Yeni cep telefonu, yeni anayasa

Sizlere önce Amerika’dan haberler vereyim. Burada tüm hızıyla Kasım seçimlerine hazırlık sürüyor. Cumhuriyetçiler şimdiden Obama’ya karşı zafer kazandıklarını söylüyor. Bense bunun o kadar basit olduğuna inanmıyorum. Ekonomide bazı gelişmeler var. Tabii Demokratlar oy kaybedecek. Hangi hükümet halkına zor yolu gösterirse oy kaybeder. Aklı başındaki her siyasetçi öyle yapar ama.
Ama Obama’nın yaptığı iyi şeylerle Cumhuriyetçilerin dünyayı kana boyamasını unutmamak gerek. Türkiye konusunda Amerikan basınında çıkan yeni yazılar ve haber analizlerin sayısında artış var. Bunların yüzde 75’i Türkiye’nin İslamlaştığını ve aşırı bir şekilde laiklikten uzaklaştığını söylüyor. Biz Türkler garip milletiz.
Bizim gerçeklerimizi yabancılar yazar söylerse bir başka olur. Onların ağzından övgü ve eleştiri duymak bir başka. Ama şurası bir gerçek ki Dünyada İslam’a karşı oluşan tepkiden AKP yönetimi altındaki Türkiye de nasibini almaya başladı. Hani AB hayali vardı ya şimdi oturup kafamızı iki elimizin arasına alıp düşünme zamanı.
Türkiye’den haberler seyredip gazete okudukça, güleyim mi ağlayayım mı karar veremedim. Aslında inanın bana çok komik bir milletiz. Dışarıdan bizi yabancılar nasıl görüyor ve bizle nasıl dalga geçiyorlar şimdi anladım. Elindeki yasaları uygulamaktan aciz bir ülkede yeni anayasalar, yasalar yapılması tartışılıyor. Sanki modası geçti diye eskisini daha çözemediğimiz, marifetlerini uygulayamadığımız eski telefonu, yeni cep telefonu ile değiştirmek gibi bir şey.
Dedim ya biz tuhaf milletiz, Osmanlı’nın devamıyız, genç yeni Osmanlı’yız diye mangalda kül bırakmayanlar, Osmanlı’nın tarihi eserlerini bir bir çaktırmadan yok ediyorlar. Bakın Topkapı müzesinin depoları elden geçiyormuş, acaba ne kadarına alıcı bulabiliriz diye mi yapıyorlar bunu?
Taksim’in altına alacakmış trafiği. Üstünü yayaya açacakmış. Bir metro tüp tünelinin açılışında yıkılan kayan evleri, apartmanları hesaplarsanız bu bölgenin depremsiz olarak haritadan silinmesi kaçınılmaz. Belki de hedef Taksim’deki Atatürk heykeli. Bu kadar masrafa onu yok etmek için mi girişilecek?
Dedim ya komik diye. Hayat zorlaşıp geçim sıkıntısına düşünce millet iyiden iyiye ipin ucunu kaçırıyor. Lafa gelince ekonomi düz, kriz teğet geçti. Ama bakın bakalım ülkede üretim hangi boyutlarda. Dünyanın tahıl ambarı ve Avrupa’nın manavı olan ülke şimdilerde ithalatçı değil mi? İhracatın itici gücü tekstil sanayimiz kaldı mı? Hangi fabrikamızı ağır sanayi diye gösterebilirsiniz? Yok, boşuna parmak hesabı yapmayın. Elde olanları da sattılar. Şimdi sıra doğal kaynaklarda.
Et almış başını gidiyor. Balık zaten zengin sofrasında. Nasıl olduysa domatesin kilosu birden beş liraya fırladı. Ekmek zam sırasında. Bu arada bu kışın çok şiddetli geçeceği söyleniyor. Bu sene doğal gaz fiyatları ne olacak şimdiden düşünebiliyor musunuz? Yemin ederim ey milletim, senin sorunun ne ana ne de baba yasa. Senin sorunun karnını doyurmak, ailenin geçimini sağlayabilmek. Bunun dışındaki her şey bugün senin için masal. Uyuma.
Yol inşaatı veya köprü alt ve üst geçit inşaatları ekonomileri zorda olan, ekonomik krizin çarptığı ülkelerin ilk elden ekonomiyi canlandırmak için piyasaya pompaladıkları paralardır. Bakın inşaat sektöründe satılan ev var mı? Televizyon ve gazetelerdeki satılık ev ilanlarına dikkat edin.
Evet sevgili okurum, Türkiye ve Türk halkı öncelikle ekonomik sorunlarını çözmek zorunda. Anayasa, baba yasa bizler için lüks. Bırakın demokratik özgür bir ülke çocukları rolünü. Önce aş, iş konularını çözelim.

Yazarın Diğer Yazıları