2018 insanlık yılı olmalı
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 1990 yılından beri ''Küresel İnsani Gelişme Raporları'' yayınlanıyor. 2016 İnsani Gelişme Raporu beş temel mesaj içeriyor... Bunlardan ilk ikisi;
* ''Evrensellik, insani gelişmenin anahtarıdır; ve herkes için insani gelişme ulaşılabilir bir hedef olmalıdır.
* Çeşitli insan grupları hâlâ temel yoksunluklar yaşıyor ve bunları aşmada büyük engellerle karşı karşıya kalıyor.'' şeklindedir.
Son çeyrek yüzyılda tıpta ilerleme, sağlıklı olma ve uzun yaşamanın yolunu açtı. Bilişimde, teknoloji ve iletişimde gelişmeler, bilgiye erişimi kolaylaştırdı. İnsanlık insan hakları, demokratik özgürlükler ve insani gelişmenin şifrelerini öğrendi. Ayrıca insan hakları ve insan güvenliği konusunda da sivil toplum örgütleri gibi kurumlar gelişti.
Ne var ki biz ve bizim gibi gelişmekte olan birçok ülkede ve özellikle Orta Doğu'da, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve insani gelişmede tersine engeller arttı ve gerileme oldu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nda tespit edilen ve bizim ilave ettiğimiz insani sorunlar devam ediyor.
* Dünyada her 9 insandan birisi açtır,
* Her üç insandan birisi yetersiz besleniyor,
* Her yıl yaklaşık 15 milyon kız çocuğu, 18 yaşından önce evleniyor,
* Dünyada her gün 18.000 kişi hava kirliliği nedeniyle ölüyor,
* Yılda 2 milyon kişiye HIV virüsü bulaşıyor,
* Her dakikada 24 kişi yerinden yurdundan ediliyor,
* Dünyada 370 milyon insan hukuk düzeninde, kendi dillerinde eğitime erişemiyor, arazi, su, orman ve fikri mülkiyet haklarına ulaşmada ayırımcılık karşısında kalıyor veya dışlanıyor.
Bunlara ilave olarak;
* Suudiler ve İran'da ve bazı İslam ülkelerinde kadınların ve kız çocuklarının hakları sınırlıdır.
* Birçok toplum, kadınlara arazi sahipliği ve mülkiyet hakkına sınır getirmiştir.
* Dünya Suriye dışına kaçan beş milyon Suriyeli mülteciye çözüm bulamıyor .
* İslam olanlar ABD ve Avrupa için vize sorunu yaşıyor.
* Dünya genelinde zorla yerinden edilmiş 65 milyon insan, iş ve normal gelir imkanlarına, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerine ulaşamıyor.
* Dünyada artan otokrasi eğilimi ve dikta rejimleri, insanları ötekileştiriyor, temel hukuk hakları, insan hakları ve demokrasi değerleri çiğneniyor.
* Dünya nüfusunun en tepedeki yüzde biri, dünya servetinin yüzde 46'sına sahiptir.
* Dünyada, terör, otokrasi- diktatörlük gibi insan güvenliğine tehditler, riskler ve krizler arttı.
İnsanlığın gelişmesine yine aynı insanlık engel koyuyor. Küresel insani gelişme endekslerinde geri kalmış ve yoksunlukların devam ettiği toplumlarda öteden beri var olan ve şimdilerde radikal dincilerin veya diktatörlerin ortaya çıkardığı bir takım engeller var... Bu engeller, siyasi popülizm, siyasi ayırımcılık, dışlama, sosyal norm ve değerler, önyargı ve hoşgörüsüzlüktür. Bu engellerden önemli ikisi, BM tutumu ve siyasi otokrasidir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bu sorunları ve engelleri çözmek yerine tersine insani gelişmenin önünde engel oluşturuyor. Söz gelimi veto hakkı olan ABD ve Rusya gibi ülkelerin, Orta Doğu ve Uzak Doğu'daki çıkar hesapları insanlık dışıdır.
Aslında Birleşmiş Milletler'de beş ülkenin veto hakkı da, insanlık için değil, veto hakkı olan ülkelerin çıkarı için çalışan bir sistem haline dönüştü
ABD, Orta Doğu'da bölgeyi kontrol altında tutmak için Arap Baharı'nı başlattı. Rusya da aynı nedenle, Esad'ın Suriye'deki dikta rejimini destekliyor.
İkincisine gelince; dünyada insanlığın akıl tutulması çağına girmesi ve siyasi popülizmin hortlamasıdır... Söz gelimi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs sorunu yaratması, iç siyasi popülizmin bir sonucudur.
Yine Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İran gibi ülkelerde, siyasi liderler ve krallar yerlerinde kalmak veya seçim kazanmak için din unsurunu aşırı kullanıyor, din üstünden popülizm yapıyorlar. Bu durum Radikal hareketlerin yolunu açıyor. Bu nedenle Suriye'de ve Yemen'de iç savaş var. Bu nedenledir ki İslami terör cesaret alıyor.
Aynı şekilde bu ülkelerde, demokrasi, insan hakları ve insani gelişme bilincini yayan, insanlığın biat kültüründen kurtulmasına hizmet eden, sosyal medya ve bazı bilgi siteleri geçici veya kalıcı olarak kapatılıyor.
Bu şartlarda insanlığı içine girdiği bu girdaptan kurtarmak, yine insanlığın akıl tutulmasından ve biat kültüründen kurtulup, insanlık bilincine kavuşması ile ancak mümkün olur.