Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz (31 Ağustos 2012)

Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri beklendiği gibi Mustafa Kemal’den yadigâr kalan bir geleneğe daha sahip çıkmayı başaramadı. Kanla, canla kazandığı ve kendisine armağan edilen bir bayrama, 30 Ağustos’a sahip olamadı. Böylece BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın söylediği gibi ülkenin 400 kilometrelik bir alanına da öyle iftarla falan sahip çıkamayacağı anlaşılmış oldu.
Bu arada Erdoğan hükümetinin çözülmeye başladığını gösteren bazı işaretler çoğalıyor. Bu sinyallerden biri Yurt gazetesinde manşetten verilen Gül’ün zehirlenmesi olayı, bence önemli. Belli ki iktidarı oluşturan güçler arasındaki kavga kıyasıya ve ölümüne. Gül’e bir şey olmaz ama sanki öteki takım ihtar veriyor “aday olma çekil, yiğidime yol ver” diye.
Öte yandan kriz bizi teğet veya değmeden geçmiyor, ne yazık ki delerek geçecek gibi. Türkiye’deki en büyük inşaat şirketi FİYAPI iflasını ilan ediyor ve 4000 kadar müşteri panik içinde zarar görmekten korkuyor. Türkiye’de kredi kartı ve bireysel borç konusundaki rakamları biliyor musunuz? Sanmam. Bu yıl kredi kartı borçları yüzde 26 artmış. Azalacağına, borç sürekli artıyor. Ama ben elinizdeki paraları dikkatli harcamanızı öneririm. Dünyada benzin fiyatları düşerken tırmanan tek ülke de övünmek gibi olmasın biziz. Geçen gün anlattılar 100 liralık benzinin 54 lirası vergiymiş.
Yiyecek fiyatları hala yüksek. Eti ve yumurtayı ne Avrupalı ne de Amerikalı bizim kadar pahalı yiyor... Bu yıl rekoltenin yetmeyeceği anlaşıldı ve Rusya’dan buğday alımları için anlaşma yapıldı. Hayvancılar saman, yani ot ithal ediyor. Hepsi bir yana ben bu yazıyı yazarken toplu taşımacılığa da zam gelmişti. Suriye krizi nedeniyle, İran, Irak ve öteki ülkelere ihracattaki daralma dikkat çekici boyutlarda. Sürekli borçlanıyoruz. İş bununla da kalsa iyi, kışın gaz ve öteki elektrik fiyatlarını da göreceğiz. Özetle ekonomik sıkıntılar siyasi sıkıntıların bir yerde çırası.
Siyaset bakımından tehlike çanlarının ilk belirtileri, bir zamanlar bu takımın her yaptığını alkışlayan ve yetmez ama evet diyen sözde solcu takımında. İlk çözülme yandaş Taraf gazetesinde. Zaman zaman Ermeni, zaman zaman da Kürt olan, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’e bakın nasıl kıvırtmaya başladılar. Yakında bunlara Orhan Pamuk da katılır. Nazlı Hanım bile “olmaz ama” diyor. Fehmi Koru biraderimiz isyanda. Sanki ülkede demokrasi varmış gibi basına uygulanan terslemelerden nasiplerini alınca hepsi ağız değiştirmeye başladı.
Parti içinde, biri Meclis Başkanı, öteki Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, iktidar partisinden iki yetkili, ağız dalaşı yapıyor. Bunlara Vanlı “sözcü de” katıldı. Her ikisinin arasında gidip geliyor ve bir orta yol arıyor. Bu ara Başbakan’dan çıt yok. Yoruldu, mutaassıp otellerde çoluk çocuk dinleniyor. Akraba takımı da terfi üstüne terfi.
Hatay ve Suriye olaylarına hiç girmeyeceğim. Tek kelimeyle durum kötü. Hem bizim hem de Suriye için. Ama ipler başkalarının elinde olduğu için sonucun nasıl olacağını tahmin güç. Geçen günkü Hürriyet Gaziantep haberinin ayrıntılarını Yılmaz Polat, Yurt gazetesinde yazdı. Anlaşılan Hürriyet, haberin bir kısmını törpülemiş. Zira anlatılanlar insanın tüylerini diken diken edecek kadar korkunç. Ve insanın inanası gelmiyor topraklarımız üzerinde oynanan oyunlara. Herkes için senaryo hazırlayanlar, neden bizim için hazırlamasınlar?.. Tabii ki bizim için de birden fazla senaryo var. Herkes ABD’yi suçluyor. Kusura bakmayın ama ben onları değil, kendimizi ve içimizde çalışmadan havadan para kazanma hırsının suçlu olduğuna inanıyorum.
Sonuçta ister inanın ister inanmayın, “yolcudur Abbas bağlasan durmaz”. AKP’ye yol göründü...

Yazarın Diğer Yazıları