Yolcudur Abbas... (01 Nisan 2009)
Kimi seçmenin 8 mesajını yayımlıyor, kimi iktidarın 15 hatasını. Oy pusulası yorumlamıyor da, tarihi bir metinden tercüme yapıyor gibiler. Halbuki vurulan mühür yeterince kısa ve net değil mi: Yol göründü.
Sandıktan çıkan sonuç bütün siyasi partiler için ikili okunabilir. ‘Laik duyarlılık hattı’nda patlama yapan CHP zafer kazandı mı? Adayları partinin önüne geçen MHP başarılı mı? Numan Kurtulmuş, ‘ihtiyar heyeti’nden daha önce olur alabilseydi siyasi yelpaze nasıl değişirdi? Hepsinin iktidar alternafi olmak için cevap arayacağı sorular var. Ama ‘aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık’ çıkmazındaki Erdoğan’ın durumu hepsinden zor. Karar vermesi gerekiyor: Kriz teğet geçti mi, geçmedi mi? Cumhurbaşkanı’nın Kürdistan açılımına, Şahin’in ŞEŞ
TV’sine, atom karıncaya rağmen Güneydoğu mora boyandığında göre kürt açılımı ters tepti mi, tepmedi mi? Çarşaflı üyelere rozet takan CHP oy arttırdı, Milli Görüşçüler SP’ye kaydı. Eski gömlekleri giymeli mi, giymemeli mi? Brüksel’e soğuk yaparsak liboşlarda sırt döner mi, dönmez mi? Seçmene hizmet mi etmeli, kaynar kazana mı atmalı? Uyarı mı aldık, güvenoyu mu?
Umarım iktidar orta yol bulmaya çalışırken, hazin sona hazırlıksız yakalanmaz ve günü geldiğinde siyaset sahnesinden tepetaklak olarak değil, onurlu bir veda ile ayrılabilir...
Yalçın Doğan:
Özal’ın sonu gibi
Sadece partilileri değil, medyadaki eski yandaşları ve sonradan olma liboşlarının, sen neymişsin be abi avazeleri arasında, Erdoğan kendine tahtlar kuruyor. En ufak karşı düşünceye şimşekler yağdırıyor. Türkiye sanki tek parti yönetimine doğru yol alıyor. 29 Mart bu gidiş iyi gidiş değil diyerek sarı ışık yakıyor. Erdoğan “Sonuçtan ders çıkaracağız” diyor.
Yoksa, örnek ortada. 1989 Özal ve sonrası.
Oktay Ekşi:
Yüzde 30 olurdu
AKP’nin dayandığı seçmenin pek sevdiği “Davos” çıkışını, Erdoğan’ın enerjisni ve hitabet gücünü, AKP’nin sınırsız para gücünü, hem devlet hem de örgüt eliyle dağıtılan “seçim rüşvetlerini” , partinin ötekilerle kıyaslanmayacak şekilde iyi organize oluşunu, diğerleri yola çıkmadan kampanyasının altyapı çalışmalarının tamamlanmış olmasını vesaireyi koyun. Onlar da olmasaydı bu 39’un belki 30-31’e düşeceğini de dikkate alın.
Ahmet Hakan: Artık rüyanda görürsün
Eğer bundan sonra “Tayyip neylerse güzel eyler” anlayışından vazgeçersen...
Ahalinin “zart-zurt”tan hazzetmediğini idrak edersen... “2009 model tek parti yönetii”ni inşa etmeye kalkmazsan...
Bitmezsin bitmemesine ama...
Yüzde 47’yi falan da rüyanda bile göremezsin...
Benden söylemesi.
+++
Züğürt tesellisi
Nereden bakarsanız
bakın seçimin mağlubu denen AK Parti, bu kriz ortamında bile seçimin galibi olarak ilan edilen TBMM’nin iki muhalefet partisinin, MHP ve CHP’nin oy toplamı kadar oy
almış durumda.
Eser Karakaş / Star
+++
AKP’nin gidişidir bu
AKP’nin gidiş sürecidir bu.
Eğer Tayyip Erdoğan’ın “Milletim ne derse o...” sözü hala geçerliyse, milletin yüzde 61’i AKP’yi istemiyor.
Üstelik onca katrilyonları aşan rüşvete, dağıtılan avantaya, seçmenin kapısına götürülen buzdolaplarına, üçlü kanepelere, nohuta makarnaya rağmen...
