Zaaf yok, olur böyle şeyler!..

Kim olduğu, neci olduğu önemli mi?..

95 can yitirdik.

Türkiye tarihinin en kanlı saldırısı ile karşı karşıyayız. Bu kadar can kaybetmişken kenetleneceğimize yine birbirimizi suçlu ilan etme derdine düştük.

Soğukkanlı olmalıyız, birbirimizi suçlamayalım diyecekken..

Birileri suçluyu çoktan buldu: Devlet...

Diğerleri zaten biliyordu: CHP, HDP vs...

Herkes birinci sınıf dedektif olmuş, ne mutlu bize!

Birileri dedektif Cluzo rolünde iken birileri de "terör karşısında birlik" mesajını kaptırmama, sorumluluğu üzerinden atma telaşındaydı...

Nedir bu acele, bu telaş?...

Bırakın da insanlar cenazelerini kaldırsın...

Korkmayın, rolünüzü kimse kapmaz!

Bırakın vatandaş cenazelerini defnetsin.

**

Başkentte bomba patladı.

İlk değildi.

Öncesinde Suruç, daha öncesinde Diyarbakır, daha da öncesinde Reyhanlı...

Yüzlerce insanımız canlı bombalarla katlediliyor. Sorumlu Bakan'dan ve Başbakan'dan ortak ses: "Güvenlik zafiyeti yok."

Başkentte, Valilikten izinli bir gösteri düzenleniyor. Gösteriyi düzenleyen kuruluşlara bakınca kalabalık olacağı belli.

Günlerdir "seçime giderken provokasyon olabilir" diye yazılıp çiziliyor.

Ankara'ya canlı bomba girişlerinden bahseden istihbarat raporları ile ilgili iddialar gazete köşelerine kadar düşüyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün "yasa dışı eylemler olabilir", partilere, AKP'li vekillere saldırı olabilir genelgesi olduğu ortaya çıkıyor.

Hâl böyleyken mitinge gelen kalabalığın otobüslerden iniş anından miting alanına kadar güvenlik içinde gitmeleri, üst aramalarının yapılmaları gerekmez miydi?

Yukarıda zikrettiğim örnekler önümüzde dururken otobüslerden inenlerin, kafileye katılanların ta en başından aranmaması bir zaaf değil mi?

AKP'nin önde gelen isimlerinden Mehmet Ali Şahin tüm bu süreçlerde bir takım güvenlik zaaflarının olabileceğini "Ankara'da bir yürüyüş yapılırken çevrede de çok ciddi aramaların yapılması, bu tür eylemlerin meydana gelmemesiyle ilgili tedbirlerin alınması icap ederdi. Bu tedbirler alınmış mı alınmamış mı?" sözleri ile ifade etme gereği duyuyor.

Sorumlu Bakan'a göre "Güvenlik açığıyla ilgili hiçbir şey söz konusu değil."

Başkentin göbeğinde 95 ölü ve 246 yaralı.

İki canlı bomba.

Ve zaaf yok...

Doğru, bir tek bizde olmaz zaaf...

Mehmet Barlas'ın da buyurduğu gibi "burası Orta Doğu".

Olur böyle şeyler!..

Biz zaten buradaydık!...

"Herkesi terörün karşısında yer almaya davet ediyorum", kafama takılı kalmış bu açıklama...

Bu açıklamanın sahibi üç ay öncesine kadar neredeyse teröristle masaya oturmanın faziletlerinden bahsediyordu.

Terörle pazarlık yapan memuruna yapılan eleştirilere merhum Demirel'e rahmet okuturcasına "gönderdimse ben gönderdim!" diyalekti ile göğüs geriyordu.

30 küsur bin insanımızın kanından sorumlu katile "siyasi muhatap" pozisyonu tayin eden de bu zevattı.

"Şu gün söylenecek şey mi bu?" dediğinizi duyar gibiyim. Evet, tam da bu gün söylenecek şey bu...

Onların "şu gün" söyledikleri şeylere bakınca, yazmakta mahsur görmedim.

Bu memlekette herkes terörün karşısındayken bu arkadaşlar şehit cenazelerindeki kalabalıklardan rahatsız oluyorlardı.

Hatırlayın, şehit cenazelerinin güzergâh değişikliklerini...

Balkonlardan bayrak toplama seanslarını...

Hatırladınız mı?

Yanlış anlamayın, çabuk unutan bir milletiz, o yüzdendi bu soru.

Evet, bu memlekette "millî" duyarlılığa sahip herkes zaten terörün karşısında yer almıştı da bu zihniyet ve yandaşları bu duyarlılık sahiplerine "faşist" muamelesi çekiyorlardı.

Evet, biz teröre karşı yerimizi muhafaza ediyoruz.

Yani...

Biz zaten buradaydık, anlaşılan birileri yeni geldi; hoş gelmişler!..

Yazarın Diğer Yazıları