Yüzlerce subay tutuklanacak mı?
Yavuz Selim Demirağ ülkücüdür. Türk milliyetçisi olduğu için Türk Ordusundan 12 Eylülcüler tarafından atılmıştır. Demirağ senelerden bu yana güldüğü zaman bile gözlerinin içinde hüznü gördüğünüz nadir adamlardan birisidir. Ve sivil hayatı da ancak bir boş vermişlikle yaşadığı intibaını verir. O üniformasından uzaklaştırılmayı hiçbir zaman kabullenmemiştir. Çünkü Demirağ kendisini üniformasını çıkarmaya zorlayanlardan çok daha Türk subayı olduğunu bilir. Yavuz Selim Demirağ daha sonra gazetecilik yapmıştır. Uzun senelerden beri Yeniçağ gazetesinde yazıyor ve hep çok önemli şeyler yazıyor. Bir süreden bu yana çok iyi bildiği Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili araştırmalar yapıyor. Davaları izliyor. Albay Cemal Temizöz davasını izliyor ve her duruşma için Diyarbakır’a gidiyor. Albay Temizöz ile ilgili bir de kitap yazdı, yakında yayınlanacak. Demirağ’ın 2 Aralık 2010’dan bu yana gündeme getirdiği bir konu var ki, Türkiye’yi altüst getirmesi gereken bir haber. Ancak Demirağ’ın haberi susularak öldürülüyor. Demirağ’ın ısrarla yazdığı bu iddiasını onun kaleminden bugün bir de ben gündeme taşımak istiyorum. 2 Aralık 2010 “JİTEM Dalgasıyla terhis” başlıklı yazısında Demirağ şöyle diyor: “Obama’ya yapılan şikayette, ’17 bin faili meçhul’ rakamını ortaya atanlar İmralı’dan gelen ’Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ emri ile Güney Doğu’da terörle mücadele eden askeri personelden intikam alma planını uygulamaya koymak için düğmeye bastı. Yandaş medya görevi erkenden yüklenip ’JİTEM Dosyası’ haberleri ile ortalığı ısıtıyor. Haziran seçimlerinde Doğu ve Güney Doğu’dan daha fazla oy almayı planlayan AKP hükümeti askere vurdukça prim kazanma mantığı ile yüzlerce subay-astsubayın tutuklanmasını sağlayacak yeni bir davanın açılması hazırlığında. Üstelik bu defa dokunulmaz zannedilen eski Genelkurmay Başkanları’na kadar götürecekler işi. Emekli olurken bile direnen İlker Başbuğ için şu günlerde üflenen ’İfade verecek... Yargılanacak’ yoklamaları sözde JİTEM davası ile taçlandırılmış olacak. Zira İlker Başbuğ Diyarbakır Kolordu Komutanlığı gibi terörle mücadelede etkin birliklerin başında bulunmuştu... Neredeyse 30 yıldır devam etmekte olan mücadelede kim görev aldıysa peşinen ’zanlı’ sayılacak. Teğmenliğinde, yüzbaşı, binbaşı, albay, generalliğinde sorumluluk sahibi kim varsa teker teker çağrılacak... Mevcut komuta kademesindekilerin bir an önce tasfiyesi, emekli edilmesi, görevden alınıp üniformalarının çıkarılmasıyla yetinilmeyip tutuklanmaları bile sağlanacak.”
17 Şubat 2011 tarihli “Bin subay” başlıklı yazısında Demirağ şöyle diyor: “Seçimlere birkaç aya kala faili meçhul masalı ve JİTEM soruşturmasıyla terörle mücadeleye katılan askeri personelin birer birer avlanıp intikam alınacağını yazmıştım. (...) Efsaneler efsanesi Engin Alan’ın peşinin niçin bırakılmadığını avazımız çıktığı kadar bağırıyorduk. (...) Bu konuda akıl sağlığını yitirmiş Arif Doğan’ın anlatımları da zeminin hazırlanması olarak görülebilir. Şu anda yüzde 10’u hapiste olan general sayısı yüzde 50’nin üzerine çıkarılacak. Uzman Çavuş’u Astsubay’ı, Yüzbaşısı, Albayı’na kadar binlerce subay, astsubay gözaltına alınıp terhis işlemi kısmen başarılacak. Bu arada Güney Doğu’da PKK’nın kontrolündeki oylar hedeflenip, İmralı’daki caninin ’Hakikatleri Araştırma Komisyonu’talebi yerine getirilmiş olacak. Ve seçim için AKP’ye avantaj sağlanacak.”
12 Mart 2011 tarihinde yazdığı “14 Mart düğün davetiyesi” başlıklı yazısında Demirağ şunları söyledi: “Guantamano adasına dönüştürülen Silivri Kampüsü’nde inşaatlar durmuyor. (...) İmralı’da bölücü başına milyon dolarlık konfor az gelmiş, yeni ev projesi hazırlanırken, ömürleri terörle mücadeleyle geçmiş askerler Hasdal’da neredeyse üst üste yatıyor. 100 metreyi bile bulmayan koğuşlarda 36 kişi ranzalar arasında yürüyecek yer bulamıyor. Yıllar boyu dağlarda, çadırlarda yattıkları için onlar şikâyetçi değil. Ama sarı öküzü kurban olarak verdikten sonra arkasının hızla geldiğini görenler toplamda 130 kişilik kapasitesi olan Hasdal Askeri cezaevinin yetmediğini önümüzdeki günlerde başlayacak yeni dalgalar için hazırlık yapmak zorunda kalıyorlar. Yeni inşaat yerine mevcut barakaları tadil ederek cezaevi sınırlarına dâhil edip tel örgüleri genişletiyorlar. Yani Hasdal’da hummalı bir çalışma var. (...) Olup bitenleri ’Hukukî süreç’ yahut ’Hukukun sonuçlarını sabırla bekleyenler’ askerin başına daha başka çorapların örüleceğini öngörüp cezaevini genişletiyorlar, duydunuz mu? Ben gördüm bile. (...) Kış koşulları ile inlerine çekilen terör örgütü daha şimdiden yakında eylemlere başlayacağı tehdidini savuruyor. JİTEM dalgası adı altında önümüzdeki günlerde terörle mücadele eden askeri birliklerin komutanlarına Hasdal’da yer açılıyor.”
Şimdi dönüp Mümtaz’er Türköne’nin yazılarını okuyun, Demirağ’ın ne demek istediğini daha iyi anlarsınız.