Zagnos Paşa’da toplanan cemaatin duaları var bu devletin temelinde

Balıkesir’deyim bugün...
Devletin kutlamadığı, milletin ise dört elle sarıldığı Cumhuriyet Bayramı’nın ertesinde uğranması gereken en anlamlı duraklardan biri burası.
29 Ekim 1923 günü kurulan yeni Türk devletinin, bugün sözde muhafazakar bir kesimin ilan ettiği gibi “ceberrut” olmadığının kanıtı.
Mustafa Kemal’in hilafeti “dinsizliğinden” değil aksine dindarlar “sarıkları boyunlarına dolanarak yerlerde sürüklenmesinler diye”, “işgalciler tarafından diz çöktürülüp istavroz çıkarmaya mecbur edilmesinler” diye kaldırdığının tanığı...
“Millete ait işleri milleten gizli edenler” e karşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu liderinin 7 Şubat 1923 günü Zagnos Paşa Camii’ndeki hitabı mutlaka hatırlanmalı:
“Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun...
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah’in evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazret-i Peygamber’in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah’ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.”
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup da söyleyin Allah aşkına;
Bu duygularla kurulan Cumhuriyet “ceberrut” olabilir mi?
Bu duygularla kurulan Cumhuriyet “vesayetçi” olabilir mi?
Bugün “demokrasi” getirmek bahanesiyle rejimi değiştirmeye niyetlenenler dönüp de aynaya bakıverseler; acaba 1923’te erişilmiş bu “demokrat ruhun” zerresi var mı kendilerinde?
Halkın karşısına çıkıp “neyse derdiniz, şikayetiniz, eleştiriniz söyleyin” diyebilir mi bir tanesi bile?
Mustafa Kemal’in cami cemaatinin dualarını alarak çıktığı yolda yürüyenleri “kafir” ilan edenler utansın....
Selcan Taşçı

+++

“AKP Devleti”nin paşa gönlü bilir; biz kutladık çünkü;
Farzdır Cumhuriyet!


88. YIL NUTKU
Türk Milleti!
Yetmiş sekiz yıl önce bugün, yani Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu gün; bayramınızı kutlayarak dedim ki:
“Şu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.”
Bulunduğum yerden bakıyorum da; ne yazık ki sizde bu sevinç ve heyecandan eser bile kalmamış...
Sevinç ve heyecandan vazgeçtim; bugün “Türk Milleti” diye hitap etsem, aranızdan beni bile “ırkçı” olmakla suçlayanların çıkacağını biliyorum.
Yurttaşlarım!
Biz on yıl gibi az bir zamanda çok ve büyük işler yapmıştık.
Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’ni
kurmaktı...
Peki; aradan geçen 78 yılda siz ne yaptınız?
Bizim yaptıklarımızın üstüne kaç fabrika, kaç tersane kurdunuz? Bizim dedelerinizle, ninelerinizle, annelerinizle, babalarınızla yaşadığımız coşkuyu yaşamadığınız gibi; tırnaklarımızla kazıyarak yoktan var ettiklerimizi ya yabancılara sattınız ya da kapattınız?
Sümerbank’ım nerede benim Türk Milleti? Şeker Fabrikalarıma, SEKA’ma, TEKEL’ime, Denizcilik İşletmeleri’me ne yaptınız?
Ben söyleyeyim, onları “Babalar gibi sattınız...”
Hatta bir ara Maliye Bakanlığınızı yapan o adam bir de utanmadan “Sümerbank’ı tarihten sildik” diye böbürlenmeye kalkıştı...
Başbakanınız, babasının malını pazarlar gibi, “Erdemir’i yerlilere sattırmam, yabancılara söz verdim” diye konuştu... Limanları, Telefon İdaresi’ni Araplara sattı sonra...
Biz, on yıldaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyduk... Siz, orduyla milleti böldünüz!
Benim ordumun komutanlarını doğruluğu ispat edilemeyen evraklarla kodeslere tıktınız...
Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkarmanızı bekliyordum sizden...
Siz Avrupa’yı bırakıp, Araplara yöneldiniz... Garp’ı terk edip, Şark’tan medet umar hale geldiniz.
Milletimizi, en geniş, refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağınıza inanmak istemiştim ve bunu söylemiştim 78 yıl önceki konuşmamda...
Küçük bir bölümü buna ulaştı ulaşmasına da; büyük bölümü hâlâ açlık ve yoksullukla boğuşmakta...
Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmanızı istemiştim; siz Taksim’de benim adımı taşıyan Kültür Merkezi’nin kapısına mühür vurdunuz...
Benim kurduğum Opera’yı sahnesiz, Bale’yi sahipsiz bıraktınız. Elinizden gelse; tiyatroya gideni cezalandıracaksınız!
O konuşmamda o kadar altını çizdiğim halde müspet ilim yerine safsatalara, güzel sanatlar yerine arabesk kültürüne temayül ettiniz... Ortak ülkümüzü çok çabuk unuttunuz!
Size, “Bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur” demiştim; siz benim yıktığım köhnemiş devletin ipine yeniden sarıldınız ve onu hortlatmaya çalıştınız...
Hatta utanmadan, bir de bu Cumhuriyet’in Başbakanını “Padişah” ilan ettiniz! Tamam; 78 yıl önce söylediklerimin yine arkasındayım:
Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.
Ama siz; bu hasletlerin hepsini hor gördünüz, unuttunuz ve büyük bir atalete kapıldınız!
Milli birlik ve beraberliğinizin değerini bilmeyip; “açılım” martavalı adı altında bölünmeye, ayrışmaya taviz verdiniz.
Büyük Türk Milleti!
İstiklal Harbi’nin başladığı günden sonra; giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaat eden çok sözlerimi işittin. Çok bahtiyardım; çünkü bu sözlerimin hiçbirinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramamıştım...
Ama siz bugün tarihte kalan o zaferleri bile tartışır, hor görür oldunuz...
Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medeni âlem, içinizdeki örümcek kafalılara rağmen bir kere daha tanıyacaktır.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk Milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Sözlerimi tıpkı 29 Ekim 1933’te söylediğim gibi “Ne mutlu Türküm diyene!” diye bitireceğim; ama...
Biliyorum ki aranızdan birileri bu sözü yok saymaya, hâlâ söylemeye devam edenleri ise cezalandırmaya kalkışıyor...
Ben yine de söyleyeceğim Büyük Türk Milleti:
Ne mutlu Türküm diyene!
Anıtkabir, 29 Ekim 2011
Mustafa Mutlu / Vatan


