Zehir hafiye muhalefet
Erdoğan hem kendilerine yardımcı olunmadığından şikâyetçi hem de Kemal Kılıçdaroğlu, Yılmaz Ateş gibi milletvekillerinin yolsuzlukla mücadelede kullansın diye topladığı delilleri görmeye ve duymaya tahammülü yok
Ters tepen boykot hamlesini yaptığı iftarda ne diyordu Başbakan:
Her zaman eleştirilere açığız. Bu eleştirilerden yararlanmayı bilecek olgunluğa da AK Parti olarak sahibiz...
Eleştiriye açıklık derken çizdiği sınırları, Ramazan 6 itibarıyla suratımıza suratımıza savurduğu incilerden biliyoruz:
* Beyefendi köşesinden bana akıl veriyor. O kadar kıymetliyse o aklı sen kendine sakla!
* Kimsin sen de bana ültimatom çekiyorsun?
* Sizin cemaziye-levvelinizi biliyoruz.
* Ar damarınız çatladıysa ben size ne yapayım?
* Bu gazeteleri evinize sokmayın.
Bu kadar eleştiriye açık ve olgun Başbakanımız muhalefetin kendilerine destek vermediğinden şikayetçi.
Ramazan hali, AKP Milletvekili Şaban Dişli hakkındaki rüşvet iddialarını belgelerle destekleyen, Kars, Iğdır, Ardahan gibi illerde AKP’li vekillerin yanmayan kömürlerini belediyelere pazarladığını ortaya çıkaran muhalefet milletvekillerin unuttu demek ki.
Zararı yok. Bakın Tufan Türenç görev bilip bir tanesini hatırlatmış:
“Cumhurbaşkanı ile Başbakan CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nu kendile-
rine Deniz Feneri konusunda bir brifing vermesi için davet etsinler.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ile Başbakan’a önce Deniz Feneri’nin somut belge ve bilgilerle yüklü MR’ını takdim edecek.
Eğer hálá kuşkuları kalırsa soracakları sorulara yine somut belge ve bilgilerle yanıt verecek.
Sonra da Başbakan’a üç tavsiyede bulunacak:
1- Zahid Akman’ın RTÜK gibi bir etik kurulun başkanlığından hemen istifa etmesini isteyiniz.
2- Kanal 7 ile ilgili dosyayı gerekli makamlara göndermeyen ve sümen altı eden SPK Başkanı’nı da derhal istifaya çağırınız.
3- Kanal 7 ve Deniz Feneri hakkında soruşturma başlatmaları için savcılara çağrıda bulununuz ve soruşturmayı kime kadar giderse gitsin sonuna kadar götürmelerini, siyasi irade olarak arkalarında bulunduğunuzu söyleyiniz.”
Türenç yapması gerekeni yapmış artık, eleştirilerden faydalanmayı bilecek olgunluktaki Erdoğan ve Partisi de kendi üzerlerine düşeni yapar mı onu da zaman gösterecek!
++++++
Olli-madi şimdi İspanya!
Alın size AB standardı: Bebek katilinin sözcülerinin siyasi faaliyetini durdurmak isteyen Tükiye anti-demokrat, bir cinayeti kınamadığı için parti kapatan Avrupalı devletler demokrat!
İspanya Yüksek Mahkemesi, terör örgütü ETA ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle Bask bölgesinde faaliyet gösteren Komünist Partisi’ni (PCVT) kapatmış. Aynı mahkeme bir süre önce de Bask Milliyetçi Hareketi’ni (ANV) aynı gerekçe ile siyasi faaliyetten men etmişti. Batasuna da dikkate alındığında, bu, mahkemenin verdiği 3. kapatma kararı oluyor... Demokrasilerde parti kapatma yoktur... Partileri ancak seçmen oy vermeyerek kapatır, diyen bizim haybeci...
Pardon, ABe’ci liberal, dinci, şeriatçı, sözde “demokrat!” dostlar! ve onların ağababaları Olli Rehn’ler, Lagendijk’ler bu haberlere ne diyorlar? Hiç sesleri çıkmıyor da... Gelelim ANV’nin kapatılmasına.. Bu parti neden mi kapatıldı? Teröristler tarafından 1 jandarmanın öldürülmesi olayını kınamadığı için... Evet, sadece cinayeti kınamadığı için.
Bizde durum nasıl diye
sorarsanız.. İşte dünkü gazetelerden
bir haber:
“DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici uzun bir konvoy eşliğinde Siverek ilçesi Karbahçe köyüne geldi. Biji Apo sloganlarıyla karşılandı. Üzerindeki bombaların patlamasıyla ölen PKK’lı Müslüm Güneşoğlu’nun ailesini ve taziye çadırını ziyaret etti, saygı duruşuna katıldı”
İspanya böyle bir partiyi siyasi parti saymıyor, yaşatmıyor. Biz ise demokratlığımızı böyle partilere tahammül etmekle ölçüyoruz... Birimiz yanlış yapıyor ama...
* Melih Aşık / Milliyet
++++++
Devleti dönüştürme operasyonu Kanlı oluyor!
BENCE Erbakan’ın o “Kanlı mı olacak, kansız mı?” sorusu doğru bir soruydu.
Koğuşunda düşüp beyin kanaması geçiren Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı, emekli Orgeneral Şener Eruygur’un durumu iyi değil diyorlar.
