Zeytin Dalı Harekâtı'nın öncesi ve sonrası...

"Zoru hemen yaparız imkansız biraz zaman alır." Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri her ne kadar kumpaslarla darbe almış olsa da binlerce yıllık geleneğinden şaşmadı... İktidarın, maaşlı uzman kılığında bülbülleri ekranlarda şakıdı durdu, Mehmetçik kulak asmadı işini yaptı geçti. Horozun demesi misali; tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan ben bilmem...

"Zafer sarhoşu olmamak" başlıklı yazımızda da değinmiştim. Topyekûn bekamız için önümüzde daha çok zorlu günler var. Bu yüzden çok akılcı ve dikkatli olmalıyız. Sınırlı bir alandaki terörle mücadele operasyonunu savaş seviyesine yükseltenlerin gazına gelmeyip tuzaklarına da düşmemeliyiz. Çünkü onlar "aldatıldık" diye bahaneler bulup kenara çekildiklerinde acı bedelleri millet olarak biz ödüyoruz. Bir kere şu gerçeği hep akıllarda tutmalıyız; Çanakkale ile Afrin'i bir tutmak Çanakkale'yi anlamamaktır, Çanakkale'yi küçültmektir, emperyalist işgalcilere karşı verilen ve tüm mazlum milletlere ilham kaynağı olan Türk İstiklal Savaşını anlamamaktır. Çanakkale ile Afrin'i bir tutmak Afrin'in iç politikaya alet edilmesidir, orada kanlarını canlarını veren Mehmetçiğin üzerinden siyaset yapmaktır.

Afrin öncesi

Zeytin Dalı Harekâtı'ndan önce şartlar nasıldı?.. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü başkanı stratejist Cahit Armağan Dilek şöyle özetliyor:

" 1) Her ikisinin de öncelikleri de farklıydı ama Rusya ile Türkiye daha doğrusu Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan anlaştı. Buna göre, Türkiye, Afrin'de kendisine tehdit olan terör örgütlerine, Rusya destekli Suriye ise kendisine en yakın tehdit bölgesi Doğu Guta'ya operasyon yapacaktı. Aynen Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtı'nı yaparken Rusya/Suriye'nin Halep bölgesini temizlemesi gibi. Bu arada Türkiye İdlib'de kendisine verilen görevleri de yerine getirecekti. 2) Bu anlaşma nedeniyle Rusya, Esad yönetiminin YPG ile anlaşıp Afrin'e girmesine izin vermedi. 3) YPG, bunu daha harekat başlamadan önce yani en baştan bu yana biliyordu. Ama pazarlıklarını sürdürdü. Nitekim anlaşma haberi beklentisi içinde harekatın başlarında direnmeye çalıştı. Hava şartlarının olumsuzluğu da YPG'nin lehine bir durum oluşturdu. 4) TSK ve ÖSO ilerleme kaydedip belde merkezlerine yaklaştığında Esad yönetimiyle anlaşmasına Rusya'nın halen izin vermeyeceğini gören YPG ,Raco ve Cinderesi'nde meskun mahal çatışmalarında kayıp vermeden kaçıp Afrin merkezde direnmeye yöneldi. 5) Bir ihtimal Afrin merkez için YPG-rejim anlaşmasına izin çıkar diye YPG bekledi ancak onun da olmayacağı iki hafta önce ortaya çıkmıştı. Hatta Esad yönetimine bağlı bazı silahlı unsurlar Afrin'e girişi denedi ancak devamı gelmedi. Çünkü Rusya buna izin vermedi. 6) Bunun üzerine YPG, örtülü biçimde kenti terk etti. 7) Bunun karşılığında YPG ile Rusya arasında bir anlaşma yapılmış olması daha doğrusu YPG'ye bazı sözler verilmiş olması muhtemeldir, çünkü Rusya, YPG'yi komple ABD'nin kucağına bırakmayacaktır. 8) Bu süreçte ABD tarafı da Afrin'e desteğe gidiyorlar algısı yarattı ve o YPG'liler muhtemelen Menbic'e yığınak yaptı. Afrin'den kaçanların da buraya gelmiş olması büyük ihtimaldir. 9) Burada dikkat çeken husus YPG/PKK'nın Afrin merkezden kaçarken korkulduğu derecede EYP, mayın tuzaklamamış olmasıdır. Bunun bir nedeninin hem ABD hem Rusya'nın telkiniyle TSK-ÖSO'da büyük zayiatlara yol açacak tuzaklamaların Türkiye'nin kızgınlığını artırıp Afrin dışına da operasyonlarını genişletmesini önlemek olduğunu söyleyebiliriz. Böylece Afrin'de YPG'nin nasıl davranacağını belirleyen ana etkenlerin ayrı ayrı yapmış olabilecekleri gibi Rus-Amerikan ortak yönlendirmesi olması büyük olasılıktır."

