Yorgo ile Hristo'nun işi gücü tehdit, şantaj ve yalan...
Erzurum’da düzenlenen Üçüncü Büyükelçiler Konferansı’nda konuşan Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Ege’deki uçuşlar ve Kıbrıs konusunda sert açıklamalarda bulundu. Papandreu, 8 Türk savaş uçağının küçük bir Yunan adası üzerinde uçuş yaptığını ifade ederek, “Bunun anlamı neydi? Türkiye neyi ispatlamak istiyor? Bu hareketler, Türkiye’nin Ege’deki durumu değiştirmeyecektir” diye konuştu. Papandreu, “Türkiye için bu hareketler rutin olabilir ama Yunanistan için değil. Bu hareketler aramızda gerginlik oluşturuyor. Türkiye gerçekten barış istiyorsa, bu hareketlerin durması gerekir” dedi. Papandreu, “Türkiye Kıbrıs’taki işgalini bitirmeden Avrupa Birliği’ne üye olamaz” diyerek Anavatan Türkiye’yi tehdit etti.
Milliyet gazetesine özel bir demeç veren faşist Rum lider Hristo-fiyasko ise “Gül ve Erdoğan’la gayri resmi bile olsa görüşmek istiyorum. Onlara çözüm vizyonumu anlatmak istiyorum. Milliyet aracılığıyla çağrı yapıyorum: İstanbul’da Boğaz’da Gül, Erdoğan bir araya gelelim, balık yiyelim. Erdoğan’la Kıbrıs sorunu çözebiliriz” iddiasında bulunmuştur.
Hristo-fiyasko Milliyet gazetesine verdiği demeçte ibret alınması gereken büyük bir kurnazlık örneği göstermiştir. Hristo, Anavatan Türkiye’deki kamuoyuna sempatik ve şirin görünmek adına kılıktan kılığa girerken ustası Yorgo gibi Türkiye’yi tehdit etmekten de geri kalmamıştır. Hristo-fiyasko, “Biz Türkiye’nin AB sürecinin önünü kapatmak istemiyoruz. Bizim AB’deki başlıkları kapalı tutma diye bir amacımız hedefimiz yok. Ancak, diğer taraftan Türkiye liderliğinin adeta bir imparatorluğun yöneticileri gibi davrandığını ve büyük bir kibirle, kendini beğenmişlikle ‘işgal’ gücü olarak bizi çiğnediğini görüyoruz. Türkiye, Ankara Antlaşması’nı hayata geçirmezse, AB’de engellerle karşılaşacaktır. Biz, Türkiye’ye yardımcı olmak istiyoruz, ancak, öncelikle Türkiye kendisine yardımcı olmak zorundadır” diyerek, demecini okuyanların onu “uzlaşma taraftarı-barış meleği-samimi dost” olarak görmelerini sağlamaya çalışmıştır.
Hristo aynı demecinde, dikkatli okuyucuların gözünden kaçmayacak şekilde kendi maskesini de düşürmüştür. Hristo “BM tarafından belirlenmiş olan bir zeminde müzakereler sürdürülüyor. Yani iki bölgeli, iki toplumlu federasyon temelinde görüşüyoruz. Hedeflediğimiz bu çözümde, bir devlet olacak. Tek uluslararası kimlik, egemenlik, tek vatandaşlık olacaktır. KKTC’nin tanınması mümkün değil. Kimse kendini kandırmasın” demiştir. Rum hakikaten adadaki gerçeklere gözünü kapamıştır. Kıbrıs Türkleri olarak bizlere hayat hakkı tanımamaktadır. Kurduğumuz devletimiz KKTC’yi gözardı ederek, adeta kendi ellerimizle yıkmamızı bizden istemektedir. Hristo demecinde çok ileri gitmiş olduğunu fark ederek kulaklara hoş gelebilecek koskoca bir yalanı da dillendirmekten geri kalmamıştır. Hristo “Ancak, Kıbrıslı Rumlar da şunu anlamak zorundadır, çözümden sonraki devlet Kıbrıs Cumhuriyeti bir Helen devleti olmayacaktır.” diyerek hayatının yalanını söylemekten çekinmemiştir. Hristo-fiyasko “Kıbrıslı Türkler asimile olacağı korkusundan arınmalıdır. Merkezi federal hükümette devletin içerisinde yer alacaklardır. Biz Kıbrıs Türk tarafının korkularının aşılması için siyasal eşitlik, güvenliği sağlayacak sübapları getirdik. Karar alınmasında Kıbrıslı Türkler de olacak. Dönüşümlü başkanlık önerisinde bulunduk. Bunlar gereken takdirle karşılanmadı” diyerek onu çok iyi tanıyan biz Kıbrıs Türklerini aklı sıra kandırmaya çalışmaktadır. Hayretler içerisinde Hristo’nun palavralarını yıllardır dinlemekteyiz. Hristo siyasi eşitlikten ne anladığını açıkça söylesin de anlayalım. Bizi azınlık olarak gördüklerini ve ozmosis yolu ile yok edeceklerini söyleyen Rum liderliği değil midir? ‘En iyi Türk ölü Türktür’ diyen Eokacı faşistler güya güvenliğimizi sağlayacak emniyet tedbirlerini almışlar!!! Önce Kıbrıs’ın her yanında kefensiz yatan binlerce şehidimizin hesabını versinler de sonra konuşsunlar.