Yobazlığı kutsayan adama...
"Yobazlık, Şark'ın nefis müdafaası. Yobaz, samimiyet, yobaz kendini bir nass'a hapseden idrak; bir nass'a yani sonsuza. Yobaza düşmanlık, tarihe düşmanlık. Yobaz biziz, en güzel taraflarımızla biz." (Cemil Meriç/Bu Ülke.)
Cemil Meriç'in sevdiğim, beğendiğim yanları, düşünceleri ve sözleri vardır elbette; yazılarıma ve kitaplarıma da aldıklarım olmuştur.
Fakat yukarıya aldığım sözündeki cümleciklerdeki düşünce ve savların hiçbirine katılmıyorum.
İlk cümlecikten başlayalım. Yobazlık Şark'ın yani Doğu'nun nefis müdafaasıymış... Yobazlıktan nefis savunması olmaz, yobazlığın savunması olmaz.
Cemil Meriç,'in Doğu'ya bakışı ve Doğu algılaması yanlıştan da öte vahim. Oysa bakınız Peyami Safa, Doğu'yu ne kadar doğru algılayıp yargılamış:
"Doğu'nun ilmi olmadığı gibi tenkidi de yoktur."
Var mı? Yok. Geçmişte de yoktu, bugün de yok.
"Doğu dindardır, filozof değildir. Tarif etmeye mecbur kaldığı yerde idraki durur."
Bugünkü sıkıntımız da hâlâ bu değil mi, dindar çok, filozof, yani düşünen yok ve sıra tanımlamaya gelince, ezberler ve sokma akıllar yetmediği, aciz kaldığı için, idrakler duruyor.
"Doğu hürriyetten, hukuktan, ilimden bahsetmeye mecbur olduğu zaman Batı'yı taklit eder."
Öyle olmuyor mu? AB kapısındaki hâlimiz nedir? Ve o kapıya en çok yüz sürenler de ümmetçi yobazlar olmadılar mı?
İkinci cümleciğine geçelim Cemil Meriç'in. Ne diyor: "Yobaz samimiyet, yobaz kendini bir nass'a hapseden idrak, bir nass'a, yani sonsuza..."
Nass, yani doğma... Kendinizi buraya hapsedince sonsuzluğa kavuşmuş oluyorsunuz Meriç'e göre... Hem "İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömleğidir" diyeceksin, hem de dönüp doğmaları sonsuzluk olarak yutturmaya yelteneceksin.
Hadi canım sen de... O dogmalar sonsuzluk değil cenderedir. O doğmalardan düşünce çıkmaz, sığlık ve kısırlık çıkar, terör ve dayatma çıkar. Bunları yalnızca ben demiyorum, bunu tarih gösteriyor. Tarihte doğmalara sarılarak özgürleşen, gürleşen, güçlenen bir toplum yoktur.
Tarih dedim hazır, Marksizm'den, Said Nursi şakşakçılığına ve Atatürk devrimleri karşıtlığına geçen ünlü Cemil Meriç'in üçüncü cümleciğine geçeyim: "Yobaza düşmanlık, tarihe düşmanlık"mış. Hayatımda bundan daha saçma bir söz duymadım. Tarih eşittir yobazlık mı yani? Ünlü Tarihçi Leon E.Halkin "Şimdiki zaman, tarihe kendi çözümlemesini dayattığı zaman onu bozar" der, Büyük Türkçü ve Tarihçi Prof. Dr. Fuat Köprülü daha da açığını ve sertini der: "Tarihin siyasi çıkarlar uğruna, yahut marazî ideolojileri müdafaa maksadıyla bir 'yalancı şahit' gibi kullanılması, acı ve yararsızdır." Meriç'in yaptığı bunlardır işte: "Kendi çözümlemesini tarih diye dayatmak ve tarihi bir yalancı şahit gibi kullanmak."
Devam edelim, işte son cümlecik: "Yobaz biziz, en güzel taraflarımızla biz."
"Biz"... Öyle mi? Siz kimsiniz? Bu ülkede tartışmayı ve düşünceyi naslara kurban eden kafa mı? Batı; rönesansı, reformu, aydınlanmayı, sanayi devrimini yaşadı, dünyadaki tüm fikir ve bilim hareketleri Batı'dan çıktı, çıkmaya da devam ediyor. 1923 sonrası gerçekleşen Türk Devrimi ile Batı'yı yakalamak ve geçmek amaçlandı. Karşı çıktı yobazlık buna, nassları karşı vererek. Ve sonra bir gün geldi, uçrak ruhlu bir adam, "yobazlığa sığınmayı" tavsiye ve telkin eder oldu ülkem insanına.
Sığınacak mıyız?
İLİŞTİRİ: Hasan Demir Beğ'e Görklü Tanrım'dan sonsuz rahmetler diliyorum, durağı uçmak olsun...