Yazanlar Yatıyor
Teğmen Mehmet Ali Çelebi teslim oldu. Mahkemenin verdiği 15 yıldan fazla cezanın zaten 33 ayını yatmıştı. Cezayı Yargıtay onarsa 10 yıl daha yatacak. Dosyayı ve Çelebi ile ilgili iddiaların tamamını biliyorum. Onun hedef seçilmesi de akıllara ziyan. Ona tezgahı kuranlar, telefonuna sehven yükleme yapanlar da yargılanmalıdır. Yanlış hesabın Bağdat’tan döneceği umuduyla hukuka halen güvendiği için gidip teslim oldu. ’Sarı Öküz’dü Çelebi.. Bana kalırsa ’Sarı Öküz’ü verenler de yargılanmalı. Nereden bakarsanız gerekçeli kararın çıkması, temyiz aşaması en az bir yıl sürer. Bu kadar süre de insanlar boşu boşuna özgürlüklerinden mahrum bırakılacak.
Silivri’deki davaları yakından takip etmeyenler, kimlere, niçin bu kadar ağır cezaların verildiğini bilemez. Karardan 5 ay sonra aynı mahkeme Balyoz Davası sanıklarından 23 kişiye, mahkemeye hakaret, tehdit, yaralamaya teşebbüs gibi iddialarla yeniden dava açtı. Bu 23 kişiden 19’u susmadığı gibi, sahte delilleri ortaya koyup tasfiyenin amacını kitap haline getirerek subaylığın yanında yazar kimliği taşıyanlardır. Ergenekon ve Balyoz dalgaları başladığında bavulcular, servis elemanları, kuryeler de bol bol kitap yazdılar. Piyasada yüzden fazla dezenformasyon niteliğinde böyle kitaplar var, halen de yayınlanıyor. Bunların sahiplerinden kimisi vekil oldu, kimi terfiler edip yandaş medyada köşe tuttu vs..
Bu sütunlardan Silivri kitaplarını zaman zaman tanıttım. Bugün de niçin yattıklarını anlatabilmek için ilk etapta aklıma gelen yazar ve kitapları hatırlatacağım. Doğu Perinçek şüphesiz içeride en fazla üretenlerden. “Gladyo ve Ergenekon, Türk Ordusunda Stratejik Sorun Üç Genelkurmay Başkanı, Türk Ordusu Kuşatmayı Nasıl Yaracak?, Ergenekon Savunması, Ermeni Sorununda Strateji ve Siyaset, Tayyip Erdoğan’ın Yüce Divan Dosyası” okuduklarımın arasında. Prof. Dr. Yalçın Küçük kendi tabiri ile bomba uzmanı her biri bomba olan kitapları “Epilepsi ile Orgazm, Çöküş, Haberci, Fitne, Hasta Despot, Cumhuriyete Karşı Küfür Romanları” kütüphanemin baş köşesinde. Mustafa Balbay da hayatının en verimli günlerini yaşıyor. Silivri’de kitap üstüne kitap yazdı. “O mektubu Yazan Bendim, Gülümsemek Direnmektir, Demokrasi Tanrısı Zulumdar, Düşünüyorum Öyle İse Sanığım, Silivri Toplama Kampı Zulümhane”.. Tuncay Özkan’a gelince “Anne Canım Hiç Acımadı, Hapiste Yatacaklara Öğütler, Zorbalığın Pençesinde, Bir Casusun İtirafları, Danıştay Cinayeti Cumhuriyete Saldırı” eserleri tarihe not düştü. Hikmet Çiçek’in “Hangi Hizbullah, Ergenekon Tertibindeki Gizli Tanıklar ve İttihat ve Terakki’den Teşkilatı Mahsusa’ya” adlı kitapları başlı başına suç.. Mehmet Bedri Gültekin “Kürtçe Eğitim Sorunu, Kürt Sorununda Türkiye’nin Çözümü” isimli eserleri yatması için başlı başına sebep.. Nusret Sanem tutuklu kaldığı 3 koca yılda boş durmadı tam 9 kitap yazarak gerçekleri ifşa etti. Oktay Yıldırım’ın benim gönlümde ayrı bir yeri vardır. “Savaşmadan Kaybetmek, Ergenekon Bombalarının Sırrı, Mehmetçik, Danıştay’dan Ergenekon’a Bir Suikastın İç Yüzü” isimli eserleri ile bizleri gerçeklerle tanıştırıp iddianameyi paçavra haline getirdi. Hasan Atilla Uğur içeri tıkılmasının asıl sebebini “Abdullah Öcalan’ı Nasıl Sorguladım” kitabıyla belgelemiş oldu. Deniz Yıldırım’ın “Tayyip’in Voleleri” , Ufuk Akkaya’nın “Tele Tayyip” adlı kitapları cezalandırılmaları için yeterli görüldü. Bugüne kadar 19 ayrı kitap yazan Ergun Poyraz, Silivri’de gıdalanıyor. Yattıkça yazıyor, yazdıkça yatacak elbet. Adeta ölüme mahkum edilen Levent Ersöz’ün “Son görev. Kim bu Yalancı Papazlar?” adlı eseri ibret vericidir.
Bugün bu sütunlara bunları sığdırabildim. Silivri kitapları ve ceza alanları yazmaya devam edeceğim.