalı generallerin ardından gidenler olduğu gibi, kısacık boyuyla dev gibi Teksaslı Amerikan Genelkurmay Başkanının kendisine saygı duymasını sağlayanları da izledim. Silivri'de yargılanan Hurşit Tolon'un bir NATO toplantısı için Washington'a indiği sırada, kendisine torba olayını aktarınca, Ankara'dan talimat beklemeden kalkıp toplantıyı terk edişini hâlâ unutmam.

Mustafa Kemal de bir komutandı. Ancak çok dikkat edip uyguladığı tek şey, askerine şefkatli olan bu komutanın kimseye biat etmemesiydi. Biat ve itaat sizi çabuk terfi ettirir ama emekli olduğunuzda içine girdiğiniz emekli askerler topluluğunda, başınıza geleceklerden sizi koruyamaz. Emekli bir askerin onuru, en az sağlığı kadar önemlidir. Bugün örneklerini görüyoruz. Biat ve itaat edenlerle askerinin ve kurumunun onurunu koruyanlar hâlâ hayatta. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla hesabı.

***

Gelelim iç siyasete. MHP içinde yaşananlar da üzücü. Acaba Bahçeli ile selamlaşan Tuğrul Türkeş, kendisine katıldığı parti içinde, hizmetleri için bir başbakan yardımcılığı mı teklif etti? Aklıma ilk gelen bu. Ama MHP'nin açıklaması farklı. O kadar bir birine hakaret eden iki kişi aniden birbirine gülücükler atıyorsa, o zaman hakaretler sahte demektir.

Gelelim ikinci güncel konuya. IŞİD'e destek konusunda yapılan açıklamalara, Dışişleri Bakanı cevap vermiş. Demiş ki ispat ederlerse istifa ederim. Bakana cevap Moskova'dan geldi. Bu konudaki belgelerin, Birleşmiş Milletler'e teslim edildiğini belirten Ruslar, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zakharova aracılığıyla daha sert çıktı. Sözcü Çavuşoğlu'na, "istifanız yetmez, yargılanacaksınız" dedi. Hatırlarsanız geçen ay Ruslar, Türkiye'nin IŞİD'e yardımını kanıtladığını ileri sürdükleri belgeleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne vermişti. Bu belgelerde, IŞİD'in petrolünü Türklerin sattığı ve iyi para kazandıkları belirtiliyor. Bu belgelere göre Türkiye, aynı zamanda petrol karşılığında IŞİD'e silah ve cephane sağlıyormuş.

Doğal olarak Ankara, derhal yalanladı. Belgelerin de sahte olduğunu ileri sürdü. Bizi dışarıda çok yakından izliyorlar. Mesela bugünlerde, bizde çok popüler olan başkanlık sistemi tartışmalarına, onlar da nane oldu. Türkiye gibi siyasi yaşamı karanlıklarla dolu bir ülkede, başkanlık sisteminin yaratabileceği tehlikelere dikkat çekiliyor.

Özellikle de bu işe aday kişinin, şu ana kadar tarafsız bir lider profili çizemediği anlatılıyor. Bu konudaki tartışmalar Washington'daki panellerde de konuşmacılar tarafından işleniyor. Dünya başkentleri, Türkiye konusunda alarm zilleri çalıyor. Yani Türk halkı dışında, bizim için herkes endişeli, bir, biz değiliz. Türkiye dışarıdan askeri yönetimler altında bile yaşamadığı bir baskı halinde diye tanımlanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları