Yüzyılın komedisi...
Emperyalizm karşıtı 68’liler ile sloganları “Tam bağımsız Türkiye” olan 78’lilerin, “Ulaş Bardakçı’yı anıyoruz” ilanı, ’Amerikancı’ Taraf’a da verildi
68’liler Dayanışma Derneği ile Devrimci 78’liler Federasyonu’nun, Ulaş Bardakçı’nın ölümünün 37. yılı dolayısıyla yapacakları anma toplantısının ilanını verdiği gazeteler arasında Taraf da vardı.
Ulaş Bardakçı... 68’liler... 78’liler... Ve Taraf... Tartışmasız “postmodern” bir tablo. ’Eklektik’. Yani ’her sistemin en karakteristik, en iyi veya en iddialı unsurları’nı biraraya getirmiş. En militan, en bağımsızlıkçı, en direnişçi, en sömürgeci, en teslimiyetçilerin sembolleri aynı çerçevenin içinde!
Ulaş Bardakçı ve 68’liler
68 hareketinin içinde öncü rol almış ODTÜ’lü gençlerden biri Ulaş Bardakçı. THKP-C’nin kurucularından. FKF, TİP, Devrimci Gençlik gibi örgütlerde yer almış. Sol’un ’fraksiyon çatışması’nda ’silahlı eylemler’i savunmuş. 1971’de, hapisteki Deniz Gezmiş’in salıverilmesi için, Mahir Çayan ile birlikte İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom’u kaçırarak öldürmüş. Balyoz Harekatıyla yakalanarak konduğu askeri cezaevinden, aynı yıl kaçmış. Kaçak olarak eylemlerini sürdürdüğü İstanbul’da, 19 Şubat 1972 günü saklandığı evi kuşatan polislerden kaçarken girdiği silahlı çatışmada ölmüş...
Bardakçı’nın da dahil olduğu 68 Hareketi’nin satırbaşları; Vietnam savaşıyla tetiklenen ve bütün dünyada kapitalist sömürüye karşı başlatılan kitlesel eylemler... Gençliğin üniversite reformu, adalet gibi taleplerini de dile getirdiği öğrenci olayları... “Ne Washington, Ne Moskova: Uluslararası Sosyalizm” sloganıyla, bütün dünya devletleri için bağımsızlık istemi...
Türkiye’deki 68’liler ’güvenlik güçlerine silah sıkan’ Ulaş Bardakçı’nın ‘terörist’ olarak anılmasına neden karşı çıkar?
Çünkü mensuplarını ’Kuvay-ı Milliye’ ile özdeşleştirme çabasına girecek kadar bu toprağa ait değerlerle donanmışlardır. Türkiye’deki 68 hareketinin sembolleşmiş fotoğrafında ne yazar?
“6. Filo defol!” Çünkü 6. Filo “Amerikan sömürgeciğinin bekçisi”dir!
68, emperyalizme direniş ise, 68’liler Dayanışma Derneği kimi temsil etmelidir?
Bankacı, borsacı, holding sahibi, hür teşebbüsçü olduktan sonra yabancı sermayeyi savunarak “kapitalist solu” oluşturan kesimden geriye kalan ve “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” afişlerini sümen altı etmeyen bir grup akademisyeni, gazeteciyi, işçiyi vs...
78’liler hareketi
68’in mirasçısı olarak ortaya çıkan gençlerin, mücadelelerini teorik zeminden sokak eylemlerine dönüştürdüğü süreçtir 70’ler. 68’e göre şiddet ve çatışmayla daha tanışıktır. ’Usulen’, “bizim çocuklar”ın dizaynı olan iki kutuplu çatışma ortamının parçasıdır. Ama ’esasen’ en belirgin söylemi, çatıştığı tarafla ortak biçimde “Tam bağımsız Türkiye”dir...
Bütün bu geçmişin hatırına verilen ilanda neler yazıyor: “Sosyalizm ve Devrimci mücadele tarihimizin öncü savaşçılarından Ulaş Bardakçı’yı... mezarı başında anmak için yapacağımız etkinliğe sizleri ve halkımızı davet ediyoruz. Kahrolsun darbeler ve darbeciler! Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!”
Taraf’ın misyonu
Bu ilan nerelerde yayımlanıyor?
Taraf’ta ve Cumhuriyet’te
Cumhuriyet günümüz medyasında ulusal sol kavramının markası.. Yani 68 çizgisinin. 78’in doğuşu ve sonlanışındaki yabancı parmağını tahlil edebilen, boyunduruğu reddedenlerin...
Ya Taraf...
’Tam bağımsızlık’ mücadelesi veren kişi ve kurumlara dönük karalama kampanyalarının odağı...
’Darbe mimarı Soros’un gözdelerinin fikirlerini yayan bir misyoner...
Amerika ve CIA’ya gelin gidenlerin ’baba ocağı’..
Amerika’dan öğrenecek çok şeyi olan, AB’den fonlanan gazete!
’Vatanı bir çift kadın memesine satan’, tek ilkesi ’parasız satır yazmam abi’ olanların çiftliği..
Kapitalizmle mücadele eden bir kuşağın sembolü sayılan Bardakçı’nın, kapitalist ülke ve tekellerin desteğiyle çıkarılan bir gazetede anılması neyi gösteriyor? “Fikir”, “duruş”, “tavır”, “ilke” gibi kavramların içinin boşaltıldığını mı? “Kahrolsun darbeler ve darbeciler” sloganı, nasıl, işi sivil darbeler yapmak olan bir borsa spekülatörünün kankalarının yanına iliştirilebiliyor?
68’liler Samsun’a, Tarafçılar Washington’a yürürken, Ulaş Bardakçı’yı anma çağrısının hem Cumhuriyet, hem de Taraf’ta yer bulabilmesini sağlayan güdülenme nedir?
Ulaş Bardakçı “sosyalist” mi değildi? 68’liler Amerikancı mı oldu? 78’liler sömürgeleşmekten mi yana? Yoksa, Taraf el değiştirerek milli sermayeye geçti de biz mi bilmiyoruz? Yasemin Çongar, Ahmet Altan, Murat Belge, Halil Berktay, Amberin Zaman, Etyen Mahçupyan Taraf’tan mı ayrıldılar, borazanlığını yaptıkları güçlerden mi? Deniz Gezmiş’lerin hatırasını, Obama’nın kervanındaki Taraf’a layık gören 68’lilere bakınca... Sanırım geldiğimiz nokta yılın komedisinden çok daha vahim... Belki... Ancak... Yılın trajedisi...
++++++
Stajyer misin sen Primat!
Manşetten verdiği haberin eksik olduğunu ve adil davranmadıklarını kabul eden Berkan “tecrübe edindik” dedi
İki gün arka arkaya manşet yaptığı haber hem Genelkurmay, hem de İbrahim Şahin ve avukatı tarafından yalanlanan İsmet Berkan’ın hayatı alt üst olmuş. “Gazeteciliğin verdiği haz ile birilerine haksızlık yaptığı kaygısından kaynaklanan vicdan azabı”nı birlikte duyuyormuş. Tuhaf biçimde, hala gazetecilik yaptığını savunuyor Berkan.
“Gazetemizde bir haberde bir gerçek kişi ya da kurumla ilgili bir iddia yer alıyorsa, o kişi veya kuruma da mutlaka mikrofon tutmalıydık, onların kendilerini savunmak için çaba göstermesi gerekmemeliydi. Şimdi farkediyorum, mahkeme tutanağında Fatma Cengiz’den ’işsiz’ olarak söz ediliyor. En azından bu çelişkiyi vurgulayabilir, Cengiz’in kimliğiyle ilgili günler sonra haber yapacağımıza o ilk iki günde pek çok şey yazabilirdik. En azından Genelkurmay’a sorabilirdik, ’Sizde böyle biri çalışıyor mu?’ diye.. Daha adil ve daha mükemmel olabilirdik. İyi niyetimizin kurbanı olduk.” itiraflarında bulunan biri, nasıl gazetecilik yaptığını iddia edebilir?
Sen manşetten verdiğin iddiaların doğruluğunu araştırma zahmetine girmemişsin, alternatif kaynaklar, iddiaların muhatabı olan kişi ve kurumlar ortada olduğu halde onlara başvurmamışsın, en kötüsü de kaynak olarak gösterdiğin belgeyi bile doğru düzgün okumamışsın, okuduysan anlamamışsın, yalan yanlış sonuçlara varmışsın... Ne demek ’daha mükemmelini’ yapmalıydık? Hem eksik, hem gerçek dışı, hem yanlı haber hazırlayarak gazeteciliğin en temel ilkelerine bile uymamışsın? Yaptığın haberde 5 N, 1 K ile ilgili verdiğin bilgiler yanlış. Şimdi bu “mükemmel gazetecilik” mi ki, “daha mükemmelini yapmalıydık” diyorsun?
Radikal bir gazete. En azından biz öyle sanıyoruz. Haberciliğin de bir matematiği var. Haber niyetlerle değil, gerçeklerle yazılır.. Artık Radikal’in her haberinde niyet sorgusu mu yapacağız? Radikal, on iki yıldır Türkiye’nin en büyük medya grubunun bünyesinde yer alıyor. Ne demek “tecrübe edinildi”. Radikal’i gazetecilik yapmak için mi, gazetecilik stajı için mi çıkarıyor Doğan Grubu? Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni stajyer mi?
Kaldı ki, keşke stajyer olabilse.. Gazetecilik bilgileri tazeyken, niyet hesaplarına girmeden, belki daha gerçek bir gazete hazırlayabilirdi...
++++++
Başbakan’ın nostaljisi
Tayyip Erdoğan’ın tavrı, Şükrü Saraçoğlu’nun gazetecilere “Ben sansür koymam.
Fakat sen haddini bileceksin. Aşarsan cezanı göreceksin.” dediği 40’lı yılları hatırlatıyor
Osmanlı paşalarından birinin konağındaki mutfakta aşçı ile yamağı “palamut balığı” ayıklarken yamağın soracağı tutmuş: “Usta, bu balık dişi mi, erkek mi?”
Aşçıbaşı “Gidip paşaya soralım!” demiş.
“Paşa bilir mi?”
“O da bilmesine bilmez ama dediği dediktir.”
İki binli yıllarda Türkiye’yi yönetmek kolay değil, hele gazeteleri.. Oysa 1940’lı yıllarda gazeteleri yönetmek o kadar kolaydı ki!
Başbakanlık’tan, ya da Basın-Yayın’dan gelen iki satır emir:
“Rusya yazılmayacak, mutlaka Sovyet Rusya denilecek” , “Gazetelerin büyük manşetleri iç haberlerden olacak. ” , “İsmet İnönü, küçük bir seyahat yapmak için Ankara’dan hareket etmiştir. Gazeteler bunun haricinde hiçbir şey yazamayacaklardır.”
O dönem “Vatan”ın sahibi Ahmet Emin Yalman, Başbakan Saraçoğlu’na teklif eder: “Eleştiride hürsünüz diyorsunuz, biz de özgürlüğü memleketin yararına kullanmak zorunda kalıyoruz, başımız belaya uğruyor. Sansürü getirin, sorumluluk size geçer”
Başbakan pışşşt yaparcasına, “Ben sansür koymam” der. “Anayasa’nın dışına çıkmam! Fakat sen haddini bileceksin, bunu aşmayacaksın... Aşarsan cezanı göreceksin.” Acaba, o devire heves edenler, içlerinden “Keşke...” diyenler bugün yok mu?
* Hasan Pulur / Milliyet
++++++
Medyatava’nın Fehmi Koru aşkı nereden geliyor?
Fehmi Koru’nun ne kadar kazandığıyla ilgili bilgileri odatv.com ortaya çıkardı ve tartışma büyüdü. Ancak bu süreçte, medyatava.com sitesi, iddialara değil ama Koru’nun yanıtlarına yer verdi... Adeta Koru’nun özel açıklama merkezi gibi savundular onu... Dün, odatv.com haklı olarak sormuş: Medyatava’nın bu Fehmi Koru aşkı nereden geliyor?
Ne garip deği mi... Medyatava’nın sahiplerinden ikisi Hürriyet’te çalışıyor. Koru ise her gün Hürriyet yöneticilerini ve sahibini Ergenekon’la ilişkilendirmeye çalışıyor. Kendi gazetesinin sahibini hedef gösteren adamı ağırlamak bu kadar kolay mı?
* Medyatava’nın sahiplerinin program yaptığı kanalları biliyor musunuz?
* O kanallarla Fehmi Koru arasında bir ilişki var mı? O yapımcılar Fehmi Koru’nun etkisi olan yerlerden iş alıyorlar mı?
* atv’ye Fehmi Koru’yu transfer eden TMSF ile Medyatava’nın sahipleri arasındaki bağ nedir?
* TMSF’nin el koyduğu kanallarda Medyatava’nın hangi adamları yayın yönetmeni ve genel müdür gibi konumlarda çalıştı?
* Oray Eğin / Akşam
++++++
MİNİ YORUM
Zahid Akman’ın doğru tercihi
RTÜK Başkanı Zahid Akman, dün TRT 1’in sabah haberlerine konuk oldu. Partilerin yerel seçimlere dönük propaganda faaliyetlerine hız vermeleri dolayısıyla “radyo ve televizyonların payına düşen görev ve ödevleri” anlattı. Yayınların adil olması ve tarafsız yapılması üzerinde durdu. Yapı itibariyle müeyyideden yana olmadığını vurguladı. Zihin okuyamıyoruz. Ama haklı olarak, adalet ve müeyyideyi beraber savunursa, iğne-çuvaldız denklemine kurban olabileceğini düşünmüş olabilir. Ben sadece televizyon yayıncılığı ile siyasi partiler arasındaki mesafeyi anlatmak için çok doğru bir kanal tercihi yaptığını söylemek ve RTÜK Başkanını, TRT seçiminden dolayı kutlamak istedim.