Yine emekliye işkence vakti
Türkiye'nin en az beşte birini heyecanlandıran balondan söz etmek istiyorum. Bu ayrıca ekranların haber merkezlerinin ise ne hale geldiğinin belgesi oldu.
Olay kimi haber kanallarına alt yazılarla düştü. "Emekliler maaşlarını 25 Temmuz'da alacaklar" şeklinde. Bazıları da okuduğunu anlamayan, kamuoyunu yanıltan redaktörlerin marifetine kurban oldu. Kamuoyuna aktarılan hayali bir dağıtımdı. "Emekliler maaş farklarını ayın 25'inde alacaklar."
Bu işin doğrusu, "memur emeklilerine enflasyon farkları ödenecekti." İşin parasal tutarı ise, bizim Hayri Köklü'ye göre çekirdek parasıydı. Yüzde 1.1'in farkıyla iki avuç ay çekirdeği satın alınabilir sanırım.
Yalan, yalan üstüne
En fahiş hata ise Temmuz maaşlarının yeni dağıtıldığı günlerde Ağustos'unkinin de verileceği iddiasıydı. Demek ki, en az 12 milyon kişiyi ilgilendiren konuda bile cehalet fışkırıyor.
Okuduklarını anlamayan haber derleyicileriyle doğruların yakalanması mümkün değil. Esas sorun bunları yönettiğini zannedenlerde.
Asıl soruyu ben soracağım; "Kılıçdaroğlu'nun sayesinde dağıtımına başlanan bayram ikramiyeleri ne zaman verilecek?"
Tevatür muhtelif. Birileri "5-9 Ağustos" arasında, diyor. Kimileri de "5'inden sonra" ile yetiniyor.
Bu kadarına pes
Kesin dağıtım günleri için Erdoğan'ın onayı mı, yoksa bütçenin dolması mı bekleniyor?
Kuşa çevrilip, sadakaya dönüşen bir paranın ne zaman dağıtılacağı hâlâ belli değil.
Ben size bir şey söyleyeyim; bakanlar bunu biliyorlarsa, önüme gelen ilk köprüden aşağı atlarım. Yeter artık. Hiç olmazsa emeklinin bayramlarını cehennem azabına çevirmeyin!
Vahşet manzaraları
Geçenlerde Yaşar Usluer'in "Hayvanları Koruma Yasası"nın neden çıkmayacağını anlatan yazısını yayınladık. Usluer konunun sırf parasal açıdan geçemeyeceğini anlatmıştı. Çünkü taslakta öngörülenlerin gerçekleşmesi için milyarlarca lira gerektiğini gözler önüne sermişti.
Buna araç-gereç ve personel giderleri de eklenince ortaya müthiş bir bilanço çıkıyor.
Bu da 3600 göstergenin benzeşeni haline geldi. Maliyenin işi gücü vatandaşı tırtıklamak. Sıra harcama fonlarına gelince tek bir cümle kullanılıyor:
"Para isteme benden, buz gibi soğurum senden."
Seyredebildiniz mi?
Adana'da üç vicdansız gencin hamile kediyi bir Pitbull'a parçalattığı sahneleri. Kaçınız izleyebildi? Biraz vicdanı ve acıma duygusu bulunanlar mutlaka zaplamışlardır.
Taammüden cinayetin mevcut yasalarla nasıl sonuçlanacağını artık herkes öğrendi. Bir türlü değiştirilemeyen yasalarla bu üç ruh hastasına ne kadar ceza verilebilir?
Bu arada Tekirdağ'da damızlığa ayrılmış yarış atının kafasının kesilmesine de üç otuz para kafi gelecek!
Hayvanların intikamı
Gerisi sadece hâkimlerin gayretine kalıyor. O da nereye kadar? "Markası çakma" baklavacılara uygulanana razıyım.
Hani insanın aklına doğa üstü bir şeyler de gelmiyor değil. Mesela Alfred Hitchcock'un Kuşlar filmi.
Bir gün sadece kanatlılar değil bütün hayvanların insanlara saldırısını bekliyorum. Hatta arzuluyorum...
Bayramoğlu'nun özel reklamları
Konu "Beynin sırları çözüldü mü?" olunca, müthiş bir reklam patlamasına tanık olduk. Bu tesadüf değildi. Programın yayın tarihiyle, üniversitelerin kayıt zamanının çakışması önemli etkendi.
Deniz Bayramoğlu'nun "Şimdi reklamlar" demesiyle irili ufaklı üniversite ve yüksekokulun kuşakları hemen başlıyordu. İnanın içlerinde ilk defa duyduklarım vardı.
Beyin işlenince, ben bile dikkat kesildim. Sağ beynin, sol beyinden daha büyük olduğunu biliyordum. Ancak insanın gerçek komuta kontrol merkezinin hâlâ belirlenememesi tuhaf.
Aman dikkat
Katılımcılar içinde yeni bir ismi ilk defa izledim; Prof. Dr. Tayfun Uzbay. Üsküdar Üniversitesi'nden. Yani sevgili hocam Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın ekibinden.
Uzbay bu kadar ağır bir konuyu o kadar güzel sosladı ki, hayran kaldım. Şu sözlerine bayıldım; "Kadın beyni daha iyi plan yapar. Siz siz olun, sakın bir bayanın düşmanlığını kazanmayın." Bu öğüt, tüm erkeklerin aklından çıkmamalı.
...
GÜNÜN SÖZÜ
Benim anlayışıma göre demokrasi, en zengine ve en fakire aynı fırsatları bahşeder. Bu amaca da sadece barışçı yollardan ulaşılır. Mahatma Gandhi