Yine suçüstü yakalandılar!
Hani Orhan Pamuk İsviçre’de yayınlanan bir dergiye “Bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürdük” demişti ya... İşte Orhan efendinin bu hakaretine beş Türk evladı Şişli 3. Aliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Dava çeşitli aşamalardan geçtikten sonra Pamuk’un davacı beş Türk’e biner TL tazminat ödemesine karar verildi. Yine Pamuk’un “Karar düzeltme talebi” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından reddedildi.
Şayet daha sonra 301. maddede yapılan değişiklik olmasaydı Pamuk’un “itiraz hakkı” bile kalmamış, karar kesinleşmiş olacak, her Türk evladı için Orhan Pamuk’a “Türklüğe hakaretten” dava açma hakkı doğacaktı. Bu ihtimal halen var, lâkin bizim derdimiz Orhan’ın parası değil, kafası... Ve “o kafada” olanların “hukuka bakıştaki” çifte standartları.
Niçin “Orhan’ın kafası” diyoruz?
Diyoruz, çünkü Türkler iki milyon Ermeni’yi öldürmedi, bu bir. İkincisi kimseye “sen Ermeni’sin” diye silah çevrilmedi, tetik çekilmedi. Birileri, “Ben Ermeni’yim” dedi, komşusu Türk’e silah çevirdi, öyle katliamlar yaptı, Osmanlı’nın savaştığı güçlerle öyle işbirliklerine girişti ki, devletin tehcirden başka üretebileceği çare kalmadı. Bunlar bilinen şeyler.
“Türkler 2 milyon Ermeni kesti” gibi bir yalan böyle söylene söylene hele “Nobel alacağım” diye Orhan Pamuk gibi “marka” isimler tarafından tekrarlana tekrarlana “gerçekmiş” gibi algılanmaya başlıyor. Mesela Türk devleti, PKK ile mücadelede 30 bin Kürt mü öldürdü? Pamuk öyle diyor. Bir kişinin iyi roman yazması (Ki o da tartışılır) her söylediğinin doğru olduğunu mu gösterir?
Hayır. Bunun en güzel örneği de Pamuk’un işte bu yalanıdır. Evet, terörle mücadelede 30 bin kişi ölmüştür ama bunun neredeyse yarıdan fazlasını PKK teröristleri öldürmüştür. Ölenlerin hepsi Kürt değildir, Türkler, polis ve asker de bu sayının içindedir. Yani Pamuk, PKK’nın cinayetlerini de devlete yıkıvermiştir.
Beri tarafta Orhan Pamuk, “Türkler iki milyon Ermeni’yi öldürdü” iftirası atarken elin Amerikalısı, Siyaset Uzmanı, ABD eski Başkanı Reagan’ın danışmanı Bruce Fein, “Bu konu 1981’de Beyaz Saray tarafından araştırıldı” diyor ve ekliyor: “Osmanlı İmparatorluğu’nun azınlıklara karşı ’müthiş’sayılabilecek bir özen gösterdiği gerçeğini unutmamak gerekir. Azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son derece rahat bir şekilde sürdürdü. Ermeni terör çeteleri I. Dünya Savaşı sırasında Fransa ve Rusya ile birlikte Osmanlıları öldürdü. Bu rakamın 2 milyon civarında olduğu bir gerçek. Ermeni kayıplarının ise 500 bin civarında olduğu araştırmalarla kanıtlandı. Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir. Osmanlı da kendisini savundu. Özellikle ABD’de yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük getiri sağlıyor. ABD yönetimi de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyor. Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı anda yalanları ortaya çıkacak” diye de ekliyor. Yine Ermenilerin Uluslar arası Adalet Divanı’na gitmekten korkmalarının sebebinin de kendi yalanlarının ortaya çıkmasından korkmaları olduğunu söyleyen de Siyaset Uzmanı, Beyaz Saray’ın bu konudaki araştırma sonuçlarını görmüş olan, Reagan’ın Danışmanı Fein’den başkası değil.
Orhan efendi hangi araştırmayı yapmış ki kendi bilgileri Beyaz Saray’ın araştırma bilgilerinden daha doğru olsun! Onun Ermeni olayları hakkındaki bilgisi 30 bin Kürt bilgisi kadar bile sağlıklı değil elbette. Ama, amaç “Nobel gelsin, şöhret artsın, cep dolsun”..
Fotoğraf bu iken Orhan Pamuk’un tazminata mahkûm edilmesi Tesev Başkanı Can Peker, Prof. Baskın Oran ve Oral Çalışlar tarafından ağır bir şekilde eleştiriliyor. Mantık, “Nobel almış bir yazar nasıl mahkemeye verilir” mantığı, iyi mi? Aynı zihniyetin yargının “Ergenekon Örgütü” meselesinde meselâ tutuklananlara “hangi suçla suçlandıklarının söylenmemesini” bile “normal” bulması ve hele birilerinin böyle bir Türkiye’yi “normal, özgür, demokrat” diye yağlamaları, sizce “yeterince ibretlik” değil mi?