100. yılında hançerlenen cumhuriyet...
Birinci Dünya Savaşı kaybedilmişti... Emperyalizmin o kanlı çizmeleri Anadolu'da dolaşıyordu...
Urfa'dan Maraş'a, doğudan batıya kadar Anadolu'nun büyük bölümü işgal edilmişti...
Osmanlı Hükûmeti sadece darmadağın olmamış, borç batağında çöküşe geçmiş, aynı zamanda da, kimi padişahlar emperyalizmin kuklası haline gelmişti...
Bir dönem Viyana kapılarına kadar dayanan Osmanlı'dan geriye kalan topraklar parçalanma tehdidi altında kuşatılırken, sosyo ekonomik olarak zaten çökmüş, okur yazar bile olmayan 9-10 milyonluk bir topluluk ise kendini kanlı gidişatın vahametine terk etmiş, olacakları bekliyordu...
Çünkü toplum Osmanlı'dan umudunu kesmiş, Yunan’ından İngiliz’ine, Fransa'dan destekçilerine kadar düşman güçleri Anadolu'nun içlerine girmiş, esaret cenderesindeki toplumu ve dönemin devletini adeta zapturapt altına almışlardı...
Milyonlarca insan yoksulluk, cehalet, geri kalmışlık yetmezmiş gibi, bir de kirli çizmelerin esareti altında inlerken, bir kurtarıcı da aranıyordu...
O kurtarıcı, ordunun bağrından çıkmış bir vatansever olarak, emperyalizme isyan ederken, çevresine topladığı kuvacılarla birlikte harekete geçmiş, sadece işgale direnişi değil, kurtuluşun bayrağını da dalgalandırmaya başlamıştı...
İşte o kahraman, kendisine inananla birlikte, cesaretle yola çıkan Mustafa Kemal Paşa'dan başkası değildi...
/////////////////
Şanlı mücadeleye ihanet!..
++++++++++++
Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basmasıyla başlayan Kurtuluş direnişi; planlanması, örgütlenmesi, harekete geçilmesi ve "büyük taarruz"u ile birlikte, sadece tüm dünyadaki askerî dehaları değil, siyasi cambazları da şaşkınlığa uğratan muhteşem bir çaba olarak, altın harflerle tarihe yazılmıştı...
Çünkü baskı altında tutulan Anadolu kentlerinde, Kuvayi Milliye adı altında örgütlenme ateşini de yakan 19 Mayıs yürüyüşü, Mustafa Kemal Paşa ile birlikte bir grup vatanseverin kahredici gidişata set çektiği bir direniş gücünü de zirveye çıkarmıştı...
Mücadele çetin, yollar tuzaklarla dolu iken, bir de Osmanlı yönetiminin paşayı ordu müfettişliği görevinden alması ve tutuklanmasını istemesi gibi baskılar da artmıştı...
Ancak sadece bu baskılarda değil, kendini din adamı zanneden emperyalist iş birlikçilerin idam fermanlarının tehdidi altında da durmadı o kuvacı yürüyüş...
Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara’da derken; sessizce yürütülen müthiş bir kuvacı örgütlenme Millî Mücadele harekâtını başlatınca, sadece işgalci emperyalistlerde değil, kendilerini şeyh, molla diye nitelendiren ayrılıkçı ve bölücü aşiret ve tarikat kışkırtıcılarında da büyük bir panik başlamıştı...
1920'ye kadar süren savaşlar ve Anadolu'nun büyük bölümündeki direniş hareketleri emperyalist güçleri püskürtürken, Meclis-i Mebusan, 18 Mart 1920’de toplanarak kendini feshettiğini açıklamıştı...
23 Nisan 1920’de Ankara’da Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Meclis açılırken; 30 Ağustos'taki büyük taarruz ve ardından 9 Eylül 1922’deki İzmir'in kurtuluşu, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla taçlanmıştı...
