Yıka yıka çıkmaz!..
17-25 Aralık sürecinde başlatıldığı iddia edilen FETÖ ile mücadelenin samimi olmadığını beyan ettiğimizde başımıza gelmeyen kalmadı. FETÖ'nün Emniyet, TSK ve Yargı içerisinde güçlendiğini "G günü"nde darbeye hazırlandığını yazdığımızda da dalga geçmişlerdi. "Bunların gücünü abartarak FETÖ'nün propagandasını yapıyorsun" gibi absürt laflar edenlere de rastladık. 15 Temmuz'dan neredeyse 2 yıl önce 'İmamların Öcü' adlı kitabımızda TSK'daki yapılanmayı açığa çıkardığımızda, FETÖ'nün beyin takımını faş ettiğimizde defalarca mahkemeye verildik. Hapis cezaları istendi, tazminatlar talep edildi. Ve ayak sesleri duyulan hain darbe girişimi gelip çattı. 15 Temmuz gecesinin karanlıkta kalan saatleri, girift ilişkileri henüz ortaya çıkmış değil. 9 ay geçti üzerinden örgütün beyin takımı yurt dışına çoktan kaçmıştı. Kalanlardan Adil Öksüz gibilerinin nasıl serbest bırakıldığı halen meçhul.
***
Adil Öksüz'ün AKP içindeki bakan ve milletvekilleri ile ilişkileri de ısrarla saklanıyor. 100 binden fazla kişi işinden atıldı. Bu buzdağının görünen yüzü. 50 bin tutuklama var ki bu tutukluların birinci, ikinci derece yakınları da işlerinden atıldı. Aranan, kaçanların sayısı 30 binden fazla. Yurdun çeşitli yerlerinde yargılama süreci başladı. İddianameleri çıkanlar, çıkmayanlar var. Duruşmalar sapır sapır dökülüyor. Kamuoyu mahkemelerdeki hukuksuzluktan haberdar değil. 7 Haziran, 1 Kasım seçimi derken ardından referandum rüzgarı. Gasp edilen oylara rağmen zafer kazanılmış edaları... Hani meydanlarda "İnlerine girdik. Köklerine kibrit suyu döktük. Hepsini yakaladık... Pensilvanya'dakini de getirip yargılayacağız" nutuklarına ne oldu? Meğerse Sarayı koruyan polislerin arasında bile halen FETÖ'cü varmış. Bir gecede 9103 Emniyet personeli açığa alındı yine. Hangi kriterler ile bu yapıldı meçhul. Madem bunlar FETÖ'cüydü bugüne kadar niçin tespit edilmedi? Yeni tespit edildiyse hukuki delilleri var mı? Başından bu yana samimiyeti sorgularken "mış gibi yapılıyor" iddialarımız gerçeği yansıtıyor. Öyle ki 9 binden fazla kişi için gözaltı kararı çıkıyor, kamuoyuna "en büyük operasyon" diye bilgi veriliyor. Oysa gözaltı kararı alınanlardan 1448'inin cezaevlerinde tutuklu olduğu bir gün sonra ortaya çıkıyor. Bunun ciddiyetini sorgulamak hak değil mi? 4672 mahrem imamdan söz ediliyor. 3224 kişi için gözaltı deniyor. Buna rağmen "Ver mehteri..." çılgınlığı ile 10 binin üzerinde gözaltından dem vuruluyor. Allah aşkına neresi doğru? Bilgi kirliliği mi? Gri propaganda mı? Bir Allah'ın kulu çıkıp aslı şudur demedi üç gündür.
***
FETÖ'nün çöreklendiği stratejik kuruluşlardaki sözde temizlik için iki yıl önce "Yıka yıka çıkmaz..." diye bu sütunlardan yazmış, televizyon ekranlarından haykırmıştık. Koltuklarını, işgal ettikleri makamları korumaktan başka endişesi olmayanlar bizim "Yıka yıka çıkmaz" tespitimizi deterjan reklamı zannetti. Terör örgütleri ile mücadelenin esaslarını görmezden geldi. Lafa gelince "devletin bekası" lakırdısını sakız edenler "gelecek nesilleri" düşündüler. Alın işte yapılan bunca operasyonda örgütün siyasi ayağına ulaşılıyor mu? Ev kirasını malum bankaya yatıran tutuklanıyor! Ama Pensilvanya'yı su yolu yapanlara dokunulmuyor bile. Arazi tahsisi yapan, usulsüz ihale veren, yasa dışı, kayıtsız para aktaranlar dışarıda.
"Çalıyor ama çalışıyor" zihniyeti yine aynı sahnede. "Benim hırsızım iyidir"den "Benim FETÖ'cüm iyidir"e gelindi. Doğru, devletin bekası için bu örgütün en ücra köşesine kadar gidilmeli. Ancak önce şu işe ailelerden, özel kalemlerden, danışmanlardan başlansa da biz de işin ciddiye alınmaya başladığını kabullensek olmaz mı? "Yıka yıka çıkmaz" demiştik ya. Bu arada bazılarının aklanması için yıkama işleminin yapıldığını hissediyoruz dersek ağır mı kaçar?