1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) neden tartışılıyor?
1921 Anayasası'nın üzerinden yüz yıl geçti. Ama tartışmaları bitmedi. Örtülü veya açık bir şekilde Atatürk ve arkadaşlarına göndermeler yapılıyor. 1921 Anayasası'yla Vilayet (İl)'lere "özerklik" tanındığı, "Lazistan" ve "Kürdistan" gibi "eyalet" isimlerinin verildiği iddialarının aslı yoktur. Meselenin esasına geçmeden önce hemen söyleyelim ki, 1921 yılında 61 ilimiz/vilayetimiz vardır. Bunların tamamı, Rize ilimize idari anlamda değil de isim olarak verilen "Lazistan" sözcüğünün dışında, bugünkü isimlerini taşımaktadır. Yalnız bazı illerimiz o tarihte söylenişiyle (Elaziz gibi) isimler taşımamaktadır.
Diğer iddialara dair bazı örnekler verelim:
1. Özdemir İnce soruyor; "1921 Anayasası'nın 11-22. maddeleri arasında bulunan 11 maddesi neden 1924 Anayasası'nda yer almadı? Tarihimizle yüzleşmemiz, dersler çıkartıp (gerektiğinde) utanıp özür dilememiz ve böylece 'demokrat adam' olmamız tavsiye ediliyor. Buna herhangi bir itirazım yok! Ancak ıvır-zıvırla, dedikodularla yüzleşiyorlar da asıl yüzleşmemiz, hesaplaşmamız gereken maddelerden hep uzak duruyorlar. Cumhuriyet tarihinin bence en önemli olayı -haydi olaylarından biri diyelim- 1921 Anayasası'nda yer alan yerel özerklik maddelerinin, 1960 yılına kadar yürürlükte kalacak 1924 yasasında yer almaması. Yani çıkartılması! (21 Kasım 2008, Hürriyet)
2. Av. Hüseyin Aygün (eski milletvekili): "1921 Anayasası, temel birim olan 'vilayet'e yerelde 'özerklik' tanıyordu. Anayasanın 24 maddesinin 14 maddesi yerelden yönetime ayrılmıştı…1921 Anayasası "Kürtlere Özerklik" dairesinde tartışılmıştır. Oysa Anayasa metninden net anlaşılmaktadır ki, bu hak tüm gruplar için söz konusudur… 1921 Anayasasını, "Kurtuluş Savaşı Anayasası" veya "Milli Mücadele Anayasası" sayanlara hak vermemek mümkün değildir. (BirGün, 2016.01.14)
3. Yusuf Halaçoğlu "1'inci Meclis ve Anayasa'da 'özerklik' vaadi iddiası üzerine diyor ki: "Orada geçen 'muhtariyeti haizdir' ifadesi özerklik anlamına gelmemekte, tüzel kişiliği ifade etmektedir. (Tüzel kişilik, il veya ilçenin siyasi temsili değil, bir şirket veya dernek tüzel kişiliği gibi hizmetin temsilidir. Bunun için de valinin denetimine tabidir. S.S.) Nitekim bugün de TBMM'nin çıkardığı kanunlar çerçevesinde vilayetler tüzel kişiliği haizdir. Nitekim 12. maddede vilayet meclislerinin, (il genel meclisleri S.S) bugün de olduğu gibi vilayet halkından oluşacağı belirtilmiştir. Keza 14. maddede de vilayette, devletin umumi ve müşterek işlerini yerine getirmek üzere Büyük Millet Meclisi hükümetince bir vali tayin olunacağı hüküm haline getirilmiştir. Vilayetler bugünkünden farklı bir yönetime sahip değildir." (Yeniçağ: 08 01.2014)
Şimdi de, 1921 Anayasasının özerklikle ilgili maddelerine kısaca bakalım:
"MADDE 11- Vilayet mahalli işlerde manevi şahsiyete ve özerkliğe sahiptir. Dış ve iç siyaset, şer'i, adli ve askeri işler, uluslararası iktisadi ilişkiler ve hükümetin genel vergileri ile birden fazla vilayeti ilgilendiren hususlar istisna olmak üzere Büyük Millet Meclisi tarafından konacak kanunlar gereğince vakıflar, medreseler, eğitim, sağlık, iktisat, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım işlerinin düzenlenmesi ve idaresi vilayet şûralarının yetkisi içindedir.
12 ve 13. Maddelerde rutin işlerden olan iç organlara ve makamlara seçimlerle ilgilidir.
MADDE 14- Vilayette Büyük Millet Meclisi'nin vekili ve mümessili olmak üzere vali bulunur. Vali, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından tayin olunup, vazifesi devletin genel ve ortak görevlerini yerine getirmektir. Vali, yalnız devletin genel görevleri ile yerel görevler arasında zıtlaşma/aykırılık meydana gelmesi durumunda müdahale eder.
MADDE 15- Kaza (ilçe) yalnız idari ve inzibati cüzü olup manevi şahsiyeti haiz değildir. İdaresi, Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından atanmış ve valinin emri altında bir kaymakama verilmiştir.
MADDE 16- Nahiye, özel hayatında özerkliği/ tüzel kişiliği olan bir manevi şahsiyettir.
MADDE 20- Nahiye şûrası/Meclisi ve yönetim kurulu kazai (yargısal), iktisadi ve mali yetkilere sahip olup bunların derecesi özel yasa ile belirlenir."
Önemli diğer temel hususlar:
1) 1921 Anayasası 1876 Kanun-u Esasî'yi yürürlükten kaldırmamıştır. Ancak hükümlerinin çatışması halinde 1921 Anayasası geçerlidir. 1921 Anayasasında bulunmayan hususlarda 1876 Anayasası hükümleri uygulanır. Çünkü egemenliğin sahibi Türk Milletidir, devlet devam ediyor.
2) 1921 Anayasası;Türk tarihinde ilk defa "Hakimiyet bilakaydü (kayıtsız şartsız) şart milletindir" diyerek "millî egemenlik ilkesi"ni getirmiştir.
Sadece bu ilke bile samimiyetle bilinse ve kabul edilse bile, diğer hususlar tartışmaya gerek kalmayabilir.
Aslında 1921 Anayasası, sözcük ve terimleri doğru anlamak kaydıyla okunduğunda tereddüde yer kalmaz. Devletimizin kurucusu büyük Atatürk'e izafe edilen, "şurada şunu söyledi, burada bunu söyledi" gibi gerçek olması mümkün görülmeyen beyanlara itibar edilemez. Zira O', "Ne mutlu Türk'üm diyene özdeyişinin sahibidir.