Çünkü 28 Ekim 1923 akşamında Çankaya Köşkü’nde hazırlanan sofranın çevresinde toplananlar, Mustafa Kemal Paşa'nın o tarihî müjdesine tanık olmuştu...
Gazi o tarihi anı Nutuk’ta şöyle anlatmıştı;
"Yemek sırasında, 'yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.”
Mustafa Kemal'in 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştirerek, “Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyet’tir” hükmünün yer aldığı tasarı TBMM’de 158 üyenin tamamının oyuyla kabul edilince, “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri Ankara sokaklarında yankılanmıştı...
/////////////////////
İktidarı da, muhalefeti de sustu...
+++++++++++++
Yukarıda Kurtuluş Savaşı'ndan cumhuriyetin kuruluşuna giden meşakkatli yolun kısa öyküsünü yazarken, büyük mücadelenin temellerini oluşturan Çanakkale Savaşı gibi onlarca cephenin dikenli yollarını unuttuğumuzu sanmayın...
Çanakkale'den 1922'deki Büyük Taarruz'a kadar geçen dönemde, savaş meydanlarında emperyalizme direnirken şehit olan yüz binlerce vatan evladının unutulması da mümkün değil...
Oysa ne kadar utanç verici ki, büyük badireler, kanlı çatışmalar yüz binlerce şehit, yokluk, sefalet, baskı, idam fermanları, çatışmalar, ölümler, korkular, yakılmış şehirler, işkence edilmiş, tecavüze uğramış kadınlar ve yetim bırakılmış yüz binlerce çocuğun tarihe yazılan acıları da çok çabuk unutuldu 21. yüzyılda....
Sadece Türkiye Cumhuriyeti'ni yöneten AKP değil, en büyüğünden en küçüğüne kadar tüm muhalefet de cumhuriyetin 100. yılına utanç verici bir sessizlikle duyarsız davranıyor...
Ve bu duyarsızlık rezaletini "kahredici" gibi sözcüklerle anlatmak da yetersiz kalıyor...
//////////////////////
Haram olsun hepinize...
++++++++++
İşte 10 Kasım’larda hastalık bahanesiyle yataklarına uzanarak Anıtkabir'e gitmeyenler gibi, iktidarın İsrail-Filistin savaşını bahane ederek cumhuriyet kutlamalarını, resepsiyonları ve etkinlikleri bir çırpıda iptal etmesi de, sadece siyasi kurnazlık değil, cumhuriyete yönelik o ezeli düşmanlığın da dışa vurumu olarak algılanıyor...
İktidarı-muhalefeti, gericisi-bölücüsü; Mustafa Kemal Paşa ve kuvacıların onlarca yıl süren savaşlarının da, cephelerde şehit olan yüz binlerce vatan evladının şanlı mücadelesinin de sonuçlarını zerre kadar hak etmiyor...
Aylardır bu köşede AKP'sinden CHP'sine kadar hiçbir belediyenin, Cumhuriyetin 100. Yılına yakışacak bir tek eser yapmamasını, etkinliklerden uzak durmasını sorgularken, ısrarla sessiz kalanlar, sadece Atatürk ve silah arkadaşlarının kemiklerini sızlatmadılar, Kurtuluş Savaşı'nın tüm dünyaya nam salan muhteşem sonuçlarını da lekelediler...
O halde Atatürk'ün, kuvacıların, şehitlerin, gazilerin hakları, yüzüncü yılında cumhuriyeti unutanlara, göz ardı edenlere, vurdumduymaz davrananlara, sessiz kalanlara ve Gazi'nin emanetini hançerleyenlere haram olsun...
Evet, önümüzdeki pazar günü cumhuriyetin 100. yıl dönümü...
Atatürk'ün mirasına sahip çıkanların, Kurtuluş Savaşı'nın sonuçlarına ve şehitlerin, gazilerin mücadelesine saygı duyanların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun...