Zarfsız Mektuplar ve Umur Bey'den Atatürk'e efelik
Bir aşkın ayrılığa dönüşmesi köz düşürür insanın özüne, bu düşen köz, söz olmak, söylenmek ister özgeye. Ve söylenince bir şair-yazar diliyle sözün en hası olur, her yüreğe dokunur; okunur okunur okunur...
Veysel Boğatepe böylesi bir süreçten geçince zarfsız mektuplar yazmış tam 12 adet... Bu mektuplar Kora Yayınlarınca kitap edilivermiş.
Bakın neler diyor bu sevgili dost yazar:
"Bir şiir bir aşkı kurtarabilir mi? Bir şiir bir aşkın kölesi olabilir."
"Seni severken dudaklarıma yalan değmemişti."
"Sevmek başkası için kendini unutmaktan başka bir şey değildir."
"Senden sonra ayrılıklar en çok benim limanlarıma uğradı biliyor musun? Yine en iyileşmez yalnızlıklar bende uç verip filizlendi. Ne zaman bir sevdaya dokunsam, sızısı hep bende kaldı."
"Ayrılıklar vals gibidir sevgilim, döner döner aynı yere gelirsin."
"Çiçekler kim bilir nasıl da korkuyorlardır koparılmaktan. Sonra bir vazonun içinde en fazla üç gün yaşamayı düşünmek..."
"Hesabını iyi yap deme bana. Hesabını yapacak hiçbir sevdam olmadı benim. Rakamlarla üleşen bir aşk'a da dokunmadım hiç."
"Şimdi uçur yüreğimi uçurabilirsen. Nasıl olsa bir tek sevdam kaldı zarar etmeyen."
"Gözlerinin derinliğinde kulaç atmak istiyorum."
"Sesini ise bir şiire yükle."
"Saçların nereye denk düşerse orada asarlar beni."
Umur Bey'den Atatürk'e Efelik
Etem Oruç, Aydın'ı, Ege'yi ve efeliği yazmaya devam ediyor. Bu kaçıncı kitaptır, sayamadım inanın. Son kitabı "Umur Bey'den Atatürk'e Efelik" adlı kitabını İzmir Kitap Fuarında imzalayıp verdi. Berfin Yayınlarınca yayımlanmış olan bu kitap tam 230 sayfa.
Aydın Bey anlatılıyor önce, sonra Aydınoğlu Umur Bey. Umur Bey tam bir efe... Yaşamı dillere destan... Türk tarihinin gözdesi olanlardan... İzmir ve Ege onsuz düşünülemez, anlatılamaz. Sonra Çaka Bey, büyük Türk denizcisi, hatta ilk. O da Umur Bey gibi ama efeliği daha çok denizlerde.
Başka efeleri de anıyor Etem Oruç, Yörük Ali Efe gibi, Yörük Osman Efe gibi. Ve bu arada efeliği anlatıyor her yönüyle. Bir kutlu töresi var efelik dediğinin. Ve tarihte kökleri... Nerede mi taa Orhun Yazıtlarında (Oruç Dostum bu yazıtların en güzel çevirisinin Atsız Bey tarafından yapıldığını ifade ediyor), Şeyh Bedrettin'de, Börklüce'de, Torlak Kemal'de... Çünkü efelik dediğin boyun eğmemektir her şeyden önce, dağları mesken tutmaktır gerektiğinde. Oruç Dostum çok hoş da bir Aydın Atasözünü almış kitabına bu bağlamda: "Kurt bunalırsa köye iner, kul bunalırsa dağa çıkar."
Anadolu Aleviliğinde içkin olan kam kültürü de efeliği besleyen kaynaklardan. Aziz Nesin'in Kızılbaş Tahtacı Türkmenleri ile ilgili bir anısını da almış kitabına sevgili Etem, pek hoş ve ders dolu, doğa sevgisi ile dopdolu.
Ve Kurtuluş Savaşındaki Efeler direnişi, Yunan Komutanı, bu direniş olmasaydı çok daha erken Anadolu içlerine akar ve yenilmezdik diye yazmış.
O yazadursun, baba tarafının kökeni Aydın'a dayanan bir Sarı Efe, bir Ulu Efe, Atatürk bu yurdu kurtarmış. Ve yazarımızın da isabetle belirttiği gibi Cumhuriyet'le birlikte efelik "efendiliğe" dönüşmüştür.
Bir yörenin tarihi, bir yerel tarih araştırması değil Oruç'un yazdıkları, Türk Tarihinin felsefik, sosyolojik, etnolojik ve dinsel ayrıntıları, ince sökümleri... Mutlaka okunmalı, kitaplıklarda bulunmalı.