Yolsuzluğun ekonomi politiği
Önceleri yalnızca, Marksist terminolojiye ait bir terimdi "Ekonomi Politik". Sonra daha kuşatıcı ve kapsayıcı bir anlam kazanarak, iktisadi değerlendirme ve çözümlemelerin gözde bir yöntemi haline dönüştü. Toplumlarda maddi refahın dağıtımını ve insanlar arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişimini inceleyip irdeliyor.
Halil Nebiler, yolsuzluğun ekonomi politiğini yazmış. Yolsuzluğun toplumsal refaha, ekonomik sisteme, toplum ve bireye etkilerini mercek altına almış. Tabii bu arada, işin tarihsel boyutlarına da ayrıntılı olarak daldığı için, çalışması bir "Yolsuzluklar Tarihi" haline de gelmiş.
Yalçın Yayınları tarafından "Yolsuzluğun Ekonomi Politiği" adıyla kitaplaştırılan bu çalışma; rüşvet, kitabına uydurulmuş vurgun, nüfuz suiistimali, haksız çıkar sağlama vb. gibi olayların bizde olağan işler haline gelip müzminleştiğini ortaya koyuyor. Yerimizin elverdiği ölçüde örnekler verelim bu kitaptan:
-Turgut Özal, kirli para aklayıcılarıyla İsviçre otellerinde pazarlık yaptı ve sonuçta Hıyanet-i Vataniye Kanunu yürürlükten kaldırıldı.
-Uyuşturucu parasının ekonomiye girmesi isteniyorsa, para hareketlerini sınırlayan yasalar ortadan kaldırılıyor.
-İlk hayali ihracatı yapan Yahya Demirel değil, 1943 yılında İzmir'de CHP teşkilatının önemli kişilerinden biri yapmış ve deri balyaları arasında yünleri kırpılmamış deriler ihraç etmiş.
-İslam'da Emevi ve Abbasiler döneminde rüşvet oldukça yaygındı.
-Yıldırım Beyazıt, rüşvetçi kadıları yakmak istedi. İlk rüşvet alan Padişah III. Murat.
-"Binanın içinde satıyorum, dışarıda geri alıyorum kendimi" diyen Osmanlı memuru.
-Erzurum'da 1906 vergi isyanının elebaşılarından olmak suçu ile mahkemeye çıkarılan Mezararkalı Mevlüt Ağa'nın sanık arkadaşlarını göstererek hakime dedikleri: "Hakim Efendi, bunların hangisi bu memleketin namusunu satarak casusluk yapmıştır? Bunların hangisi milletin hazinesini soymuştur? Bunların hangisi milletin çömleğine, tenceresine, çuluna, yorganına, sırtındaki yırtık gömleğine göz koyup sattırmıştır? Orduyu aç, memuru muhtaç, hasta askeri alakasız, ölen askeri kefensiz bırakıp cariyelerle saraylarda vur patlasın, çal oynasın diye cümbüş yapanlar bunlar mıdır?"
-Atatürk'e bile rüşvet vermek istediler, Atatürk'ün elini öptürerek çıkar sağlamak istediler.
Nebiler'in kitabının benim edindiğim baskısında AKP dönemi yolsuzlukları yok. Umarım bir gün onlar da eklenir de, yolsuzluk tarihinin yeni aktörlerle tekerrürü bir kez daha kanıtlanmış ve kayıtlanmış olur.
Bu değerli eserde iki hata var bana göre. İlki, Yazar, ideolojisini sık sık işe karıştırmış, bu da yer yer nesnellik ihlallerine ve yansızlığa gölge düşmesine yol açmış. İkinci hata da, Fuzulî'ye ait olduğunu neredeyse dağdaki çobanın bile bildiği "Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar" dizesinin Şair Eşref'e mal edilmesi (7. sayfa).
Aynı sayfada Âşık Seyranî'nin 19. yüzyılın rüşvet ve yiyiciliğine dair dizeleri de var, onlarla bitirelim:
"Mahkeme meclisi icat olduğu/Çeşmi rüşvetin akmaklığından/Kaza bela ile alem olduğu/Kazların kadıya uçmaklığından
Selefin rüşvetle hüccet yazması/Halefin anlayıp hüküm bozması/Yıkılan binanın birden tozması/Asıl sermayenin topraklığından"