100. yılında etkisiz Meclis
Osmanlı İmparatorluğu sonucu yurdun dört bir köşesini işgal eden emperyalist ülkelere karşı "Ya istiklal ya ölüm" mücadelesini başlatan kahramanımız Mustafa Kemal, 100 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurdu.
1961 Anayasasını hazırlayan bilim adamlarından birisi olan merhum, Prof. Dr. İsmet Giritli (1924-2007) 23 Nisan 2006 tarihinde yayınlanan makalesinde Atatürk'ü ve milli egemenlik kavramını çok güzel değerlendirmişti. Özetliyorum:
"Osmanlı padişahları 'Zıllullah=Allah'ın yeryüzünde gölgesi' sıfatını kullanmıştır. Tarih bilincine sahip olarak, olayları tarihî gerçeklerin ışığında değerlendiren Mustafa Kemal 'Millet Egemenliği' konusuna da bu açıdan bakmıştır.
Zira önemli olan, Fransız Anayasa hukukçusu Prof. Julien Laferier'in dediği gibi; 'Teorilerin ayrıntıları değil, çağımızda Milli Egemenlik Fikrinin, Demokrasi İdealini' ifade etmesi idi.
İşte Atatürk bu çağdaş yorumu benimsemiş Milli Egemenlik ilkesini;
- Hem dış düşmanları yenebilmek,
- Hem içteki iş birlikçi ve teslimiyetçi çevreleri meşruluk temelinden yoksun, bırakmak,
- Hem de laiklik temeline dayanarak gerçekleştirmeyi düşündüğü büyük bir inkılabı sağlam zemine oturtmak için, önünde durulması güç ve kitleleri sürüklemeye elverişli Milli Egemenlik fikrini bir manivela gibi kullanmıştır.
Mustafa Kemal'in Mecliste toplanan millet iradesini bilfiil vatanın kaderine el koymuş olarak tanımak temel ilkedir.
TBMM'nin üstünde bir kuvvet yoktur şeklindeki önergesi onaylanmıştır.
20 Ocak 1921'de kabul edilen yeni devletin ilk Anayasası 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' diyerek, Milli Egemenlik ilkesini ilk defa Türk Anayasa hukukunun temeli haline getirerek ve egemenliğin millete ait olduğunu ilan ederek, büyük bir devrimi sessizce gerçekleştirmiştir.
Esasen, Mustafa Kemal'in Samsun'a çıktıktan sonra kendi görüşünü; Efendiler bu vaziyet karşısında bir tek karar vardır. O da, Milli Hakimiyete dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti Kurmak, ifadesi ile dile getirdiğini biliyoruz."
Değerli okurlarım,
16 Nisan referandumu ile büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "TBMM'nin üstünde bir kuvvet yoktur" ilkesi maalesef çiğnendi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100. kuruluş yıldönümünü maalesef çok büyük bir coşku ile kutlayamıyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 Nisan özel oturumu için Meclis'e gitmemesi yüzünden değil üzüntüm ve kızgınlığım.
Çünkü o Meclis'in gücünü yok eden kişinin Meclis'e gitmemesi umurumda bile değil.
Ama Meclis'in itibarının yok edilmesi umurumda…
Atatürk ilke ve devrimlerinin unutturulmaya çalışılması umurumda…
Egemenliğin milletin meclisinden alınıp tek kişinin emrine verilmesi umurumda…
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ya da Cumhurbaşkanlığının ya da Kültür Bakanlığının Genç Cumhuriyetimizin 10. Yılında yaptığı gibi 100. Yıl Marşı yarışması açmamasından dolayı üzgünüm ve kızgınım…
Büyük önder Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum.
Değerli okurlarım,
İzmir Seferihisar Haritacılar sahil sitesindeki komşularımızın önerisi var.
Diyorlar ki;
"65 yaş üstü büyüklerimize sabah 10.00'a kadar park ve sahillerde maskeli olarak fiziksel mesafeyi korumak koşulu ile gezme, yürüme izni verilsin.
Bu insanlara sokağa çıkma yasağı ilk uygulandığında sanki 1-2 hafta sonra her şey normale dönecek gibi safça bir hayalimiz vardı.
Öyle görülüyor ki bu durum aylarca sürecek. Bu nedenle yeni ve sürdürülebilir uygulamalar başlatılmalı.
İnsanlar yaşlandıkça az uyur, erken uyanır... Sabah saatlerinde parklar ve sahil yolları normal zamanda bile bomboş olur. Yaşlı insanlar erken saatlerde dışarı çıkıp biraz temiz hava alabilirler, hareket edebilirler. Hareketsizlik de ayrıca bir hastalık nedeni değil mi? Üstelik işin bir de ayrımcılık ve psikolojik baskı boyutu var."
Hiç de haksız değiller…
Umarım seslerini duyan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca ve bilim kurulu üyeleri gerekli kararı alırlar…