Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden azılı Türk düşmanı Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos burada yaptığı açıklamalarda bir kez daha kin kustu. Kammenos’un birçok Rum ve Yunanlı siyasetçi gibi Türk düşmanlığı üzerinden prim yapmak istediği ortadadır.
Ziyaretinde Rum Yönetimine, savaş uçağı satın almasını öneren Kammenos, adadan ayrılmazdan önce de Güney Kıbrıs’ta görev yapan Yunan Alayı’nın (ELDİK) “zaman olgunlaştığında işgal bölgelerine özgürlük bayrağını yeniden dikecek hücum birliği olduğunu” söyleyecek kadar ileri gitti; savaş çığırtkanlığı yaptı.
Haber kaynakları Kammenos’un Malunda’daki Yunan Alayı’nı ziyaretinde yaptığı konuşmada, “işgal bölgelerini geri almak için hücuma hazırlanıldığı imasında bulunduğuna” dikkat çektiler.
Kammenos’un yaptığı konuşmanın “S-300 fiyaskosu ile tamamlanan Rum-Yunan Ortak Savunma Sahası Doktrini ‘kahramanlık dönemlerini’hatırlattığı yorumunu yapan ve bu konuşmayla “savaş ilan ettiğine” işaret eden Politis gazetesi, haberini iç sayfasında “Panos Kammenos ELDİK Kışlasındaki Açıklaması İle ‘Savaş İlan Etti’... Zaman Olgunlaştığında Hücum” başlığı altında şöyle detaylandırdı: ELDİK’teki konuşmasının devamında ‘savaş tonunu’sürdüren Kammenos ‘Millet ya silahla savaşır veya bugün yaptığı gibi siyasi ve diplomatik düzeyde savaş verir, daha güçsüz kuvvet olsak da yener. Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin morali yüksektir. Çünkü biz her zaman vatan toprağını, milli egemenliği ve toprak bütünlüğünü savunduk’dedi.
Kammenos’un Yunan Alayı “ölü ve kayıpları müzesini “ve Lefkoşa’nın Rum kesimindeki Yunan Askeri Mezarlığı’nı Rum Savunma Bakanı Hristoforos Fokaidis eşliğinde ziyaret ederek çelenk bıraktığını yazan gazete Güney’den ayrılmadan önce de “Kürdistan’la Dayanışma Komitesi” müteveffa başkanı Theofilos Georgiadis’in ailesiyle de görüştüğünü ekledi.
Yakından takip ediyoruz
Yunanistan Milli Savunma Bakanı’nın Kıbrıs ve Akdeniz ile ilgili sözlerinin ardından Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri yakından takip ettiği ve bu bölgede atılabilecek adımlara gereken yanıtların verileceği bildirildi. Kammenos’un Güney Kıbrıs’ı ziyaretinde yaptığı açıklamaları değerlendiren Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey bir yetkilisi, Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek, bu bölgede atılabilecek adımlara gereken yanıtların Türkiye tarafından verileceğini ifade ederek, şunları söyledi; “Yunanistan ile dostluğumuzu geliştirmek için karşılıklı gayret içinde olmayı arzuladığımız bir aşamada, Yunanistan’ın yeni Savunma Bakanı’nın ilk icraatlarının ve özellikle Güney Kıbrıs Rum yönetimini ziyareti sırasındaki ifadelerinin en hafif tabiriyle kışkırtıcı bir üslup taşıdığını üzülerek görmekteyiz. Bu tür icraat ve söylemlerin Doğu Akdeniz’deki barış ve istikrarın korunmasına, Türk-Yunan ilişkilerinin ileri bir düzeye taşınmasına ve Kıbrıs’ta yeni bir ortaklık tesis edilmesi için sürdürülmekte olan müzakere sürecine olumlu katkısının olmayacağı açıktır. “Üst düzey yetkili, gerek bölgesel güvenlik, gerek Türk-Yunan ilişkileri bakımından ilgili Yunan makamlarının sorumlu bir davranış içerisinde olmalarını beklediklerini kaydetti.
Kammenos, Türkiye’ye ait araştırma gemisi Barbaros Hayrettin Paşa’nın, Güney Kıbrıs Rum Kesiminin sözde münhasır ekonomik bölgesinde bulunmasının “açık bir tahrik” teşkil ettiğini öne sürmüş, gelecek aylarda Yunanistan’ın Güney Kıbrıs Rum kesimi, İsrail ve muhtemelen Mısır ile de ortak tatbikat yapacağını açıklamıştı.
Bu arada Rum Yönetimi Sözcüsü Nikos Hristodulidis, “Kıbrıslı Türklerle müzakerelere yeniden başlamak için Türkiye’den bazı hareketler beklediklerini, bu olmadan müzakerelerin başlayamayacağını ve Kıbrıs sorununun, Türkiye’nin belirleyici ve etkin katkısı olmadan çözülemeyeceğini” bildirdi.
Allah aşkına bu Rumlara ve Yunanlılara sormak lazımdır; Her fırsatta Anavatan Türkiye ve KKTC yetkililerine saldıracak, düşmanlık yapacak eylem ve söylemlerde bulunacaksınız, sonra da buna rağmen Türk tarafından “bazı hareketler” bekleyeceksiniz.
Bu “bazı hareketlerin” dostane olması mümkün müdür? Rum ve Yunanlı yetkililer, Kıbrıs’ın Yunan yapılması için çalışmalar içerisinde olacaklar, Anavatan Türkiye de saf saf olan bitene seyirci kalacak, Kıbrıs’lıTürklerin haklarını korumayacak, bu mümkün müdür?
Rum-Yunan ikilisi 1974’te yaşananlar çerçevesinde Büyük Türk Milleti’nin yeni bir yumruğunu yemek istemiyorsa, düşmanlıktan vazgeçmeli,“barış ve dostluk” için samimi gayret göstermelidir.
