AB dönem başkanı, Almanya'nın Dişişleri Bakanı Heiko Maas, Yunanistan ziyaretinde Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerini "provokasyon" olarak nitelendirerek Türkiye 'AB ile ilişkilerde gelişme istiyorsa sondaj faaliyetlerini durdurmalı' diyor.
Türkiye sondaj faaliyetleri yapmadığı, "Yes be Annem", "Çözümsüzlük çözüm değildir" dediği zamanlarda AB ile ilişkilerde sanki zirve yapmış gibi şimdi çıkarlarının gereği olarak sondaj yapıyor diye AB ile ilişkiler gelişmediği yalanını söylüyor. Diğer yandan resmi ziyarette Almanya Dışişleri Bakanı Maas, "Yunanistan'ın Alman hükümetinin tam desteğine sahip olduğunu" söylüyor. Türkiye'ye benzer uyarıların ABD'den geldiği biliniyor.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis de görüşmede, Navtex'i işaret ederek "Türkiye'nin tahriklerine karşı tek çarenin yaptırım" olduğunu söyler.
Yunanistan Başbakanı hızını alamıyor ve "Türkiye, sadece Yunanistan ve Kıbrıs için değil, Avrupa'nın tamamı için bir sorun teşkil ediyor" değerlendirmesinde bulunuyor.
Hâlbuki Ege'de Lozan'a aykırı olarak Adaların silahlandırılması, kıta sahanlığı, fiili işgalleri yapan Yunanistan'dır. Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye karşı Rum yönetimi, Fransa, İsrail, ABD gibi ülkelerle KKTC'yi yok sayan Türkiye aleyhine sondaj faaliyetlerini başlatan da Yunanistan'dır.
Seksen üç milyonluk bir ülkenin Akdeniz'de nefes borusunu keseceksiniz, bunu o ülkenin sineye çekmesi gerektiğini savunacaksınız. Bu eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur.
AK Parti iktidarının 2002'den 2015 yılına kadar işgal edilen adalar, Annan Planı, Rum yönetiminin AB üyesi olması ve AB ile ilişkiler konusunda izlediği siyasetin Yunanistan'ı şımarttığı anlaşılıyor.
Libya'yla imzalanan münhasır ekonomik bölge anlaşması, Doğu Akdeniz'de sondaj, adaların silahlandırılması ve kıta sahanlığıyla ilgili Türkiye'nin itirazı Yunanistan'ı şaşırtmıştır. Uzun süredir Ege'yi istediği gibi tasarruf eden Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı ciddi hesap hataları yaptığı anlaşılmaktadır. Yunanistan, 83 milyonluk Türkiye'nin çıkarlarını hesaba katmayan siyasetlerin ne uygulanabilir ne de sürdürülebilir olmadığı gerçeğinden habersiz görünüyor.
Türkiye çıkarlarını savunmaya başlayınca, Yunanistan yaygara koparmakta ve tarihi haçlı müttefiklerini imdada çağırmaktadır. Bölgede Mısır'dan İsrail'e, BAE'den Suudi Arabistan'a kadar ne kadar Türkiye'yle sorun yaşayan ülke varsa Yunanistan onları Türkiye'ye karşı harekete geçirmeye çalışmıştır.
Türkiye ise sismik araştırma gemisi Oruç Reis'in Meis Adası'nın güney ve doğusunda daha önce de sondaj faaliyetleri yapacağı için doğal olarak Navtex ilan etti.
Türkiye'nin Navtex ilan etmesinin ardından Güney Kıbrıs'ta resmi ziyaret için bulunan Yunanistan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros, apar topar ülkesine geri döndü.
Yunanistan, derhal Türkiye'ye protesto metni gönderir, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Avrupa Birliği'ni konudan haberdar eder. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı söz konusu bölgenin kısmen Yunan kıta sahanlığına girdiğine dikkati çekerek, "Türkiye'ye egemenlik haklarımızı ihlal eden ve bölgedeki barış ve güvenliği zedeleyen bu hukuk dışı eylemleri derhal durdurması çağrısında bulunuyoruz" der.
Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada "Yüzölçümü 10 kilometrekare olan, Anadolu'ya 2 km, Yunan ana karasına ise 580 km uzaklıkta olan bir adanın 40.000 kilometrekare genişliğinde kıta sahanlığı alanı yaratması rasyonel ve uluslararası hukuka uygun değildir. Bu nedenle Yunanistan'ın bu iddialarını reddediyoruz" denildi.
AB'nin Fransa'nın teşvikiyle Libya'ya yönelik silah ambargosunu denetlemek amacı altında gerçekte Türkiye'ye karşı gerçekleştirdiği İrini operasyonuna Türkiye bölgede muhteşem bir tatbikatla karşılık vermişti.
Türkiye bu tatbikatla "uzun menzilli hareket yeteneğini, birden fazla unsurun koordinasyonunu, harbe hazırlık yeteneğini ortaya koymuş, dosta ve düşmana milli çıkarları için gerekirse Orta ve Doğu Akdeniz'e müdahale edebiliriz" mesajı vermiştir. Bu durum Yunanistan'ı tedirgin etmiştir.
Yunanistan'la ilişkiler her zamankinden daha tehlikeli bir aşamadadır.
