Yerinde sayan davalar!..
Başkentin kavgalı gürültülü ortamında adliyede görülen kamu vicdanı açısından çok önemli bir davaya dün de devam edildi. Ankara’da Gezi Parkı protestoları sırasında polisin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük davasının 4. duruşmasında mahkeme, sanık polis memuru Ahmet Şahbaz’ın bir dahaki duruşmada salona getirilmesine karar verdi.
Ethem Sarısülük ve benzeri davalar, toz-duman ortamında, siyasetçilerin kayıkçı kavgalarının arasında gözden kaçmamalı ve kaçırtılmamalı!.. Bir an önce bu davaların sonuca ulaşması lazım ama gidişat pek de öyle hissettirmiyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu dün Ethem Sarısülük davası ile ilgili çok önemli bir açıklama yaptı. Tanrıkulu; “Hayatıyla, yaşam tarzıyla, haksızlığa karşı duruşuyla gerçek bir halk çocuğu olan Ethem Sarısülük’ün öldürülmesinin üzerinden yaklaşık on ay geçti. 14 Haziran’dan bu yana, yargısız infaza dair net deliller olmasına rağmen Sarısülük davası sürüncemede bırakılmak, zamana yayılmak ve unutturulmak istenmektedir” dedi.
Sezgin Tanrıkulu’nun açıklamasına yansıyan iddiaları da çok önemli:
“Ethem Sarısülük’ü, Gezi protestoları sırasında kameraların ve yüzlerce tanığın gözleri önünde vuran polis memuru Ahmet Şahbaz, başından itibaren AKP hükümeti tarafından kollanmıştır. Sarısülük davasında yargı da, deliller bu kadar açıkken benzer bir tutum içinde olmuştur. Sanık polis memurunun peruk takılarak, bir takım raporlar verilerek korunması tesadüf değildir. Çünkü o polise vur emri veren, bizzat Tayyip Erdoğan’dır. Nitekim Tayyip Erdoğan daha sonra (polise emri ben verdim) diyerek Gezi olaylarındaki tüm ölüm ve yaralanma olaylarının sorumlusu olduğunu itiraf etmiştir.
Ethem Sarısülük cinayeti sıradan bir cinayet veya kaza değil, siyasi bir infazdır. Bu infazla tüm hak ve hürriyetlerini talep eden milyonlarca yurttaşa gözdağı verilmek istenmiştir. Fakat Gezi olaylarında aralarında 14 yaşında bir çocuk olan Berkin Elvan’ın da bulunduğu yedi kişinin öldürülmesi, 8 bine yakın kişinin yaralanması, 10 kişinin gözünü kaybetmesi yurttaşları hak taleplerinden vazgeçirmemiştir, bundan sonra da vazgeçirmeyecektir.
Ethem Sarısülük davasında başta sanık polis memuru olmak üzere ’vur’emrini veren ve uygulayan tüm sorumluların yargılanıp hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını beklemek, adaletin yerini bulması için mücadele etmek en doğal ve demokratik haktır.
Şunu biliyoruz ki, başta Ahmet Şahbaz olmak üzere bu olayın sanıkları sonuna kadar korunmaya çalışılacaktır. Çünkü ipin ucu en tepelere kadar çıkmaktadır. Ancak şu da bilinmelidir ki adalet yerini bulana kadar başta Sarısülük ailesi olmak üzere bu olaylarda hayatını kaybeden gençlerimizin, çocuklarımızın aileleriyle dayanışma içinde olacağız. Hepimiz biliyoruz ki bu bir insan hakları davası ve mücadelesidir.”