Sayın Meral Akşener ile birlikte yola çıkan hatta ön saflarda yer tutan bazılarının arzu ettiği mevki ve makam gelmeyince çark edip nasıl da 'Görünmez Adam' olduklarına şahit olduk hep birlikte...
İsimlerini unvanlarını yazarak bunların reklamını yapmak istemiyorum sanki bir yerlerden kurgulanmış gibi kendi aralarında oluşturdukları Dayanışma Platformu ile aklı sıra İYİ Parti'ye zarar verebilmek için toplum mühendisliği yapıyorlar.
Yerin dibine batasıca menfaatleri ilke ve ülkelerinin önüne geçmiş, hırs ve öfkeleri gözlerini karartmış, çamur at izi kalsın mantığıyla vatan ve millet sevdalısı insanlara yakışmayacak söz ve tavırlarla kendilerine yeni bir istikamet çizmiş görünüyorlar.
Şeyh Edebali'nin bir sözü vardır; "Vaktinden önce çiçek açmaz". Yol arkadaşlarınızla birlikte yürürken önünüze çeşitli engeller çıkabilir, yalan dolan ve iftiraya maruz kalabilirsiniz. İçinde bulunduğunuz durumun şartları ne kadar vahim olursa olsun mücadeleci ruhunuzu korumalı ve asla pes etmemelisiniz..
Hak bildiğiniz yolda değilim diyorsanız yani dik duramıyorsanız "ben adamım" diye sosyal medyada caka satmanızın hiç bir anlamı olmaz.
Düne kadar Sayın Devlet Bahçeli'ye karşı en ağır eleştiriler yaparak "MHP artık bitmiştir. Devlet Bahçeli davasına ihanet etmiştir" şeklinde konuşanların İYİ Parti aleyhinde yayınlar yapmaya başlamasına el insaf ve el vicdan diyorum.
Sayın Meral Akşener, siyasi yaşantısında kaypak politika izlememiş, her türlü adiliği ve çirkefliği elinin tersiyle itmiş, fedakâr bir Anadolu kadınıdır. Güneş balçıkla sıvanmaz. Beyler attığınız her çamur kendi üzerinize yapışır.
Şimdi ben bu çarkçılara sormak isterim;
MHP'de Sayın Devlet Bahçeli hangi günahların kefaretini ödemiştir de koşar adımla yeniden MHP'ye gittiniz?
Bilmez misiniz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında Recep Tayyip Erdoğan'a Başkanlığı hediye eden Devlet Bahçeli'nin ta kendisidir. Parlamenter sistemi bu millete öcü gibi gösterip devletin bütün kurumlarının saraya bağlanmasına rıza gösteren Sayın Devlet Bahçeli değil de kimdir?
Türklükten rahatsız olan AKP'liler ağız dolusu hakaretlerine maruz kalan Sayın Devlet Bahçeli milliyetçi ve ülkücü hareketin şeref ve haysiyetini bugün korumayacak da ne zaman koruyacaktır?
***
Andımız ve Reşit Galip
Danıştay 8. Dairesi'nin 24.04.2018 tarihinde yönetmelik hükmünün iptaline karar vermesi üzerine Bekir Bozdağ, Ömer Çelik Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş, Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere ne kadar AKP'li varsa hepsi de ayağa kalkıverdiler.
Neymiş efendim Danıştay anayasayı çiğnemişmiş. Onların keyfine göre karar verilince Danıştay cici, vermeyince tu kaka oluyor. Danıştay yetkili merci olmasa, sendikalar neden oraya başvurup dava açsınlar.
Açılım sürecinde PKK ve FETÖ'nün talebi ile kaldırılan andımıza sahip çıkılması neden faşistlik ve kafatasçılık oluyor söyler misiniz?
Siyasi yaşantıları boyunca ceplerini doldurmakta mahir olan AKP'li vekillere, Dr. Reşit Galip'e laf söylemeden önce aynaya geçip kendilerine şöyle bir bakmalarını tavsiye ediyorum.
Mesela aynanın karşısında 'yahu ben hangi millete mensubum' diye kendi kendilerine sualler sormasını ve cevap vermesini isterim.
Bakın Dr. Reşit Galip daha öğrenciyken okulunu yarım bırakıp Balkan Savaşına katılır ve orada Gazi olur sonrasında Kafkasya Cephesine koşup orada savaşır daha sonra Kurtuluş Savaşı'nda Millî Mücadele'ye destek verir.
Atatürk'ün fikir fedaisi olan Dr. Reşit Galip abidik gubidik adamların ağzında sakız olmayacak kadar abide şahsiyettir. Reşit Galip Nisan 1933 yılında kendi yazdığı andımızı bir genelge yayınlayarak Türk çocuklarına armağan etmiştir.
Bugün birilerinin iddia ettiği gibi İstanbul Darülfünu'nu kapatmayıp tam aksine 1931 yılında burayı çağdaş bir üniversiteye dönüştürür. Hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, "Reşit Galip'e gıpta ediyorum. Üniversite reformunu başarı ile yürütmüştür" diyerek kendisini övmüştür.
Reşit Galip, bu andı niye yazdı diyenler, aslında art niyetli birer Türk düşmanıdır. ABD'de bile öğrenciler okullara girerken Amerikan andını okumaktadır. Reşit Galip, Türk evladı, kimliğini bilsin doğru ve dürüst olsun istemiştir. Reşit Galip gaz lambasının ışığında ürettiği aşı ve serumu, askerlere bir zarar gelmesin diye önce kendi üzerinde denemiştir. Bütün hayatı vatana millete ve devlete hizmetle geçmiştir. Hayata vedası ise ilginçtir, bir deniz gezisinde denize düşen bir kişiyi kurtarmak için suya atlar ve zatürre olur. Bir türlü iyileşmez genç yaşta hayata gözlerini yumar. Öldüğünde ise cebinde sadece 5 lirası vardır. Ruhu şad mekanı cennet olsun.
"Kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için..."
