YENİÇAĞ'ı kaynak gösterse yeterdi...
Gürbüz Evren'in ABD'deki kaynaklarından elde ettiği Kongre notları ses getirmeye devam ediylor. Em. Büyükelçi Uluç Özülker ilk defa Yeniçağ'da yayınlanan metni ekranda vurguladı. Tuhafıma giden, "Bunu isteyene verebilirim" demesiydi. Biraz ayıp etti, Yeniçağ'ı adres göstermesi aslında yeterliydi.
Evren'e bizi tercih ettiğinden dolayı teşekkürlerimi tekrarlıyorum. Sehven bir hata yüzünden anonstaki kaydırmayı da unutmuyorum. Üzüldüğümü de inkar edemem. Dikkatli okurlarım buna aldırmadılar. Yolladıkları mesajlarla kutladılar. Örneğin Hasan Çakıroğlu'nun tebriki gururlandıranlardan;
"ABD'nin şeytani planı"
"Burhan Bey; iyi günler. Harika bir gazetecilik yapmışsınız. Sizi de, bu tutanakları ortaya çıkaran Gürbüz Evren'i de kutlamak istedim. Görünen o ki, iki farklı dünya var. Birisi algı dünyası. Orada her şey kamuoyunun nasıl yönlendirilmesi isteniyorsa ona göre biçimlendiriliyor. Diğeri ise gerçekte ne olduğu. İşte orada gerçek gazetecilik devreye giriyor. Anlaşılan o ki, ABD dünyayı her yerde kaos yaratarak yönetmek istiyor. Kaos sona ererse insanların temel gerçekleri kavramasından korkuyorlar."
Devam ediyor
Bir notta Gürbüz Evren'den düşmek istiyorum. Mesajı şöyle:
"Değerli Burhan Abi; Kanal B'den ayrılmadım, halen devam ediyorum. Bekleme Odası programı aralıksız her Cuma saat 21:30'da."
Sanırım bu açıklama Yetkin Uyumaz öncelikli herkesi sevindirdi. Bu arada Sevgili Gürbüz'ün istediği adres çok net: Yeniçağ Gazetesi, Yenibosna-İstanbul
***
Öte yandan sizden gelenlerle devam etmek istiyorum.
Burhan Felek Ödülü'ne layık görülmekten dolayı yollanan tebriklerin sayısı hayli yoğun. Esat Ertekin'in satırlarını bilinen yakıştırmamla "sözcü" seçtim:
"Saygıdeğer büyüğüm;
Yeniçağ Gazetesi'nin internet sitesinde TGC Burhan Felek Ödülü aldığınızı okudum, çok mutlu oldum. Ancak haberin devamında rahatsızlığınız sebebiyle törene katılamadığınızı okumak üzdü. Öncelikle geçmiş olsun dileklerimi sunar acil şifalar dilerim. Ellerinizi saygıyla öperim. Allah sizi başımızdan eksik etmesin, usta kaleminizden mahrum bırakmasın."
***
Armağan Üreten'in Anıtkabir ziyaretini kutluyorum. Uzun yazısından bir cümle alacağım:
"Ne yaparlarsa yapsınlar, milletin kalbinden Atatürk'ü ve ona duyulan sevgiyi silemezler."
***
ÖZEL NOT: Prof. Dr. Hikmet Özdemir'in satırları ise beni mutlu etti:
"Rabbimiz mahçup etmesin diliyorum. Ölünceye kadar Atatürk nöbeti tutacağım. Size ve ailenize sağlık ve huzur diliyorum."
Sandalyeyi sobada yaktık
Alaaddin Demirtaş çok güzel bir anıyı aktarıyor. Sözünü ettiği ve alıntı yaptığı kitabı okumadım. Beşiktaşlı kardeşimin özetlediği şöyle:
"Değerli ağabeyim; bilmiyorum okuma fırsatınız oldu mu? Demirtaş Ceyhun'un yazmış olduğu Babıali'nin Şu Son Kırk Yılı kitabının 143. sayfasında, tıpkı sizin 3 Kasım 2019'da Reşat Nuri Güntekin'den anlattığınız olay gibi. Yazar şöyle anlatıyor:
Son Saat Gazetesi'nde çalışıyorum. Röportaj için o zamanın ünlü sosyete güzeli Benli Belkıs'ı davet ettik. Kış mevsimiydi. O gün de hava öylesine soğuktu ki. Çalıştığımız odada sobada yakacak odun yok. Oda buz gibi, kadına karşı rezil olacağız. İnanır mısınız, çaresiz kaldık sandalyelerden birini kırıp sobaya attık. Yani gazetenin ne odunu vardı, ne doğru dürüst bir sandalye...
Bu yazıyı yıllar önce Babıali'de yaşanmışları dile getirdiği için aktardım. Bugün ise yazarın bahsettiği gibi gazetelerin kapısında herkesin arabası bekliyor. Nereden nereye geldik."
Kafa karıştıran yargı
Prof. Dr. Ersan Şen istediği kadar savunsun, yargılama sistemimiz karmakarışık. Burada Hasan Basri Yalçın ve Halime Kökçe'nin fikirlerini savunmadığımı da belirteyim. Onların ellerinden gelse, sırf Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak için idam cezası getirecekler. Benim bahsettiğim; "Sabah tahliye, akşam yatağından alıp tekrak cezaevine tıkmalar"
Valiz hazır
Yargıdaki aksaklıklar ele alınmışken bu tuhaflıkları aradan çıkarmak şart. Adam tahliye ediliyor, ancak başına gelecekleri tahmin ediyor. Yani "hapishane valizi"ni boşaltmıyor. Tıpkı "sefer görev emri" bekler gibi.
GÜNÜN SÖZÜ
Ham düşünceleri ancak akıl pişirir. Firdevsi