Yasağı delmedim!..
Malumunuz, bugün seçim yasakları var..
Gülmek te yasak değil ya!..
Osman Bölükbaşı, İsmet İnönü ve İnönü’nün torunu aynı uçaktadır.
Torun, dedesi İnönü’ye gider ve şöyle der:
“Dede bana 10 lira verir misin?”
Sebebini soran dedesine “Uçaktan aşağı atacağım, köylüler bulup sevinecek” diye cevap verir.
İnönü de Osman Bölükbaşı’nı göstererek, “Git Osman amcandan iste, o verir” der.
Çocuk: “Osman amca bana 10 lira verir misin?”
“Neden?” diye soran Osman Bölükbaşı’ya, “Uçaktan aşağı atacağım, köylüler bulup sevinecek” der.
Çocuğun bu açıklamasına Bölükbaşı’nın cevabı çarpıcıdır:
“Oğlum uçaktan aşağı 10 lira atarsan onu bir köylü bulur, bir köylü sevinir. Sen en iyisi dedeni at aşağı bütün millet sevinsin.”
***
Halis Öztürk, 1950’de Doğu’dan DP listesinde milletvekili olmuştu. Adı, kimliğinde Halis Öztürk diye yazılıydı, ama herkes onu “Halis Ağa” diye çağırırdı. “Halis Ağa” dediniz mi Doğuda kuzeyden güneye değin, herkes tanırdı. Gençliğinde eşkıyalık ettiği, yol kestiği söylenirdi. Günahı söyleyenlerin boynuna. Halis Ağa 1950’den 1960’a değin on yıl hiç sektirmeden milletvekili olmuştu.
Derken 1960 askeri harekatı onu Milletvekili olarak bulmuş, Yassıada’ya tıkmıştı. Halis Ağa’yı anayasayı tağyir, tebdil diye bilinen ünlü maddeden mahkemeye vermişlerdi. Yargıç soruyordu :
“Halis Öztürk müsünüz ?”
“Evet efendim.”
“Söyle bakalım sen Anayasayı tebdil ve tağyir etmişsin ?”
“Neyi ne etmiştim ?”
“Anayasayı çiğnemişsin.”
“Vallahi çiğnemedim.”
“Çiğnemişsin.”
“Vallahi hakim bey, de ki İncil’i çiğnemişim, Tevrat’ı çiğnemişim, olabilir. Ama bu anayasa nedir, görmemişim, bilmemişim, tanımamışım.”
***
Adayın biri Zara yakınlarında Kızılırmak’tan geçerken suya düşmüş.
Koşup parti başkanına haber vermişler.
“Bizim aday mı ?”
“Bilmiyoruz, adaylardan biri.”
“Akıntıya doğru mu gidiyordu, tersine mi ?”
“Akıntıya doğru.”
“Bizim aday olamaz. Bizimki hep tersine giderdi!”
***
Seçim sonuçları belli oldukça genel merkeze telgraf çakıyorlar:
“Beş sandalye aldık.”
“On sandalye daha aldık.”
Seçim sonuçları belli oldukça sandalye sayısı da artıyor.
“Elli aldık, altmış aldık, yüz aldık.”
Parti sekreteri sandalyenin milletvekili anlamına geldiğini bilmiyor, yanıt veriyor:
“Partiye bu kadar sandalye yeter, biraz da masa alın...”
***
1950 Seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra, köylü seçmen geri döner.
“Bey pusulamı geri istiyorum.”
“Geri verilmez, niçin istiyorsun?”
“Adres yazacağım”
“Adres yazılır mı be Adam!..”
“Geçen seçimde adresi yazmadık ta oylar başka partiye gitti de...”
***
İki arkadaş yolda karşılaşırlar. Biri ötekine:
“Haberi duydun mu?” diye sorar;
“İçişleri Bakanlığında bu gece büyük bir hırsızlık olmuş.”
“Yok canım. Önemli vesikalar mı çalınmış?”
“Önemli de laf mı... Çalınanlar, gelecek seçimlerin sonuçlarıymış.”
Keyifli Pazarlar
efendim!..