12 Eylül’ün hâkimleri...
Silivri’deki Balyoz davasını ilk günden bu yana takip etmeye çalışıyorum. İddianameyi tek tek çürütmek için savunma yapan zanlılar karşısında duruşma heyeti soru dahi soramadı. Tümamiral Cem Gürdeniz, “Büyük yalan Balyoz, Türkiye Cumhuriyetinde kurgulanan ve uygulanan en büyük sahteciliktir. Türk hukuk ve adalet tarihinin kanseridir” sözleri ile başladığı savunmasında mahkemeden tutuklanmaların devamını talep etti.
“Bizi yargılamaya devam edin ki emperyal çete rahat etsin. Medya yalan ve iftiralara doymasın. Bizi tutuklayın ki, Yakındoğu, Orta Doğu’yu ve Türkiye’yi parçalayarak yeniden şekillendiren Amerikalı Albay Ralph Peters’ın haritası bölgemizde barış ve huzur getirsin” dedi.
Balyoz duruşmasına asıl damgayı ise Diyarbakır’daki faili meçhul davasından da tutuklu olan Albay Cemal Temizöz vurdu. Temizöz, 143 nolu sanık sıfatıyla yaptığı savunmada Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığı dönemi ile ilgili savcılık iddianamesindeki belgelerin sahte olduğunu bilgisayar yansıtıcısı ile açıklayarak savundu. Belgeler düzenlenirken Tekirdağ’ın bazı ilçelerinin unutulduğunu, Tekirdağ’da on yıl önce faaliyetlerine son veren dernek isimlerinin belge niteliğinde ortaya konulduğunu gösterdi. “Mutasyona uğramış uyuyan hücreler uyandırılarak digital terör yaratmaları görülmüştür” diyerek polislerin sahte belgeleri hazırladığını ortaya koymaya çalıştı
Duruşma esnasında zaman zaman uyuklayan hâkim Ömer Diken, emekliliğini isteyen Orgeneral Işık Koşaner’in veda konuşmasındaki tutukluluklara itirazının mahkemeyi etkilemeye yönelik olduğunu söyledi. Bunun üzerine söz alan Albay Temizöz’ün avukatı Hasan Gürbüz, “Işık Paşa’nın hukuksuzluğu dile getirmesi etkilemeye yönelik ise Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesinde Kayseri’de yaptığı konuşmada MHP İstanbul milletvekili adayı Engin Alan’ı kastederek, ’ayağa kalkmadı... Şimdi içerde yatıyor’ sözleri de mahkemeyi etkilemeye yöneliktir” dedi. Duruşma heyetine seslenen Gürbüz 12 Eylül darbesi sırasındaki sıkıyönetim mahkemesinde cereyan eden olayı hatırlattı.
“MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın duruşmaları sırasında dönemin Ankara sıkıyönetim komutanı Recep Ergun mahkeme heyetine, ’Sakın Erbakan’ı tahliye etmeyin’ emrini vermişti. Heyetteki askeri hakim ve savcılar, ’Biz askeriz ama önce hukukçuyuz. Hukukçuya emir veremezsiniz. Biz hukukun gereğini yaparız’ cevabını verdiler. Ertesi gün Erbakan ve arkadaşlarını tahliye ettiler. Daha sonradan sürgün edildiler. Siz heyet olarak hukuki karar vereceğinizden emin misiniz? Darbenin mahkemeleri kadar adil olabilecek misiniz!” dedikten sonra salonda sesler yükseldi. Başkan Ömer Diken’in “Merak etmeyin bize kimse emir veremez” cevabını vermesi üzerine gülüşmeler yaşandı.
Bu arada Güneydoğu’daki terörle mücadele sırasında vurularak gazi olanlar da Silivri’deydi. Gaziler tutuklulara destek olmak ve moral vermek için gelmişlerdi. Engin Alan ile görüşebilmek için sıraya giren gazilere Alan’ın, “Hey gidi günler... Burada mı buluşacaktık” sözleri karşısında bazı gaziler gözyaşlarını tutamadı. Tutuklu sanıklardan Albay Abdurrahman Başbuğ’un Almanya’da yaşayan Türk Federasyonu yöneticisi yakınları da duruşmayı izlerken, Avrupa’daki Türk işçilerin selamlarını ilettiler.