2010 Bütçesi özel sektörü nasıl etkiler?
Bütçe, maliye politikasının önemli bir aracıdır. Bütçe büyüklüğü ve bütçe yapısıyla, iktisadi konjonktür, üretim, istihdam ve gelir dağılımı etkilenebilir. Bütçe açığı, özel sektörün borç bulabileceği kaynakları sınırlar.
Bu çerçevede kaynakların özel ve kamu sektörü arasında dağılımını da etkiler.
2010 bütçesi bu açıdan ne getirecektir?
2010 bütçesi, kamunun küçülme politikasının süreceğini gösteriyor... Büyümenin özel sektör tarafından gerçekleştirileceği anlaşılıyor.
Ekonomide kaynak ve gelir dağılımını, kamu harcamaları etkiler. Bu anlamda savunma, adalet ve güvenlik gibi klasik harcamalarla, borç faizi gibi transfer harcamalarının gelir dağılımı üzerindeki etkisi farklı olur. Ancak devletin büyüklüğünü toplam harcamalar belirler. Başka bir ifade ile kamu kesiminin ekonomi içindeki yerini, kamu harcamaları belirler.
Hükümetin yaklaşımı, kamu kesiminin ekonomi içindeki payını azaltmaktır. Bu nedenle, 2010 bütçesinde merkezi yönetim bütçe toplamının, GSYH’ya oranı, 2010 için yüzde 27.89, 2011 için yüzde 26.67 ve 2012 için yüzde 25.63 tür. Ne var ki, 2009 yılı için de bütçe/GSYH oranı yüzde 23.58 iken, gerçekleşen bütçenin GSYH’ya oranı yüzde 28.17 oldu.
Öte yandan 2010 bütçesinde yatırımların payı düşük kalmıştır. Sermaye giderlerinin bütçe içindeki payı yüzde 6.5 olarak öngörülmüştür. Bu pay 1990’lı yıllarda yüzde 20’ye çıkıyordu. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 10’un üstündedir.
Kamu yatırımlarının düşük olmasının, iki önemli sonucu olacaktır.
Bir... Kamu altyapı yatırımlarının aksaması, özel sektörün yatırım hacmini olumsuz etkileyecektir.
İki... Mevcut altyapı ve kamunun fiziki yatırımları daha hızlı yıpranacaktır. Sonuçta, örneğin bozuk yolda, akaryakıt sarfiyatının artması ve lastik yıpranması gibi nedenlerle veya ulaşımın aksaması gibi sonuçlardan ötürü, özel sektörde maliyetler artacak ve verimlilik düşecektir.
Altyapısı olmayan ve verimliliğin düşük olduğu bir ekonomide özel sektörün yatırım hacmi büyümez.
Ayrıca bütçe açığının da 50.1 milyar lira olacağı tahmin edilmiştir. Bu oran düşse de devletin borçlanma ihtiyacı devam etmektedir. Merkez Bankası gecelik faizleri düşürdü... Fakat bankalar özel sektör kredileri için yüzde 20’den fazla faiz alıyorlar. Özel yatırım yapmanın maliyeti yüksektir. Ayrıca borç verilebilir fonları devlet kullandığı için, yatırım yapmak isteyen özel sektör kaynak sıkıntısı çekmektedir.
Hükümet, bütçe ile özel sektöre verilecek teşvikleri de sınırlı tutmuştur. Bunun yerine eğer IMF ile stand-by yapılırsa, alınacak krediden özel sektöre kaynak ayıracağını ifade etmektedir.
Hükümet fiilen de dalgalı kur sistemini değiştirmeyerek, sıcak para girişine imkan veriyor. Özel sektörün kaynak ihtiyacını bu yolla da çözmek istiyor. Ancak sıcak paranın getirdiği kırılganlık ülke riskini artırıyor... Yani maliyeti, faydasını kat be kat geçiyor.