Zor yıllar
Türkiye 2012 yılında başlayan düşük büyüme ile uzun dönemli bir durgunluğa girmiştir. Dün açıklanan 2014 yılı GSYH büyüme oranında dikkat çekici özellikler taşıyor:
1. Son yıllarda dünya ekonomisi yavaşladı. 2014 yılında dünya ekonomisi ortalama yüzde 3.3 oranında büyüdü. Gelişmekte olan ülkeler ekonomisi de ortalama yüzde 4 oranında büyüdü. Türkiye de bu küresel durgunluktan olumsuz etkilendi. Ancak Türkiye, hem dünya ortalamasının, hem de gelişmekte olan ülkeler ortalamasından daha düşük, yüzde 2.9 büyüdü.
2. 2014 büyümesine en yüksek katkıyı, yüzde 6.8 oranında artan ihracat yaptı. Kur artışı Türkiye’nin rekabet gücünü artırdı ve ihracat artışını etkiledi Eğer ihracat mallarında ithal ara malı ve ham madde oranı daha düşük olsaydı, ihracat daha yüksek katma değer yaratacaktı.
3. 2014 yılında devlet yatırımları yüzde 8.8 oranında geriledi. Özel yatırımlar da yalnızca yüzde yarım (yüzde 0.5) oranında arttı. Yatırımlardaki gerileme 2015 ve sonraki yıllar üretimini ve bu yolla büyümeyi olumsuz etkileyecektir. Yatırımlardaki gerileme işsizliği de artırmıştır.
4. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı düşük kalmıştır. Bu nedenle stoklar kullanılmış ve 2014 stoklarda büyüme eksi olmuştur.
5. Türkiye’de ortalama yıllık nüfus artışı yüzde 1.2’dir. Bu durumda 2014 fert başına büyüme yüzde 1.68’dir. Dolar cinsinden fert başına düşen Milli Gelir ise 2013 yılına göre azalmıştır. Bunun nedeni kurlardaki artıştır.
2015 yılı büyüme oranı da düşük kalacaktır. T.C. Merkez Bankası beklenti anketinde bu yıla ait büyüme beklentisi 3.3 çıkmaktadır. IMF büyüme tahmini yüzde 3.4’tür. Orta vadeli mali planda ise yüzde 4’tür.
Gerçekte ise, 2015 yılı büyüme açısından daha zor bir yıl olacaktır. Zira yılın ilk göstergeleri, 2014’ten daha kötüdür.
1) İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ocak ayında yüzde 72.4’e gerilemiştir. Kapasite kullanım oranı iki nedenle düşer. Birisi, işletmeler yeni üretimi azaltır, beklemeye geçer, stoklardan satarlar. 2014 yılında stoklar azaldığı için, bu seçeneğin etkisi sınırlı olacaktır. Diğeri talep yoksa, işletme düşük kapasite ile çalışır. Kapasitenin düşmesi üretimin ve büyümenin düşmesine yol açar.
2) Türkiye yatırım tasarruf açığını dış kaynaklarla kapatıyor. Dış borç yükü ve istikrar sorunu nedeniyle artık daha pahalı dış kaynak buluyoruz. Gelen doğrudan yabancı yabancı yatırım sermayesi ise azalıyor. Söz gelimi 2012 yılında, gayrimenkul dışındaki doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi 16.6 milyar dolarken, 2013’te 6.2 milyar dolara, 2014’te ise 1.2 milyar dolara geriledi. Bu sene ilk aylarda ise yabancı sermaye çıkışı oldu.
3) Yine dünyadaki ekonomik yavaşlama, Avrupa’daki kriz Orta Doğu’daki gerginlik nedeniyle ihracatımız Ocak ayında yüzde 0.7 oranında ve Şubat ayında da yüzde 6 oranında geriledi.
4) Şubat ayında Tüketici Güven Endeksi dibe vurdu. 100 olan güven sınırının çok altında 64.4 oldu. Yine Şubat ayı ekonomi güven endeksi de, Bu gelişmeler 2015 yılı büyüme oranının, yüzde 3’ten daha düşük olacağını gösteriyor. 7 Haziran seçimlerine kadar seçim harcamaları nedeniyle talep kaynaklı bir büyüme olabilir. Ancak 2015 yılı tamamına yıl itibariyle düşük bir büyüme olacaktır.