Sadece bu son birkaç yıl içinde canından olanlara bir bakıverin.
Kanlı mı
oluyor?..
Kansız mı?..
Konumları-durumları ne olursa olsun, inandıkları idealler uğruna direnenleri, gururları rahat bırakmaz.
Duygusallıkları onları çabuk yaralar.
Acı çekerler.
Ve çabuk ölürler.
Öbürleri gibi kayıp trilyonu cebe atıp, sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi utanmadan toplumun karşısına çıkamazlar...
Ya da:
Öbür o arsızlar gibi inançlı insanların parasını alıp, yoksullara yardım edeceğim diye safları dolandırıp, sonra hiçbir şey olmamış gibi sırıtarak ortalıkta dolanamazlar.
Ya da, ya da:
Suçlandıkları kirli dosyaları yasal dokunulmazlıkların arkasına saklayıp, bir ulusun gözünün içine baka baka gerinemezler.
Konumları-durumları ne olursa olsun...
Yüreğinde yurt sevgisi olduğu için başı derde girenler... Kendi çıkarları için değil, ülkenin çıkarları için üzerine çullanılanlar...
Öyle arsızca gülüp geçemezler.
Endişeleri vardır.
İçlerindeki gurur yer-bitirir onları.
Ve çabuk ölürler.
Kaçıncı kişidir bu cezaevinden sedyeyle çıkıyor.
Bence o doğru bir soruydu.
Evet...Kanlı oluyor...
* Bekir Coşkun/ Hürriyet
++++++
Ahmet Hakan fetva istedi
Tayyip’i eleştirme hükmü nedir?
SEVGİLİ hocalarım... Değerli ilahiyatçılar...
Ramazan münasebetiyle çıktığınız televizyon ekranlarında, “Sakız çiğnemek orucu bozar mı?” ya da “Kıyamet vakti İsa yeryüzüne Müslüman olarak mı inecek?” tarzında kimseye bir yararı olmayan sualleri cevaplamak için çırpınıp durmaktasınız...
Oysa benim çok daha mühim bir
sualim var...
Sevgili hocalarım...
Bendeniz bu sütunlardan haddim olmayarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ı tenkit
etmekteyim...
Buna mukabil pek muhterem dini bütün zevattan, en kibarı “Yuh! Dinden çıktın... Kafir oldun... Cehennemde yanacaksın” şeklinde olan tepkiler almaktayım...
Lütfen bana bir fetva!
Acaba yüce dinimizde “Tayyip Erdoğan’a laf dokundurma” nın hükmü nedir? Bu konuda İslam ne der? Caiz midir? Haram mıdır? Mekruh mudur? Mekruhsa harama mı yakındır? Yoksa helale mi?
* Ahmet Hakan / Hürriyet
++++++
GÜNÜN SÖZÜ
Bülent Arınç, Manisa’da çiftçi azarlamış.
Başbakanlığa hazırlandığı her halinden anlaşılıyor...
* Haldun Ertem
++++++
Yanaka gazeteci konuştu:
AKP’ye alkış tutuyorum
Sabah yazarı Mehmet Barlas Yenişafak’a vediği röportajda, “Ergenekon, Hilton, Şaban Dişli ve Deniz Feneri haberlerinde medyada oluşan cepheleşmeyi” değerlendirirken, taraf olduğunu söyledi.
“AKP’nin seçimle iktidara gelip yönetimi ele almasına alkış tutuyorum.Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasına alkış tutuyorum” diyen Barlas için demokrasi un çuvalları ve kömür torbalarıyla satın alınabilir bir kavram mıdır?
Başbakan’ın yanağını okşayan gazeteci pozu hafızalara kazınan Barlas, bu hareketiyle Başbakan’a beğenisini ifade etmiş. Yaptığının normalliğini savunan Barlas’a göre, bir gazetecinin, ülkenin başbakanını takdir etme yöntemi yanaktan makas almak mış demek. Peki gazeteci Başbakan’ı beğenmediği durumlarda ne yapacak? Ensesine bir şaplak mı patlatacak? Kulağını mı çekecek? Baldırına çimdik mi atacak?
++++++
MİNİ YORUM
21. yüzyıl Türk adaleti!
Kasa diye tutuklanan Kuddusi Bakır ölüme tahliye edildikten sonra eşi cenazesini kaldıracak para bulamadı. Ferit İlsever ciğerleri çürüyünce, Asuman Özdemir siroz çıktı dışarıya. İddianame 1 yılda hazırlanamadı. Hazırlandı; milletin ağzına sakız oldu. Veli Küçük’ün cezaevi-hastane ikameti yüzde 50/50. Tolon Paşa aylardır cezaevinde ama neden bilmiyor! Eruygur düştü dendi, beyin kanaması geçirdi, komada tahliye edildi. Vedat Yenerer gazeteciliği, İlhan Selçuk yazdıkları yüzünden terörist! Levent Temiz avukat olduğu için sorgusu savcılıkta yapılacağı halde üç gün Emniyette tutuldu. Yaptıkları yapacaklarının teminatı gibi: Tuncay Özkan göz altında. Ha bir de sedyede hareketsiz yatan Eruygur’a yurtdışına çıkış yasağı kondu kaçmasın diye!!!
* Selcan Taşçı