Yazıyooor....
13 yıl önce şehit olan ağabeyinin görevini tamamlamak için Hakkari’ye gitmişti Erkan... Ailesi yasanın tanıdığı haktan faydalanıp ağabeyi Mehmet Akdeniz gibi bayrağa sarılı tabut ile gelmesini istemeyip dilekçe vermişti komutanlık katına... Ama o 7 yaşında yemin etmişti. Ağabeyinin intikamını alacak, bölücülere geçit vermeyecekti. Hakkari’yi, Şemdinli’yi kurtarılmış bölge ilan etmek isteyen teröristler Bayyurdu köyündeki karakolu basmaya kalkışınca karşılarında Erkan’ı gördüler. Volkan Yulalı ve Mahmut Yalçındağ ile beraber şehit olurken Erkan namus bildiği karakolunu çiğnetmedi hainlere. 12 de kelle aldılar, Mustafa Çuhadar Üsteğmen’in ruhunu şad edip, Elif Teğmen’e selam çaktılar.
Hakkari’de bunlar olurken, askerlerimizi şehit eden teröristlerin cesetlerini bekleyenler resmen isyana kalkıştı. Meclis çatısı altındaki milletvekili Mehmetçikten intikam alma yemini etti bu topraklarda. Malum gazete görmezden geldi şehitleri. ABD Büyükelçisi’nin bile inanmadığı sanal darbe planlarını yayınlamayı görev sayan malum gazete, yatsıya kalmadan sönen yalan mumlarını yakmak için askere saldırmanın dayanılmaz hafifliğine sığındı.
Yayınlandığı günden bu yana Türk ordusu ve yargısını hedef alan malum gazete edepten, adaptan ve hayadan mahrum vaziyette yazıyor... Yazdıkça irin damlıyor kalemlerinden. Kin kokuyor sayfaları. Özürleri ortaya çıktıkça hırçınlaşıyorlar. Erini, onbaşısını, çavuşunu, subayını, astsubayını alenen hedef gösterenler, generallerin tutuklanmasına zil takıp göbek atmaları yetmezmiş gibi, askerin bir numarasına dil uzatma cüretini sergilerken de yazıyor...
“Öyle şeyleri düşünenlerin Türk kanı taşıdığını düşünmüyorum. Türk kanı taşıyanların böyle şeyler ortaya koyması mümkün değil” sözleri belli ki kanlarına dokunmuş. Ellerindeki karaları sağa sola çalmayı alışkanlık haline getirenler fena gocunmuş yazıyooor... Hem de arsızca, alçakça...
Neymiş efendim, Genelkurmay Başkanı intikam diyen vekile “Ya yeminine sadık kal ya da dağa çık” demiş. Az bile söylemiş Başbuğ... Albay Cemal Temizöz’e atılan iftiraların hepsinin boşa çıktığını, terörle mücadele eden kahramanların tutuklanmasına üzüldüğünü söylemiş Başbuğ. Geç bile kalmış. Neymiş efendim sanal darbe planlarını malum gazeteye polisin servis ettiğini söylemiş. Az bile demiş. Daha mahkeme binasından çıkmadan ifadeleri basına kim sızdırıyor öyle ise? Yandaş medyaya “Generallere bunlar soruldu” manşetlerini kim attırıyor? Soruşturma devam ederken bütün bunları servis edenlerin kim olduğunu sağır sultan bile duymuşken, Başbuğ’un sözleri malumlara niye bu kadar batıyor? Battıkça yazıyorlar...
Sevgi, saygı, özen, ilke, ülkü gibi kavramlar sözlüklerinde bulunmadığı için kabalıktan, zorbalıktan vazgeçmeden yazıyorlar. İnşa edilmeye çalışılan korku imparatorluğunun lejyonerleri, kursaklarından geçenin bedelini ödemek için yazıyor. Vıcık vıcık yağ damlıyor sayfalarında. Yalan ve iftira akıyor kalemlerinden. Çizgi nedir bilmeden yazıyorlar üstelik. Hukuk adına, hukukçuyu tehdit ederek, demokrasi adına faşistçe, insan hakları adına katilce, gazetecilik adına provokatör ajanca, vicdansızca yazıyorlar.
Eline yüreğine sağlık Ahmet Bican Ercilasun hocamın... “Milliyetçilik temel ilkedir vazgeçilemez” başlıklı dünkü başyazısında, “Askeri sevmek de milliyetçiliktir” ilkesini bir kez daha hatırlattı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni savunmak gibi bir iddiam yok. Zaten Türk ordusunun buna ihtiyacı da yok. Orgeneral İlker Başbuğ’un Arena programında söylediklerini Türk kanı taşıyan herkes alkışladı. Geç kalındığını söylemekle beraber ben de altına imza atarım. Malumlar konuştukça, yazdıkça, milletimizin, okuyucularımızın hislerine tercüman olmaya devam edeceğiz.