+++


Türkiye büyük bir felâket yaşayabilir. Hepimiz acı içinde olabiliriz. Terör canımızı çok yakmış olabilir. Bunların hiçbiri Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünü yok saymamız için bahane olamaz.
Bu karar iyi bir karar değil. Türkiye’nin götürülmek istendiği hedef doğru bir hedef değil.
Bu zihniyet yakın bir gelecekte “Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e gerek kalmadığını” da söyleyebilir. “Cumhuriyet de iptal edilsin” diyenler çıkabilir.
Can Ataklı / Vatan


+++

Cumhuriyet tarihinde bu bir ilk...
En büyük ulusal bayram “Olsa da olur, olmasa da” niteliğine indirgeniyor.
Oysa Cumhuriyet Bayramı bir eğlence vesilesi değil.. Bir anma günü... Cumhuriyet’e sahip çıkma, onu kuranlara saygı gösterme günü.
(...)
Törenlerin iptal gerekçesi Cumhuriyete saygılı hiç kimseye inandırıcı gelmiyor...
Şairin dediği gibi: “Farzdır Cumhuriyet”
Ve de hiç kuşku yok: “Cumhuriyet Fazilettir”... Kimse bu fazileti kendine ve ülkeye çok görmemeli...
Melih Aşık / Milliyet

+++

Atatürk bu milletin, bu ülkenin ışığıdır. Onun izinden giden kaybetmez.
Onun eseri üstünde ikbal ve iktidar sahibi olanlar, devraldıkları değerli emanetleri sapasağlam devredebilmeliler. Atatürk’ü anmaktan kimse korkmamalı. Ona düşman gözüyle bakanlardan gelecek hayra kimse tamah etmemelidir. Yaşasın Cumhuriyet; sonsuza dek!
Güngör Mengi / Vatan

+++

Fenerlerle yapılan ve kayıplarımızın da anılacağı bir Cumhuriyet yürüyüşü mü 74 milyonu rahatsız eder, yoksa Cumhuriyet Bayramı törenlerinin tümünün iptal edilmesi mi? Böyle bir karar çok daha fazla düşünülmeli, tartışılmalıydı, giderek milli bayramların unutulması ciddi bir hatadır ve asıl burukluğu bunun yaratması gerekir. Cumhuriyetimizin 88’inci yıldönümü kutlu olsun, sonsuza kadar yaşasın İnşallah!
Ruhat Mengi / Vatan

+++

Cumhuriyet
dediğin...

Mustafa Kemal’in “Ey Türk gençliği” diye başladığı hitabeyi anlayan, kavrayan, gerçekleştirendir. Teslim olmayandır.
Yılmaz Özdil / Hürriyet

+++

88 yıl sonra geldiğimiz noktayı iyi incelemek gerekiyor. Doğal afetlerden söz etmediğimizi anlamışsınızdır. (...) Türküdeki gibiyiz; ‘Yolun sonu görünüyor’. Büyük ihanetin en büyük hainleri ise, her gün sayıları artan bir kısım entel-danteller. Çıkarları uğruna Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmakla meşguller. Hepsine yazıklar olsun. Bunlar tarihin sayfalarına ’Satılık’ olarak geçecekler.
Burhan Ayeri / Akşam

+++

Dün Van depreminde nasıl kenetlendiğini gösterenlerin, bugünün Cumhuriyet Bayramı olduğunu unutmalarını neye bağlıyorsunuz?..
Kederde, yasta, hüzünde birleşiyoruz da, coşkuda niye el ele değiliz?. (...) Cumhuriyet’ten, bayramdan, Atatürk’ten söz edenler faşist ilan edilir, ağızlarını açmaktan korkar hale getirildiler.. Kendilerine “Demokrat” diyen gerçek faşolar tarafından linç edilmek istendiler hatta.
Ankara’da Cumhuriyet “Resmen” bile anılmayacak bu yıl!..
Cumhuriyet Bayramınız, kutlu ve mutlu olsun!..
Hıncal Uluç / Sabah

+++

Bugün kutladığımız cumhuriyeti bir millet meydana getirdi... Milletin içindeki etnisite farkları, milletin millet olduğu gerçeğini değiştirmez...
Millet olmayanın Cumhuriyeti olmaz...
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!..
Reha Muhtar / Vatan

+++

“Cumhuriyet olmasa, ben şimdi nerede, nasıl olurdum” sorusunu aklınızdan hiç çıkarmayın. Onun için, Cumhuriyet
hepimize kutlu olsun.
Yalçın Doğan / Hürriyet

Yazarın Diğer Yazıları