Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Yeni Rum Cumhurbaşkanı'nın çözüme katkısı olmayacaktır; kimse boşuna hev

Dün Güney Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Ben bu yazıyı yazdığım vakit henüz oy verme işlemleri tamamlanmamıştı. Rumların birinci turda Cumhurbaşkanlarını seçemeyecekleri hemen hemen kesin. Adaylardan hiçbirinin yüzde 50’nin üzerinde oy alması beklenmiyor. Rumlar Cumhurbaşkanlarını ikinci turda, yani 24 Şubat’ta seçebilecekler. İkinci turda ise büyük bir sürpriz olmazsa Papadopulos ve Hristofyas yarışacak.
Bu iki liderden hangisi seçilirse seçilsin, Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışlarında, samimi ve olumlu adımların atılmasını beklemek hayalciliktir.
Ilımlı gösterilen Hristofyas’ın seçilmesi halinde Kıbrıs sorununun çözüme ulaşacağı konusunda ümitlenenler boşuna heveslenmektedirler. Enosis ve Megali İdea ülküsü ile Rum tarafındaki Ulusal Konseyin aldığı kararların dışına çıkabilecek bir Rum lider daha anasından doğmadı, doğmayacak da. Rum liderlerin hiçbiri Enosis’ten vazgeçerek fanatik milliyetçi Rum Ortodoks kilisesi tarafından aforoz edilmeyi göze alamaz. Adayı Elenleştirme maskaralığından bir milim dahi sapamaz.
Rum tarafında, hiçbir zaman gerçekleşmesi mümkün olmayan bu hedeflere saplanmış olanlar dışında, sayıları fazla olmasa da, ada gerçeklerini görenler mevcuttur. Soruna çözüm bulunamamasının nedenleri konusunda doğru tespitler yapabilen ve bunları da kamuoyu ile paylaşabilen cesaret sahibi liderler vardır. Bunlardan bir tanesi Rum tarafının Dışişleri eski Bakanı Nikos Rolandis’tir .(Rolandis’in de Enosis’çi olduğunu unutmayalım.)
Hatırlayacaksınız Aralık 2005’te Alithia gazetesine verdiği bir demeçte Rolandis, “Bugüne kadar masaya gelen tüm planları reddettiklerini ve Annan Planı’nı reddettikleri andan itibaren Kıbrıs sorununu çözme niyetlerinin olmadığının ortaya çıktığını” ifade etmişti. Geçtiğimiz günlerde Sunday Mail gazetesindeki köşe yazısında Rolandis Rum tarafının uyuşmazlığını bir kez daha gözler önüne serdi ve Rumların tam 15 kez reddettikleri önerilere yer verdi. Rumların reddettikleri önerileri Rolandis’in köşe yazısından aynen aktarıyorum:
1.1948 toplantısı: Reddettik.2.1955-56 Vali Harding önerisi: Reddettik. 3.1956: Radcliffe Anayasası: Reddettik.4.1958: Macmillan Plânı: reddettik. 5.1959-60 Zurih-Londra Antlaşmaları: Kabul ettik ama 1963 yılında Anayasayı değiştirmeye kalkarak reddettik. 6.1964: Acheson Plânı: Reddettik. 7.1972:Kleridis-Denktaş anlaşması: Reddettik.8.1975: İki Toplumlu çözüm: Reddettik. 9.1978: İngiliz-ABD-Kanada Plânı: Reddettik.10.1981: Waldheim değerlendirmesi: Reddettik.11.1983: Cuellar göstergeleri: Reddettik.12.1985-86: Cuellar’ın BM Belgeleri: Reddettik.13.1992-93: Gali Fikirler dizisi: Reddettik.14.1997: Annan Önerileri, Troutbeck-Gilon: Hayata geçirmedik.15.2002-2004: Annan Plânı: Reddettik
Önceki gün Alithia gazetesindeki köşesinde Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’u politikaları nedeniyle eleştiren Nikos Rolandis, Rum liderin, KKTC’de neler olup bittiğini görmeye gidip gitmediğini sorgulayarak, şunları kaydetti:
“Tassos Girne’ye hiç gitti mi? Kuzeyin topraklarına gitti mi? Orada neler olduğunu görmeye gitti mi? Hepsi Türk mührü taşıyan binlerce mağazayı, işletmeyi, evi, oteli, küçük ve büyük tesisi görmeye gitti mi? Gitmedi. Eğer gittiyse bize son 60 yıldır kendi aptallıklarımızla, ki bunun en büyük sorumlusu odur, kuzeyde yarattığımız ’İstanbul’u’ ve ’İzmir’i’nasıl yerle bir edeceğini söylemesi gerekmektedir. Eğer gitseydi ağlayacaktı. Ancak 2004 yılında televizyondan yaptığı gibi değil, tek başına, için için ağlayacaktı.”
Rolandis’in Rum tarafının uyuşmazlığını ortaya koyan bu tespitlerine katılmamak mümkün değildir. Tarihi gerçekler bunlardır. Bu acı, ancak tarihi gerçekler ortada iken, Rum tarafı, kurulduğu yıllarda beğenmediği “Kıbrıs Cumhuriyeti” nin yaşatılmasını isterken, yani “üniter” bir devlet isterken, “tek Halk-tek Vatan” ’dan bahsederken, “Federal” çözümü yalnızca lafta kabul ederken, Türkleri eşit-ortak olarak görmezken çözümden yana olabileceğini iddia etmemiz ve ümitlenmemiz mümkün müdür? Rum tarafının çözüm için Türk askerinin adadan gitmesi, Anavatan Türkiye’den gelen kardeşlerimizin geri dönmeleri, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ortadan kaldırılması, Rum göçmenlerin Kuzey’e dönmeleri gibi taleplerini olduğu müddetçe anlaşma ve çözüm olabilir mi? Bu düşüncedeki Rum liderlerden çözüm için medet ummamız gerçekçi midir?

Yazarın Diğer Yazıları