Afrin sonrası

Cahit Armağan Dilek, "YPG/PKK'nın Afrin'de çekilmesi ya da kaçması meskun mahal çatışması yaşanmaması, sivil-asker zayiatların olmaması bağlamında önemli. Ancak bu kaçma ya da çekilmeyi ifade etiğimiz gibi başka alanlarda tahkimatta kullanmak bağlamında terör örgütü açısından çalışılmış bir hamle olduğunu görmek lazım" diyor. Dilek, sonrası için şu uyarılarda bulunuyor;

"Afrin'de daha önce de söylediğimiz gibi Rus planı işliyor, Rusya'nın belirlediği sınırlar içinde gelişiyor. Örneğin Afrin'de halen PKK/YPG kontrolünde olan bölgeler var. Minnigh havaalanı ve çevresi, Tel Rıfat, rejim kontrolündeki Zehra ve Nubul kuzeyindeki Afrin'e ait alanlar halen PKK/YPG kontrolünde gözüküyor. Bu bölgelere bazı rejim unsurlarının geldiği söylense de resmen teyit edilmedi. Ama ilginç bir biçimde rejimin kontrol ettiği alanlarla TSK-ÖSO'nun kontrol ettiği alanda şimdilik PKK/YPG kontrolünde adeta bir tampon bölge oluştu. Dedik ya, her şey Putin'in belirlediği sınırlar içinde oluyor diye, ya bildiği ya da beklediği başka şeyler var.

Peki şimdi ne olacak? Yeni hedef ne olmalı? Cumhurbaşkanının açıklamasına bakılırsa Menbic'le devam edilecek. Peki bu doğru ve öncelikli bir hedef mi? Bütün sınırları boyunca terör koridoru tehdidine maruz kalmış Türkiye'nin tehdidin ağılık merkezine yönelmesi gerektiğini, aksi halde uzun bir sürece yayılacak, askeri, ekonomik, siyasi bedelleri çok olacak bir yola girmek zorunda kalacağını söylemiş ve Fırat'ın doğusunun ana tehdit merkezi olduğunu orada da Tel Abyad'ın iyi bir nokta olacağını söylemiştik. Aynı değerlendirme halen geçerlidir. ABD'nin tutumu bakımından değişen bir durum yoktur. ABD 'Menbic'ten çekilmeyeceğiz, SDG-YPG'ye desteğe devam edeceğiz' diyor. Sınırlarımızdan 20 km. aşağıda olan Menbic'te ABD ile karşıya karşıya gelip, mekanizmalarla oyalanacağımıza sınırın hemen dibindeki Tel Abyad'da ABD'nin duruşunu yıkmak ve tehdidin ana merkezini yok etmek terör koridorunu ortadan kaldırmanın en makul hal tarzıdır.

Menbic yerine Tel Abyad'a odaklanmayı öne çıkaracak başka gelişmeler de vardır. Menbic için ABD ve Rusya ayrı ayrı YPG ile görüşmeler yapmaktadır. ABD ile Rusya arasında görüşmeler olması kaçınılmazdır. Menbic'te ABD'nin yanında sayıca az olsa da Rusya ve Suriye'ye ait askeri unsurların bulunduğu unutulmamalıdır. Yani Afrin gibi tek bir aktörün nüfuz alanı değildir. Dolayısıyla muhtemel bir harekatın uluslararası ortamını hazırlamak bağlamında işler daha zordur. Diğer taraftan Menbic'e askeri bir operasyondan ziyade bazı örtülü faaliyetlerle durumu değiştirmek seçeneği de düşünülmelidir.

ABD'nin Fırat'ın doğusuna odaklandığını, orada PKK devletçiğini inşa etmekte olduğunu, Fırat'ın doğusuna dokunmayan her türlü seçeneğin pazarlığa açık olduğu görülmeli, müteakip operasyonlar ona göre planlanmalıdır. Fırat'ın doğusunu öncelikli ve ana hedef alamayan kararlar şüphelidir ve arka planı iyi araştırılmalıdır."

Yazarın Diğer Yazıları