Zaferin tescil mühürü Lozan
Hiç bir tarihi olayı bugün kendi şartlarında yaşamamız mümkün değildir. Tarihi olayları bugüne taşımak ve bugünün şartlarıyla hüküm vermeye kalkmak bizi çok yanlış neticelere götürür. Bu hükümler Lozan Antlaşmasıyla ilgili olarak da mutlak geçerlidir. Objektif ve namuslu olarak o günün şartlarında düşünürseniz; Lozan İstiklal Harbiyle kazandığımız zaferimizi tescil eden mühürdür. Ve asla hezimet değildir. Atatürk düşmanlarının kör bir inat ve cehaletle öne sürdüğü devamlı propagandasını yaptığı "Lozan hezimettir" tezi basit ve o ölçüde bayağı bir iftiradır. Lozan'da İtilaf Devletleri Türkiye karşısında bir blok oluşturmuş, Türkiye'ye 4 asırlık bir geçmişin hesabını sorma gayretine girmiştir. Onları ilgilendiren genç Türkiye Cumhuriyeti değil, geçmiş 4 asrın muhasebesidir. Türk Heyeti Milli Mücadeleyle elde ettiği zaferin haklı güveni ve gururu içindedir. Heyet Başkanı İnönü daha ilk gün toplantı salonun girince bütün heyet üyelerine iri, tek kişilik koltuklar konulduğunu, kendisine ise onların yarısı kadar küçük bir koltuk sandalye tahsis edildiğini görür. Toplantıyı düzenleyen otel müdürüne, "Aynı boy ve büyüklükte koltuk koymazsanız bu salona girmem" der. Karşı taraf telaşa kapılır, yaptıkları açıklamaların, diledikleri özürlerin İsmet Paşa tarafından dikkate alınmadığını görünce gider başka bir otelden koltuk getirirler. Bu çok önemli bir dikkat ve hassasiyettir.
Yine birgün otele gelen Lozan Emniyet Müdürü "Size suikast yapılacağı ihbarını aldık, lütfen arabanızdan Türk Bayrağını çıkartın" ricasında bulunur. Paşa "Benim arabamdan Türk bayrağı çıkarılmaz. Şayet ben vurulursam bir başka Türk, Heyet Başkanı olarak görevine devam eder..." cevabını verir.
İnönü Kasım 1922'de Lozan'a giderken 1912-1922 arasında 10 yıllık bir savaş dizisinin yorgunu aç, sefil, çeşitli hastalıklarla boğuşan insanımız vardı. Haklı olarak bu 14 milyon insan bir an önce barışın gelmesini istiyordu. İzmir Yunandan temizlenirken, İngiltere İstanbul'a içinde 2 uçak gemisinin de bulunduğu donanmayı, ABD de Türkiye sularına 13 yeni savaş gemisini göndermiştir. Ayrıca Amiral Bristol komutasındaki USS Scorpion Gemisinin istihbarat amacıyla 1908-1923 arası sürekli olarak İstanbul'da bulunduğunu bilmekteyiz.
Lozan Konferansı'na katılırken Türkiye'nin hedefleri şunlardı: Misak-ı Milli'yi gerçekleştirmek. Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurulmasını kesinlikle önlemek, Kapitülasyonları kaldırmak. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilaflı konuları (Batı Trakya, Ege Denizi Adaları, Nüfus değişimi, Harp Tazminatı) konularını çözüme kavuşturmak ve Türkiye ile Avrupa Devletleri arasındaki sorunları (İktisadi, siyasi, hukuki) çözmek.
Savaş resti yola getirdi
Temel konularda taraflar geçen zaman içinde anlaşma sağlayamadı. 4 Şubat 1923'de görüşmeler kesildi, savaş ihtimali yeniden gündeme geldi. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusuna savaş hazırlıklarına başlamasını emretti. Dışarıda SSCB "Eğer tekrar savaş çıkarsa Türkiye'nin yanında savaşa gireceğini" ilan etti. Musevi Cemaati Reisi Haim Nahum Efendi öncülüğündeki azınlık temsilcileri Türkiye'yi destekleyerek arabulucu oldular. İtilaf Devletleri yeni bir savaşı ve kendi kamuoylarının tepkisini göze alamadı. Türkiye'yi yeniden Lozan'a davet ettiler. 23 Nisan 1923'de tekrar başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923'e kadar devam etmiş ve neticede Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.
"Lozan Antlaşması bir hezimettir" diyenler "2023 yılında Lozan sona erecek" yalanını saçma iddialarına ekledi. Lozan'ın metninde ve eklerinde bu konuda her hangi bir madde asla mevcut değildir.
Türkiye'nin Ege kıyılarının hemen çevresinde bulunan, 400 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalan fakat şu an Yunanistan'a ait olan bir grup ada 18 Ekim 1912'de İtalya ile yapılan anlaşma gereği geçici olarak onlara bırakılmıştır.
Boğazlar konusu 1936 yılında yapılan Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle çözüme kavuşturulmuştur. Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki egemenlik hakkını sınırlayan bütün hükümler kaldırılmıştır.
Hatay Millet Meclisi 23 Haziran 1939'da oy birliğiyle anavatana katılma kararı almış, 23 Temmuz 1939'da Hatay resmen Türkiye katılmıştır.
Musul, Kerkük ve Süleymaniye İngiliz sömürgesi olan Irak'a bırakıldı. Irak Musul'dan elde ettiği petrol gelirlerinin yüzde10'unu 25 yıl süreyle Türkiye'ye vermeyi taahhüt etti. Ancak Türkiye 500 bin İngiliz Sterlini karşılığında bu haktan vazgeçti.
Atatürk milletiyle bütünleşerek Türk ulusunu ayağa kaldırmış, kurduğu çağdaş ve modern devleti Lozan'da bütün dünyaya kabul ettirmiştir. Lozan Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir. Makalemizi Aziz Atatürk'ün 24.07.1933 tarihli Hakimiyet-i Milliye Gazetesinde yer alan sözleriyle mühürleyelim: "Lozan Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Anlaşmasıyla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir. Bir siyasi zafer eseridir."