YSK'dan "Pilav üstü az kuru"
Cumhuriyet tarihine "karanlık bir geceydi" diye geçecek olan 16 Nisan referandumu için YSK, kesin sonuçları açıkladı. Adı geçen kurulun üyelerinin isimleri ve YSK'ya seçilene kadar nerelerde görev yaptıkları, FETÖ ile ilgileri konusunda Müyesser Yıldız Odatv'de 20 Nisan'da ilginç analizler yapmıştı. 16 Nisan gecesi itibarıyla YSK'ya 30 binden fazla itiraz dilekçesi verildiği biliniyor. Bu itirazın Türkiye genelinde 200 bini geçtiği de...
Kesin seçim sonuçlarını açıklamadan önce CHP'nin itirazının gerekçeli kararını açıklayan YSK'nın 30 bin dilekçeyi 15 gün içinde okuyup değerlendirmesi imkansız olduğuna göre bu hükme nasıl vardıkları bilinmiyor. Yargı mensuplarından oluşan kurulun hukuki karar veremediği her haliyle belli. Nitekim; 36 sayfalık gerekçede YSK! "Tam kanunsuzluk koşulları oluşmamıştır" diyor. Tam olmadığına göre yarım ya da çeyrek midir? Matematik ve hukuk biliminde bu "tam olmayanların" anlamı nedir? Aritmetikteki tam sayılara girip uzun uzun 0.03'ün 0 dan büyük olduğuna dair formüller üzerine yazmaktansa hayatın içine dönelim. YSK yoksa lokanta dükkanı mı? sorusunu gündeme getirelim. Öyle ya "Tam" olmadığına göre "yarım ya da duble" gibi terimler aşçıların, garsonların jargonunda vardır. "Yarım kes veer...", "Pilav üstü az kuruuu..." gibi.
***
YSK'nın yemekhanesinde tam, yarım, çeyrek, az porsiyonlar için ne deniyor bilmiyorum. Ama gerekçeli kararın altına imza atan yargıçların da bu "Tam kanunsuzluk koşulları oluşmamıştır" cümlesinin ne anlama geldiğini bilmedikleri kanaatindeyim. Zira 11 hakimden biri şerh koymuş karara. 11 hakimden bir yürekli hakim var ki Kahramanmaraşlı ailesini tanırım. Yargıtay Hakimi Cengiz Topaktaş ibret olarak tarihe not düşmüş: "Anayasa değişikliği gibi önemli bir halk oylamasının anlatılması noktasında, sivil toplum kuruluşlarının gerektiği gibi propaganda yapma haklarını kullanamamaları, seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı kuralının göz ardı edilmesi sonucu, radyo televizyon kanallarının sadece kendi görüşlerine yer vermeleri ile Anayasa değişikliği metninin halka anlatılmasında farklı görüşlerin eşit temsil edilmemesi ve 560 sayılı kararımızın yarattığı sonuç gözetildiğinde, Anayasamızın 67 ve 79. maddelerinin ihlal edildiği, bu nedenlerle seçimlerin iptali yolundaki başvurunun kabulüne karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden, Yüksek Seçim Kurulumuzun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum" sözleri hukukun aynı zamanda namusunu korumaya yönelik önemli ve tarihi adımdır.
Umarım HSYK bu karara şerh koyan bu değerli yargıcın görevden alınması yönündeki baskılara boyun eğmez. Topaktaş, önümüzdeki günlerde çeşitli bahaneler ile görevinden uzaklaştırılırsa hesabını kimse ödeyemez.
***
Meslek hayatım boyunca kişilerin kendi aralarındaki diyalogları tanık olmadığım sürece yazmadım. Bu yöndeki iddiaları dile getirmedim. Fakat YSK Başkanı'nın CHP ve MHP milletvekilleri ile o gece yaptığı görüşmeyi üç ayrı isimden doğrulattığım için bugün yazmak zorundayım. Malumunuz 16 Nisan'da sandıklar henüz açılmadan YSK, AKP'li bir yöneticinin aynı gün itirazı üzerine "mühürsüz oy pusulası ve zarfların geçerli olacağı"na dair karar almıştı. Sayımlara geçilmeden alınan bu kararın yasalara aykırı olduğu su götürmez gerçek. Bunun üzerine MHP'li ve CHP'li milletvekilleri acil olarak YSK'ya gidip Başkan Sadi Güven ile görüştüler. Mühürsüz pusula ve zarflarla ilgili Güven: "Bir kısmı ihmal yüzünden mühürlenmemiş. Ancak büyük bölümünde kasıt olduğu kanaatindeyim" cümlesini sarf etmiş. Hal böyle iken ret kararına imza atan Güven'i bu karar ömür boyu takip edecek. Bir hakimin "kasıt" kelimesini telaffuzundan sonra ne yönde karar vereceği hukukçularca malumdur. Bu yönde bir açıklama yapmasını kamuoyu bekliyor. Hele bu satırlardan sonra elzem olmuştur.
Dönelim yeniden "tam, yarım, çeyreğe..." Öyle ya bir kısmı ihmal, çoğunluğu kasıttan ise tam porsiyon yerine yarım servis, garsonun suçu sayılır lokantada. Pilav üstü az kuruu... Yersen tabi...