Yıldırım'ın dağıttığı gün
Tuhaf bir durum. Saat 21.20 oldu, Ahmet Hakan Coşkun tek başına konuşuyor; "Konuğum Binali Yıldırım, birazdan burada olacak." Gerçek CNN'de böyle bir durum olabilir mi? Davetli olduğu canlı yayına bu kadar gecikmeyle katılabilmek mümkün mü? Adamı kovarlar.
Şimdi bunun nedenini birlikte düşünmeliyiz. Türkiye'de medya öyle bir hâl aldı ki, neresini tutsanız elinizde kalıyor. Uluslararası değerdeki ekranlar bile "yağdanlığa dönüştü." Sanki, "tarifesi, beklenmeye alınmış taksi" gibi davranıyorlar.
Bunlara gerçekten iyi bir ders vermeli. Ona da fazla kalmadı; "23 Haziran."
Çelişkiler
Fatih Altaylı'nın programında İstanbul'un sorunlarıyla ilgili çelişkiler sergileyen bir Binali Yıldırım vardı. Ne sudaki, ne de toplu taşıma araçlarındaki indirimin getirdiği maliyetten bihaberdi.
Ahmet Hakan'ın Tarafsız Bölge'sinde de aynı duruma tanık olmak şaşkınlık yarattı. Aynı konuları öğrenmeden tekrar gelmişti. Bu kez "oylar çalındı" dedi. Hırsızları bir türlü söyleyemedi. Ağzında geveleyip durdu. Sonunda "bitse de gitsem" havasıyla ayrılan süreyi kısa kesti...
İstanbul'un önemi
Megakent, Türkiye'nin toplam gelirinin yüzde 31,2'sini elde ediyor. Kişi başına düşen gelirde ise iki farklı grup barındırıyor. Kimileri alçak sürünmede, bazıları da siyah havyarla iftar açıyor. Yani yoksul ve zenginin arasındaki uçurumun en belirgin olduğu il İstanbul. Bu kentte, valelere 50 dolar bahşişi az bulanlar da var. Tabanvaya binen milyonlar da. İBB kaynaklarından kimlere hangi kuruluşlara para dağıtılması ise aleni hâlde.
Bu dengesizliği Binali Yıldırım ortadan kaldırabilir mi? Uzatmadan söyleyeyim: "yapamaz." Neden derseniz, sebebi çok basit; "Seçimi kazanamayacak" da ondan.
İktidarın bir ayağı sadece ona buna çamur atmakla meşgul. Öbür yanı ise "adam dövdürmeyi, seçim bildirgesi hâline getirdi."
Mutfaktaki durum da "anız yangını!"
DEDİKODULAR
Bu aralar devlet ekranından epey haber sızıyor. Gönül ilişkilerine girmeyeceğim ama bunların yüzde onu doğruysa çoktan kıyamet kopmalıydı. Özel kanallarda işten çıkarılıp sonra üst kademeyle geri dönenleri artık herkes öğrendi. Sosyal medya bunlarla çalkalanıyor.
Liste uzun
Sıra TRT'ye gelince, duyduklarımla ağzım açık kaldı. Sesi ve kendisi güzel türkücüyü korumasına alan zat hayli önemli bir isim. Bir de çeşmenin başını tutanlar mevcut. Cemal Reşit Rey'deki konserleri ayarlayan Yavuz Bingöl. Ayrıca TRT Müzik'te hangi program başlayacak, hangisi kaldırılacak onun icazetiyle karara bağlanıyor.
Hep yazdım. Hep söyledim. Bu kanalın koordinatörünün elinde bir şey yok. Süleyman Bektaş sadece bir telefonla bilgilendiriliyor. Bektaş'ın rahat bırakılırsa çok daha iyi işler yapacağından eminim. Bu arada Emine Hanım'ın talimatlarını da unutmayalım.
Aferin ona
Şehit haberleri sırasında adına "klarnetçi çocuk" denilen Serkan Çağrı'nın avukat eşi TRT'nin hukuk kadrosuna alınmış. Vallahi yeni haberim oldu.
Aferin Serkan'a. Burada bir de not düşeyim. Ben sevgili kardeşimin enstrüman çalışı kadar insan ilişkilerini de severim.
Şimdilik bu kadar yeter, sanırım. İleride devam ederiz...
'TEMAS YOK'
Son günlerde, rötara isyan eden bir bayanın söylediği cümle herkesin ağzında; "Hoop. Temas yok, temas yok." Sosyal medya, bu kadını âdeta asmakta. Hakaretamiz üslubu bunun nedeni.
Kimse de çıkıp sormuyor. Hava yolu şirketinin bunda hiç mi suçu yok? Üstüne üstlük bu şirketin uçaklarından biri Isparta semalarında düşmüştü. Onlarca ölü vardı. Herkes unutsa, hayata veda eden insanların yakınları ebediyen hatırlayacaktır.
Komedi yanı
Bu konuya mizah gözlükleriyle bakan ilk program "Çok Güzel Hareketler-2" oldu. "Temas yok"u başarıyla işlediler. Tabiri caiz ise ötekilere nal toplattılar.
Bu arada Güldür Güldür'ün çıkışı "Lüküs Hayat Opereti"nin bir bölümünü sergilemekle oldu. Böylece Zihni Göktay'a sunulan vefa örneğini akıl edenleri kutluyorum.
Kötünün kötüsü
Yeri geldi, Kanal-D'nin pahalı organizasyonu "Benimle Söyle" için sadece fiyasko diyebilirim. "Karman çorman" kurguyu bu kadar karıştırabilmek de marifet olsa gerek...
GÜNÜN SÖZÜ
Hangi zindan insanın kendi yüreğinden daha karanlıktır! Hangi zindancı kendisinden daha acımasızdır! Nathaniel Hawthorne