Zaman ayarlı gizli tanıklık müessesesi

Meral Akşener hakkındaki FETÖ soruşturması bundan tam 6 yıl önce başlatıldı. Akşener, henüz İYİ Parti Genel Başkanı olmamıştı. Zira, o gün, böyle bir parti yoktu; kurulmamıştı!

*

Ancak…

Çok kritik başka bir süreç söz konusuydu.

Aralarında Akşener''in de olduğu dört MHP''li siyasetçi öncülüğünde, MHP, "1 Kasım 2015 seçimlerinde alınan sonuçları değerlendirmek ve son sözü delegeye bırakmak" üzere olağanüstü kurultaya davet edilmiş… Kurultaya yeter sayıda imza toplanmış… Genel Merkezin kurultayı toplamaması üzerine, mahkeme kurultayın olağanüstü toplanmasına karar vermiş… Bu arada Tosya ve Gemerek mahkemelerinden "Durdurma" kararı çıkarılmış… Muhaliflerin karara itirazı kabul edilmiş ancak kurultay polis barikatına takılmış… Yargıtay, yapılamayan olağanüstü kurultayın yapılması kararı vermiş… Yeter sayıyla kurultay toplanmış, tüzük değişikliği yapılmış… Bu defa da yine MHP''nin başvurusuyla iptal edilmişti.

*

MHP''deki imza sürecini başlatan isimlerin tek kusuru "kurultay istemek" değildi.

Bir ortak özellikleri daha vardı ki, onları AK Parti''nin de hedefi haline getirdi.

Tamamı, Türkiye''nin, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracak, bütün yetkinin tek kişide toplandığı ve o tek kişinin hiçbir kararından sorumlu tutulmadığı bir yönetim modeline geçirilmesine karşıydı. Sahada etkin bir muhalefet yürütüyorlardı.

*

Motivasyonu, "Düşmanımın düşmanı dostumdur" mudur, "Dostumun düşmanı düşmanımdır" mıdır; onu bilemem, ama tıpkı Millet İttifakı gibi Cumhur İttifakı''nın tohumları da o günlerde atıldı.

Ve…

MHP''nin AK Parti''ye "Evet" dediği aynı günlerde, bir yandan "Olağanüstü kurultay çağrısı yapanlar" hakkında ihraç kararları alınmaya, bir yandan da FETÖ soruşturmaları açılmaya, gözaltılar yapılmaya başlandı.

*

Akşener, referanduma giden yolda ve böyle bir konjonktürde kendisi hakkında da soruşturma açıldığını öğrendiği -çünkü kendisi de epey sonra öğrenmişti- günden itibaren tek şey söyledi:

- İfademi alın!

- Dokunulmazlığa sahip olmayan sıradan bir vatandaşım; yargılayın!

Daha ileri gitti:

- FETÖ bağlantımı ispatlamazsanız şerefsizsiniz…

*

Bunları söylemekle kalmadı; belgeledi. Soruşturmayı yürüten savcılığa bizzat dilekçe verdi:

- Hakkımda yapılan soruşturmanın da "AT izi mi?", "İT izi mi?" olduğunun tespiti, soruşturmanın neden ilerleme kaydetmediği hususunun açıklığa kavuşturulması, bu bekletici sürenin sorumluları ve sorumluluklarının tespiti, FETÖ/PDY mücadelesinin "Siyasi Ayağının" beyanlarım doğrultusunda çok daha hızlı ve etkili tespiti, siyasi mücadelem açısından oy veren/vermeyen seçmenin doğru bilgilendirilmesi, Türk Siyasetinin şeffaflık ve temizlik ilkelerine sıkı sıkıya bağlanması için; hakkımda yapılan soruşturmanın dosyası üzerindeki "Gizlilik Kararının" ivedi olarak kaldırılmasını ve yukarıda izah ettiğim hususların açıklığa kavuşturulması için ivedi olarak İFADEME BAŞVURULMASINI talep ediyorum.

*

6 yıldır o ifade neden alınmadı?

*

Bu arada, dosya hakkındaki gizlilik kararı da, 31 Mart 2019 yerel seçimleri/İstanbul seçiminin yenilenmesi takvimine denk gelmişti.

Tesadüflerce!

*

Altı yıldır, seçim süreçlerinde şöyle bir tozu silkelendikten sonra yeniden rafa konulan dosyada ve ne ilginç değildir ki(!) yine bir seçim arifesinde "gelişme" olduğu iddia edildi.

Halk TV''den Seyhan Avşar''ın haberine göre, Akşener hakkındaki dosyaya gizli tanık ifadeleri eklenmişti.

Sormadan edemiyor insan:

Altı yıldır ortaya çıkmadıklarına/bulunamadıklarına göre, bu gizli tanıklar, acaba hangi derinlerde gizliydi?

*

Fazlasına gerek yok; asgari akıl ve mantığın sor dediği:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''i, "Masayı terk etmek üzere konumunu gözden geçirmeye" çağırırken bu "gizli tanık" mevzusundan haberdar değil miydi?

Haberdar ise niye/nasıl zeytin dalı uzatabildi?

Haberdar değil ise…

Bakın devamını getiremiyorum bile! Siyasetin yargı üzerinde bu denli baskın olduğu bir dönemde, böyle bir bilginin saklanmış olması ihtimal dahilinde mi! Yargı bağımsızlığı açısından keşke olsa ama Türkiye''nin son döneminde hayatın olağan akışında mümkün olabilir mi?

Bizatihi iktidar sahiplerinin ağzından, defalarca "Talimat verdik" ifadesini işitmedik mi yargıyla ilgili!

*

Keza…

Daha önceki davetlerde de aynı çelişki söz konusu değil mi?

Akşener, hem AK Parti hem de MHP Genel Başkanları tarafından ve hakkındaki "FETÖ soruşturmasına rağmen", periyodik olarak ve ısrarla "yerli ve millî" denilerek Cumhur İttifakı''na davet edilmedi mi?

*

Sanırım en doğru soru bu:

Akşener, Cumhurbaşkanı''ndan gelen son çağrıya, "Milletimizin geleceğinin heba edildiği bir kumar masasında hiç olmadık, bundan sonra da olmayız" cevabını vermemiş olsaydı da böyle bir "gelişme(!)" olur muydu? Olduğu yönünde haber uçurulur muydu acaba?

*

Sözün özü:

Havada, iktidarın Cumhurbaşkanlığı yarışında "kendi rakibini seçme" mühendisliği kokusu var!

Akşener''i "masa"nın dışına çıkarmak, olmazsa "masa"daki etkisini zayıflatmak, o da olmazsa kamuoyu nezdinde meşruiyetini sorgulatmak üzere her yola başvuracaklar…

*

Akşener''in Genel Başkanı olduğu İYİ Parti''nin "FETÖ''nün Siyasi Ayağının Araştırılması" için verdiği önergeyi reddetmiş bir iktidarın, Akşener''i "FETÖ"yle vurmaya çalışması ironik olacak ama ne gam; günümüz siyasetinde kimseyi utandırmıyor artık böyle küçük detay(!)lar!

Yazarın Diğer Yazıları