Türk demokrasisi tarihinin en avantalı- rüşvetli seçimini yaşadı.
“Ya AKP yüzde 52 oy alırsa...” diye köşelerinde, televizyon ekranlarında yalakalık yapanların, sabah-akşam toplumu yanlış yönlendirmelerine rağmen.
Başbakan yenilgisine ekonomik krizi neden gösterse de tam tersine ekonomik krizi “fırsata çevirip” her gün bir kesime indirim, ucuzluk, vergisiz alışveriş müjdeleri vermelerine rağmen...
Dahası; AKP karşıtlarının sabah karanlıklarında toplanıp toplanıp hapishanelere doldurulmalarına rağmen...
Telefonlarında konuşmaya korkuyordu insanlar...
Tehdide...
Korkuya rağmen...
Asıl önemlisi:
Muhalefet olmamasına rağmen...
AKP’nin gidiş sürecidir bu.
Karşıdan gelen her üç kişiden ikisi, Tayyip Erdoğan’ı Başbakan, AKP’yi de iktidar görmek istemiyor...
Böyle bir iktidar; sanki hiçbirşey olmamış gibi artık orada öyle oturamaz...
Ben bu havayı tanırım...
Havada yanık kokusu var...
Bekir Coşkun / Hürriyet
+++
Artçı değil, öncü mesajlar
Seçmen sarrafı Fahrettin Fidan, bu sorularla tek tek ilgilenmekte, topluca şu derin analizi yapmakta:
Seçmenin bir bölümü, “Ben yolunmayı zevk edindim. Doymak yok, yolunmaya devam” mesajı vermiştir.
Başka bölümü, “Tamam, beni yolun da bu işi adam gibi yapın. Canımı çok yakmadan, beni fazla bağırtmadan...” demiştir. Diğer bir bölümü, “Bal tutan tabii ki parmağını yalar. Ama bize de tamamen avuç yalatmayın” uyarısı göndermiştir.
Tuncelili vatandaşlar “Siz çok yoruldunuz elektrik ve suyu da başkaları getirsin” demiştir.
Trakya, İzmir, Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy, Çankaya seçmenleri, “dinci faşistlere, laiklik ve Atatürk düşmanlarına geçit yok, oy yok, hatta su da yok. Gerekirse arsenikli su içeriz, yine de aydınlığı seçeriz” kararlılığını vurgulamıştır.
Antalyalı seçmen Prof. Mustafa Akaydın’ı rektör atamayan YÖK ve Cumhurbaşkanı’na kırmızı kart göstermiştir.
Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Tamam, sen çok dürüst adamsın ama bu kadar dürüstlük beni bozar. Ya bana biraz zaman tanı ya sen biraz bozul” haberi göndermiştir.
Ş. Urfa “Havalar ısınıyor, cekete gerek yok” demiştir.
Manisa malum kişiye “Şeyini şey ettiğimin şeyi” demiştir...
Eskişehirli seçmen kendisine, “Elimdeki paranın tozu bile sizi ihya eder, oyunu ona göre kullan” diyen, Unakıtan’a, “Cleveland’a kadar yolun var, hızlı trene atla ve kaybol” raporu vermiştir.
Deprem Dede Işıkara son depreme; “artçı değil öncü” , demiştir... Göbeğini kaşıyan adam Bekir Coşkun’a “değişiyorum” mesajı göndermiştir.
Melih Aşık / Milliyet
+++
Kaza kırım ekibi
Yenişafak’ın çift kimlikli yazarı seçim öncesinde “Yüzde 50” dedi. Yüzde 39 hızla, vitesi eksi 8 puana takarak, eksi 16 belediye virajını alamayan ‘demokrasi tramvayı’nın elim kazasından sonra olay yerinde almış soluğu. Tramvayın bugüne kadar ezdiği kurbanların şahitliğe başvurmaması için kazanın kayıtlara geçmesine engel olmaya çalışıyor. Parmağına boya sürmeyen görevlileri, Hintli mürekkep tüccarlarını, elektronik seçim umudunu yazıyor, tarihin dünkü sayfasına. Gerçekten de çaresizlik insana herşeyi yaptırıyor olmalı.
