Zincirleme ambargo: İktidardan muhalefete, muhalefet “bir kısım mu
“Yeni Türkiye’nin dili”ne uygun anlamlar üretmek konusunda ışık hızına sahip Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne bakıyorum “Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, demokratlık” diye tanımlıyor “demokrasi”yi!
Demokrasi bu ise “cumhuriyet”ne o zaman?
Baktım, TDK’ya göre aynı tanımın takla attırılmışıymış!
Demokrasiyi cumhuriyetle eşitleyince problem kalmıyor tabii;
Çevir din devleti haline getir, çevir oligarşiye evir!
“Demokratlık” mış madem, oradan ulaşırım belki nasıl algıladıklarına “demokrasi” yi... Bakıyorum “demokrat olma durumu” diyor aynı sözlükte.
Kararlıyım bulacağım “aslında”ne demek istediklerini, iz sürmeye devam... Şimdi de “demokrat” peşinde olduğum kavram:
“Demokrasiden yana” diyor bu kez de!
Haydaaa; zaten “demokrasi”nin “size göre” ne olduğunu anlamaya çalışırken gelmedik mi buraya?!
***
Demokrasinin olmazsa olmaz araçlarından ilki “parlamento”;
Geceyarısına kadar “ninni” söyledikten sonra “uykudaki vekiller”e oylattılar ülkenin kaderini, kaderimizi etkileyecek ne kadar yasa tasarısı hazırladılarsa!
Daha, önceki gün, “parlamento” da “kaldır-indir” le, komutla değil milletin emanet ettiği iradeyle hareket etmeyi “ihanet” ilan etti mesela...
Demokrasinin “yürütmesi” nin diğer önemli aracı “siyasi partiler” ; birkaç gün oldu olmadı “Bakanlar Kurulu’nda aramızda konuştuğumuz konular, sizi de mi çağıracaktık yani” diye özetledi “memleket meselesi”nin “halli” için benimsedikleri yöntemi. Ki “Bakanlar Kurulu” üyelerine aç sor bakalım kaçı biliyor “paket”le başımıza geleceği!
Yine dün, açıklanmamış “paket”in ülkemizi nasıl güzel demokratikleştireceğini açıklayan güya aydın ekledi:
“Yetmez ama evet... İktidar 30 Eylül’den sonra daha el atmadığı sahalara da el atmalı, kendisine karşı neler yapılabilir diye!”
Ve son olarak:
Ülkeyi bundan böyle “Bütün vatandaşların devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu” bir metotla yöneteceklerini ilan edecekleri toplantıya “eşit katılım” hakkı tanınmadı medyaya.
İronik tarafı şu:
İktidarın bu “anti-demokratik tutumu”nu kınamak üzere protesto manşetleri atan “bazı gazeteler”, kendileri gibi “ambargo”ya uğrayan başka bazı gazetelere “ambargo” uyguladı, adlarını anmadı, sırf kendileriyle aynı mahalleden değil diye!
“Hak”, “hukuk” ve “adalet”ten bihaber olduktan sonra muhalif olsan kaç yazar...
Böyle medyaya böyle iktidar; tavşan kaç tazı tut oynamaya devam edin bakalım aynı labirentte!