Yargı ve demokratik seçim şartları!..

AKP iktidarı sayesinde, “bağımsız” (!) olarak bildiğimiz yargı camiası ile ilgili tartışmasız geçen bırakın 1 günü, artık 1 saat bile kalmadı.
Yargının siyasallaşması tartışmalarını çok geride bırakan garip ve tanımlanması çok zor olaylara şahit oluyoruz. Kararların yanı sıra hukuk adamlarının yaptığı konuşmalar, değerlendirmeler, siyasete müdahaleleri devlet düzenindeki ana sigortayı attırdı. Elektrikler tümden kesildiği için biz sade vatandaşlara da mum yakıp onun ışığıyla haklıyı haksızı ayırt etme seçeneği kaldı.
Kısacası tuz kokmuş!..
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun dağılması ardından sarf ettiği sözleri hatırlayın. Hem iktidarın hem de muhalefetin tepkisini çekmişti. İktidar tepki göstermekle yetinmedi bir de ceza kesti Haşim Kılıç’a.. AKP, Yüksek Mahkeme’ye vakıf kurma ve bağış toplama yetkisi veren ayrıca kurulacak olan vakfa gelir olarak Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvurulardan alınacak harçların yüzde 30’unun aktarılmasını düzenleyen; “Anayasa Mahkemesi Vakfı’nın kuruluşuna” ilişkin kanun tasarısını, görüşüleceği anda Genel Kurul gündeminden çekip askıya alıverdi.
Recep Erdoğan ve taraftarlarının, Anayasa Mahkemesi ve başkanına Abdullah Gül’e bir daha Cumhurbaşkanı seçilme şansı veren kararına hâlâ çok kızgın ve kinli olduğunu hatırlatalım. Sonra da; bozguna uğrayan yeni anayasa çalışmaları ve Anayasa Mahkemesi Vakfı ile ilgili tartışmalar hakkında Anayasa Mahkemesi çevrelerinin neler düşündüğüne bir daha göz atalım. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin’e önce, dağılan anayasa yapma çalışmalarını sorduk. Bumin şunları söyledi;
“Baştan bu işin yürümeyeceğini biliyorum. Hiçbir partiyi ayırt etmeden söylüyorum ki bizlerin yapısal olarak anlaşmaz ve uzlaşmaz bir yapıya sahip olduğumuzu biliyorum. O bakımdan şu ya da bu partinin görüşü açısından söylemiyorum. İlk günden beri sonuç alınamaz dedim. Asla anlaşamazlar, bir yere varamazlar. Beni şaşırtmadı, tahmin ettiğim bir sonuç bu. Böyle olmamasını isterdim ama böyle olacağını tahmin ettim. Hep konuşulur ama bir çözüme gidilemez, varılamaz. Herkes kendi görüşünü dayatır. Biz böyleyiz. Özel hayatımız da böyle. Bize nazaran Avrupalılar çok daha farkı. Ailece bir miras konusu söz konusu olup da anlaşma gördünüz mü, en ufak konuyu sorun haline getiriyoruz.”
Anayasa Mahkemesi Vakfı kanun tasarısı ve askıya alınması ile ilgili de şöyle konuştu Mustafa
Bumin;
“Merak ettim inceledim. Niye buna takıldılar anlayamadım. Vakfın bazı hedefleri var. Şikayet hakkı ve şahsi başvurudan alınacak harçların yüzde 30’unu alarak bir takım işler yapmak istiyor. Bu düşündüğü işler de anayasa yargısı ile ilgili. Gerçekten anayasa yargısının uluslararası hukukla birlikte çalışmasını sağlayacak maddi imkanlar. Niye öyle oldu? Acaba kişisel bir takım çatışma ve çekişmelerden mi kaynaklandı?.. Acaba Haşim Kılıç’ın son açıklaması mı etkiledi?.. İktidar partisi de takıldı. Muhalefet de pek anlayamadı. İktidar biraz da şaşırdı. Genelde ben bunu görüyorum. Şikayet hakkı, şahsi başvuru hakkı benim zamanımda hazırlandı. Diğer bütün Yüksek Mahkemeler buna şiddetle karşı çıktılar; ‘Bizim kararımızı inceleyen bir başka mahkeme olur mu’ diye. O zaman dedim ki; ’biraz makul ve mantıklı olun, sizin kararınız zaten inceleniyor. Esastan verdiğiz kararlarda da inceleniyor, görev uyuşmazlıkları da inceleniyor. Yüksek Mahkeme olarak Uyuşmazlık Mahkemesi’nde inceleniyor. Uyuşmazlık Mahkemesi ters karar verirseniz kaldırıyor. Onu bırakın AİHM’de inceleniyor. Bir yabancı hakim inceleyince buna alınmıyorsunuz da, kendi arkadaşlarınızdan birisi inceleyip de oraya gitmesini engellerse.. AİHM’e Rusya’dan sonra en çok başvuru yapan 2’nci ülke olmamız sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Bunların pek çoğu içeride düzelir. Kendi aramızda düzeltsek de oraya başvuruyu azaltsak olmaz mı?’... Bunlar güzel şeyler değil mi? Ama hayır, bakın ben hayatta neler gördüm? En yakınınız sizi kıskanır, kendinizden yüksek yere gelmenizi istemez. Bunlar çok üzücü.
Haşim Kılıç’ın son açıklaması oldu ya; Kenan Evren de bu kadarını yapmıştı da, biz efendim evlilik vaadiyle kandırılmış hissettik gibi sözler kullanınca buna çok kızdılar. Böyle bir açıklama beklenmiyordu. Buna bozuldular öyle görünüyor. Kesin olarak bilemeyiz ama soru işaretleri de gelmiyor değil insanın aklına.”
Yürütme ile yargının birbiri içine dolanıp Arapsaçına döndüğü bir ortamda neyi, nasıl tartışmak lazım?
Gel de çık bakalım işin içinden..
AKP, Anayasa Mahkemesi Vakfı’nın kurulması işini rüşvet silahı olarak mı kullanıyor?.. Veya başka dolaplar mı çeviriyor?..
Bir de YSK’nın aldığı şu son karara bakın;
“Yerel seçimlerde aday olacak Bakanların istifa etmelerine gerek yok.”
Buna; devlet imkanlarını her türlü yağmalayan iktidara büyük seçim kıyağı denmez de ne denir?..
Düşünün şimdi!..
Zaten her daim iktidarın emir kulu olan bürokratlar.. Üstüne üstlük, Bakanlık forsu ve imkanları ile seçim bölgesine dalan Bakan ve onun karşısında bırakın eşit rekabet şansını, her türlü çelmelemeyle karşı karşıya kalan muhalefet adayları..
Ne diyeyim?..
Böyle demokrasinin gözünü seveyim!..

Yazarın Diğer Yazıları