Yeni Türkiye kimin Türkiye'si (7)
Dün yapısal sorunlardan üretimde ithal girdi payının arttığını yazmıştım.
2. Oligopol piyasa yapısı.
Piyasa yoğunlaşması herhangi bir piyasadaki pazar payının az sayıdaki firma tarafından kontrol edilmesi anlamına gelmektedir.
Oligopol piyasası, genelde 2, 3 veya 4 oyuncunun (üretici, aracı veya satıcı) hakimiyetindedir.
Telekom bir kamu tekeli iken 2021 yılına kadar özel tekel oldu. Tüketici, internet gibi araçları daha zor ve daha pahalı kullanıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İmalat sanayiinde yoğunlaşma oranı verilerine göre 2015 yılında İmalat sanayinin yüzde 24,6''sında yüksek oranlı yoğunlaşma var. Ulaştırma ve depolama sektöründeki sınıfların yüzde 9,1''inde ise yüksek derecede yoğunlaşma var.
Toptan ve perakende ticaret sektöründeki sınıfların yüzde 65,9''unda, Toptan ve perakende ticaret sektörü sınıflarının yüzde 20,9''unda, Madencilik ve taş ocakçılığındaki sınıfların yüzde 14,3''ünde orta derecede yoğunlaşma var.
İnşaat sektöründeki sınıfların yüzde 81,8''inde düşük derecede yoğunlaşma gözlemlenirken, Madencilik ve taş ocakçılığındaki sınıfların yüzde 35,7''sinde, Ulaştırma ve depolama sektöründeki sınıfların yüzde 31,8''inde çok yüksek yoğunlaşma gözlemlendi.
Bazı malların üretimi, büyük sermaye gerektirir. Söz gelimi otomobil, demir çelik gibi malların dünya çapında üretimine dev firmalar hakimdir.
Türkiye''de bazı mal ve hizmet üretiminde tek veya az sayıda firma hakimdir. Söz gelimi kağıt hamuru imalatı, motorlu el aletleri imalatı sektörlerinde tek firma var. Temel eczacılık ürünleri imalatında iki firma var.
Oligopol piyasa yapısında, çoğu kere firmalar anlaşarak fiyat belirliyor. Rekabet şartları çalışmadığı için, tüketici zarar görüyor.
Öte yandan Bankalar arasında da, Merkez Bankasının teşvik ettiği bir kartelleşme var. Banka ve kredi kartlarında MB azami yasal ve gecikme faizlerini belirliyor. Tüm bankalar aynı oranı kullanıyor.
3. Düşük Faktör verimliliği
Toplam Faktör Verimliliği (TFV), GSYH''da istihdam, sermaye stoku gibi girdi olan faktörlere göre hesaplanan katma değer üstünde meydana gelen ve açıklanamayan artı katma değerdir.
Toplam faktör verimliliğini, teknolojik yenilikler, bilgi birikimi, işçi verimliliği, rekabet şartları, demokratik ve hukuki altyapı etkiler.
Firma içi faktör verimliliğinde ise firma içi ve firma dışı faktörler etkilidir.
Firma içi faktörler, yeni teknoloji ve üretim teknikleri, Ar-ge, yönetimde etkinlik, işgücü verimliliğidir. Dışsal faktörler ise, rekabet ortamında iyileşme, girdiye ulaşım imkânları, altyapı kalitesi, finansmana erişim imkânları, hukuki, siyasi ve demokratik altyapıdır.
Betam Araştırma Merkezi, Türkiye''de İşgücü verimliliği, 2013 sonrasında Tarım sektöründe artmış, Sanayi, İnşaat ve Hizmetler sektörlerinde azalmıştır.
Sanayi sektöründe ilk dönem düşük kur nedeniyle ucuzlayan teknoloji ithali, yabancı sermaye ortaklıkları etkili olmuştur. 2014 ve sonrasında TL''nin değer kaybetmesi ithalat imkânlarını ve finansmanını zorlaştırmıştır. Demokratik ve hukuki altyapı bozulmuş, haksız rekabet şartları ortaya çıkmıştır.
4. Sektörel Dengesizlik ve düşük kapasite kullanım oranı
Merkez Bankası Kasım 2022 ''''iktisadi yönelim istatistikleri anketine katılanların geçen yılın aynı dönemine göre, son üç ayda;
- Üretim hacminin düştüğünü,
- Toplam sipariş miktarının azaldığını,
- İhracat sipariş miktarında düşme olduğunu,
- Ortalama birim maliyetin arttığını; söylüyor.
Ankete katılanlar aynı şekilde önümüzdeki üç ay içinde de, benzer şekilde üretim ve siparişlerin azalacağını ve birim maliyetlerin artacağını bekliyor.
Merkez Bankası İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı anket sonuçlarına göre de İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı yüzde 74 ile yüzde 79 arasında değişiyor. Aralık ayı itibariyle imalat sanayiinde toplam kapasite kullanım oranı;
2019 : 77.0
2020 : 75,6
2021 : 78,7
2022 : 76,4 oldu.
Düşük kapasite kullanım oranı üretim faktörlerinin atıl kalmasına ve maliyet artışlarına neden oldu.
2022 üçüncü çeyrek GSYH büyüme 3,9 oldu, sektörler olarak finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 21,6 ve sanayi yüzde 0,3 oranında büyüdü. Son 20 yılın tablosu aşağı- yukarı finans sektörünün reel sektör aleyhine büyümesi şeklindedir.
Sonuç olarak; Fiyat istikrarı yok. Halk yoksullaştı. Dış borçlarda temerrüt riski var. Üretim yerli değil. Sermaye birilerinde ve bir kesimde birikti. O zaman yeni Türkiye''nin kimin olduğu açık değil mi?