Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

"Zorunda mıyım..."

Sistem mühendislerinin oluşturduğu suni gündem ile vatandaş meşgul olurken Başbakan Erdoğan Rixos otellerinin birinde dinlenmeye çekilirdi. Sadece Cuma namazı görüntüleri servise konup, yoğun çalışma ortamından yorulduğu için ailesi ile tatil yaptığı açıklanırdı. Oysa Tayyip Erdoğan’ı tanıyanlar onun tatil gibi alışkanlığı olmadığını bilirler. Türkiye MİT krizi ile çalkalanırken kulağının üzerine yatan Erdoğan bu defa hastahaneden çıktı. Bakanlarının bile önce yalanlamasına rağmen ikinci defa ameliyatı üzerine her kafadan bir ses çıkıyor. Her ne kadar kanser olmadığını resmi açıklamalarla iddia etseler de daha önce kesilen bağırsak ucu bu defa içeri alınarak bağlanmış. Sonuçta kolon kanseri kısa sürede öldürmez. Hayat kalitesini düşürür. Erdoğan gibi aktivitelere alışık birinin hareketlerini engeller. Ama siyasetten de alıkoyamaz.
Gündeme bomba gibi düşen MİT krizi ile ilgili ilk değerlendirmemde “Bu pilâv çok su kaldırır” demiştim. Bu gidişle pilâva su dayanmayacak gibi görünüyor. Her ne kadar yandaşlar bu olaydan AKP ve Erdoğan’ın güçlenerek çıkacağını iddia etseler de freni patlayan kamyonun yokuş aşağı inmesinin önüne geçmek zor görünüyor. Temennimiz elbette freni patlayan kamyonun ağır hasarlara yol açmaması yönünde... Lakin Dr. Cüneyt Ülsever’in “Tüfenk kınından çıktıktan sonra patlamazsa, tüfengin sahibini merdiven altı bile kurtaramaz” tespiti çok önemli. Erdoğan ve AKP’ye en büyük desteği veren ilk liberallerden olan Ülsever aynı zamanda ilk uyanan olup hışmına uğrayanlardan. Dolayısı ile Ülsever’in beklediği “patlama” veya “merdiven altı” nı iyi yorumlamak lazım. Özetle RTE’nin Köşk’e çıkışının istenmediğini belirtiyor. Ve diktatör olmasından endişe edildiğini yorumluyor. Ülsever’e göre bu gürültü-patırtının sebeplerinden biri de Çankaya hesapları... Bu sütunlarda Gül ile Erdoğan arasındaki Köşk kavgasını daha önce dile getirmiştik. Fakat söz konusu didişme esnasında yeni “bavul” hazırlığı da ortaya çıktı. Zaman zaman AKP ile danışıklı dövüş yapan, bazen de Erdoğan’dan fırça yiyen malum gazete, ellerinde MİT ile ilgili belgeler olduğunu ve temizlik şartlarını ihale ilanı gibi yazmaya başladı. Yani “Yolda yeni kasetler var” öngörümüz gerçekleşmek üzere. Önümüzdeki günlerde MİT ile ilgili kasetler servis edildiğinde freni patlayan kamyonun altına takoz koymaya kimler cesaret edebilecek merak ediyoruz.
Bu arada MİT’in hiç de masum olmadığına dair yeni bilgi ve belgeler su yüzüne çıkıyor. Değerli dost Arslan Bulut’un emekli müsteşar Emre Taner’e yönelttiği sorulara cevap yok. Emin Çölaşan’ın geçen gün yazdığı “Hakan Fidan ve PKK” başlıklı analiz için de kulaklarının üstüne yattıklarını görüyoruz. TBMM’ye getirilen “Hukuktan kişi kaçırma yasası” muhalefet ve meclis için gerçek anlamda sınav olacak. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Taha Akyol’a yaptığı açıklamada korumanın sadece MİT mensuplarını değil, asker ve sivil diğer devlet görevlilerini de kapsayacağını söyleyerek işi yumuşatma telaşında. Oysa Balyoz davasındaki toplu tutuklama üzerinden tam bir yıl geçti. Tutuklu milletvekilleri ile ilgili bir gelişme olmadığı gibi subayları içeri tıkmak için yeni operasyon hazırlıkları bile var. Bu ortamda zaten katledilmiş olan hukuku kurtaracak bir formül yerine vaziyeti kotarmadan başka çare aranmadığı görülüyor.
Son olarak hükümetteki güç kavgası söylentilerine değinelim. Bir süre önce RTE’ye yönelik “kibir” yazısını yeniden yayınlayarak aba altından sopa gösterenlerin geçmiş olsun mesajlarındaki riya akan cümlelerine ne demeli. Demek ki iktidar erkinden kolay kolay vazgeçilmiyormuş. Son günlerdeki “Zorunda mıyım” şarkılı reklâm filmini hatırlattı bize. Halen zorunda olanların samimiyetlerini sorgulamak zorunda kaldım hepsi o kadar.

Yazarın Diğer Yazıları