+++
Durmak yok tehdide devam
Bakanları ne zaman ağızlarını açsalar Erdoğan’ın “ders alacağız” söylemini çürütüyorlar. M.Ali Şahin’in seçim öncesinde AKP’ye oy vermeyen bölgelerin hizmet alamayacağını ima etmesi ile Mesin’den beklediği oyu alamayan Kürşat Tüzmen’in “Biz Mersin’e Dubai yapacağız dedik. Ama yağmur yağdığı zaman Mersin Venedik oluyor. Herkes hak ettiğini bulur.” açıklaması arasında fark görebiliyor musunuz?
+++
‘Göbeğini kaşıyan adamın’ yerini ‘nankör’ aldı
Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni kaybetmeyi hazmedemeyen Erdoğan’ın seçim gecesi “ 28 kere gittim. Demek ki hizmet karşılığını almıyor”sözleri tepki çekti. Erdoğan’ın sözlerinin vatandaşa “nankör” demek olduğunu savunan Can Ataklı dünkü Vatan’da şunları yazdı:“Erdoğan tanım yapmadan kendilerine oy vermeyen Güneydoğu bölgesi ile Akdeniz ve Batı bölgesi halkını nankör olduğunu ima ediyor. Aynı şekilde AKP’liler ve yandaşları da ”vatandaşın kendilerine yapılan iyiliği değerlendiremediğini“ söyledi. Garipliğe bakın ki ”Halka göbeğini kaşıyan adam diye hakaret edemezsiniz“ diyenler şimdi halkın ”nankörlükle“ suçlamaya çalışıyor.” Kimbilir “Hizmet karşılığını bulmuyor” diyen Başbakan’ın belki de Güngör Mengi’nin dediği gibi “Senden gelecek hayır Allah’tan gelsin” sözünü hatırlaması gerekiyordur...
+++
“Yandaş” diyenlere koz
Erdoğan “Mesajı aldık” derken, bizim gazetenin, oy kaybeden iktidara mazeret arar gibi attığı “Krizin etkisi” manşetini yadırgadım. Sonuçlar henüz belirir gibi olurken, hangi siyasal analizci bu çözülümü yaptı da, haberi vermeden mazeretini verdik?. Bu gazeteye “Yandaş da yandaş” diye saldırıyorlar.. Biz de onlara koz vermek için çırpınıyor gibiyiz.. Kriz, mıriz hikaye.. 22 tekstil fabrikasının kapandığı Gaziantep’te AKP, CHP’yi katladı. K. Maraş’ta AKP üç misli..“Sanayi” deyince akla gelen Bursa AKP kazanmış.. Hıncal Uluç / Sabah
+++
Güle Güle Tarhan Erdem
Tarhan Erdem fiilen emekli olmuştur. Daha evvelki başarılı projeksiyonları kendisinin araştırmalarını ‘dokunulmaz’ kıldı. Bu da onu küstah ve kibirli biri haline getirdi. Ama bu sefer aklın almadığı bir yanılma,spekülatif bir fark çıktı Erdem’in anket sonucundan. Manipülasyon, saptırma gibi kelimeler akla geliyor. Bu yanılmayı ne yaparsa yapsın açıklayamaz. Açıklasa da inandırıcı olmaz. Yapılacak şey bellidir: Ceketi alıp gitmek... Güzel günler yaşadık beraber, ama burada yollarımız ayrılıyor. Ya da: Bir put daha devrildi medyada...
Oray Eğin / Akşam
+++
MİNİ YORUM
Oy sayısı seçmen sayısından çok
Tavuk kümesleri, boş lojmanlar vesaireden zuhur eden 6 milyon seçmen ile başlayan “meşruiyet” krizi için uygun dil altı takviyesi yapılmazsa, tartıştığımız mesajların hiçbir anlamı kalmayacak. Çünkü bir sandıktan 2004 yılına ait oy pusulaları çıktı, koca bir şehirde kullanılan oy sayısı seçmen sayısının üzerindeydi, ışıl ışıl salonlarda ‘mühür buraya vurulmuş, buraya bulaşmış’ ayrımı yapılamazken, cep telefonu ışığında oylar sayıldı, çöplerden oy pusulaları toplanıyor. Üç partinin burun buruna gittiği il sayısı az değil. MHP-AKP, AKP-CHP, CHP-MHP ikili mücadelelerinin son dakikaya kadar sürdüğü iller de var. Bir oyun herşeyi değiştirebileceği ortamda, bunca şaibe söz konusuyken, halkın gerçek tercihinden kim emin olabilir?