2019 ne getirecek?
IMF, 2019 dünya ortalama büyüme beklentisini yüzde 3.7 ve yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilere yönelik büyüme beklentisini de ortalama yüzde 4,7 açıkladı. Türkiye için ise 0.4 olarak açıkladı.
Moody's ise 2019 Türk ekonomisinin yüzde 2 oranında daralacağını bildirdi.
2019 Mart seçimleri 2019 büyüme oranını etkileyecektir. 2019 bütçesi de popülist harcama bütçesidir. Ayrıca siyasi partilerin seçim harcamaları da talep artışı yaratacaktır. Bu nedenle 2019 yılının ilk çeyreğinde yüksek daralma olmayabilir. Ancak 2019 yılında ekonomi daralacaktır.
Öte yandan üretici ve tüketici güveni de beklentileri ve büyümeyi etkiliyor. Bu beklentiler olumsuzdur. Güven sorunu oldukça, yerli ve yabancı yatırım yapmıyor. Sonuçta ekonomi daralıyor, işsizlik artıyor.
Ekonomi daralırken, dış borçlarda risk artıyor. Dış borçları çevirmek için, önce fert başına gelir artışı ile kaynak yaratmak, sonra da bu kaynakları dövize çevirmek gerekir.
Bunun yanında olumlu etki de olabiliyor. Toplam talepte gerileme ve üretimde daralma, cari açığın daralmasına neden oluyor ve borçlanma ihtiyacı da daralıyor.
2019 yılında bankaların dönmeyen kredileri de artacak ve bankalar sıkıntıya girecektir.
Ödenemeyen ticari ve bireysel krediler nedeniyle konuttan fabrikaya, otelden düğün salonuna, kümesten bağ bahçeye kadar binlerce gayrimenkulün bankaların eline geçtiği ve 19 bankada 13 bine yakın gayrimenkul olduğu bildiriliyor. (Emlak kulisi Com.)
İnşaat sektöründe 2018 üçüncü çeyreğinde yüzde 5,8 daralmanın 2019'da artması bekleniyor. Bu durum konut ve müteahhit kredilerinde sorun yaratacağa benziyor.
Dönmeyen kredilerin yüzde 41'i KOBİ kredileridir. Dün olduğu gibi bu gün de popülist amaçla verilen bu kredilerde takibe düşme oranı daha da artacaktır.
2019 için IMF, yüzde 12,3 ve Dünya Bankası da yüzde 12,7 işsizlik tahmini yapıyor.
Türkiye de üretimin ithalata bağımlı olması öteden beri işsizliği artıran yapısal bir sorundur. Ekonomik kriz üstüne gelince TÜİK'in açıkladığı işsizliğin daha da tırmanması kaçınılmazdır.
Benim tahminin 2019 yılında fiilî işsizlerin sayısının 6 milyonu geçeceği ve fiilî işsizlik oranının da yüzde 20'ye yaklaşacağı yönündedir.
4 milyona yakın Suriyeli oldukça, bir milyon dolayında Suriyeli dışında yabancı çalışan oldukça, Türkiye hiçbir zaman işsizlik problemini çözemez. Bunlar bildiğimiz klasik reçetelerin dışında kalır. Sürdürülemez bir durumdur.
Krizlerde belirli bir zaman sonra, üretici ve tüketici olarak ekonominin iç dinamikleri harekete geçer. Ancak bu defa durum daha farklı. Krizi yalnızca ekonomik sorunlar değil, aynı zamanda kurumsal sorunlar da etkiliyor. Bunların başında kamu kaynaklarının popülist amaçlı kullanılması geliyor.
2019 bütçesi içinde yatırımların payı yüzde 6.1 gibi düşük orandadır. Buna karşılık hiçbir katma değer yaratmayan, yalnızca açıkları kapatmak ve para dağıtmak amacı olan cari transferlerin payı yüzde 40,7'dir.
Cari transferler içinde seçim için dağıtılan kalemler, hane halkına yapılan transferler ve yine ikinci bir defa daha, hane halkına yapılan diğer transferler olarak iki defa yer almaktadır. Oysa ki bütçede ayrıca sosyal amaçlı transferler kalemi de var.
Popülist harcamalar kaynakların etkin kullanılmasını önlüyor. Ekonomik ve siyasi istikrarın daha da bozulmasına neden oluyor.