Yaparsa millet yapar

Meral Akşener''in Altılı Masa''dan ayrılması, ilk bakışta deprem etkisi yarattı. Ama biraz düşünürsek Türkiye, siyaset alanında her zaman bu tür sorunlar yaşamıştır. Söz gelimi; Aralık 1977''de Ecevit hükümet kurmak için 11 milletvekilini transfer etmişti. Bu nedenlerle Meral Akşener olayına prensip bazında bakmamız gerekir.

Zira prensipte, siyasette giderek tırmanan sorunlarımız var…

Parti içi demokrasi işlemiyor. 1980 öncesi yüzde 95 ön seçim varken, 1980 darbesi ile ön seçim partilerin kararına bırakıldı. Partilerde üstten alta doğru örgütlenme oldu. Lider sultası oluştu.

Lider sultası nedeni ile, partilerde liyakat sahibi olanlar değil, genel başkana kim daha fazla biat ederse, o parti içinde yükseldi. Fikir üreten ve liyakat sahibi olanlar hem dışlandı, hem de bu gibiler siyaseti bıraktı. Böylece siyasi kadrolar yetersiz hale geldi.

Giderek halkın demokrasi bilinci kayboldu ve demokrasi talebi azaldı. Bugünkü iktidar, popülizm yoluyla biat kültürü oluşturdu.

Yüksek derecede ve her alanda popülizm, halkı körleştirir. Kısa vadeli çıkarlara bakanlar, uzun vadeli geleceklerini göremezler. Venezuela''da böyle oldu. Ancak Türkiye''de aynısı olmaz. Çünkü biz Batı demokrasisini ve yaşam tarzını daha yakından tanıyoruz. Daha önemlisi her zaman sıkışınca millet olarak çıkış yolunu bulmuşuz.

Bugün Türkiye bir kritik eşiktedir.

2003-2022 arasında 20 yılda 670 milyar dolar cari açık verdik. Bu doğrudan kaynak ve servet kaybı ve yoksullaşma demektir. Cari açık artarak devam ediyor.

Yüksek enflasyon, gelir ve harcama dengesini bozdu. İstanbul''da 3 bin liralık kira 30 bin lira oldu. Çalışanlar sittin sene tüm maaş ve ücretlerini biriktirseler bile bir araba alamazlar. Enflasyonun tek nedeni yanlış faiz politikasıdır.

Devlet parti devleti oldu. Bürokrasi inisiyatif kullanamıyor. Kabile devleti gibi, bakanlar, rektörler, Parti başkanları, torpilli iş adamları trafik polisi sireni takıyor.

Demokraside, hukukun üstünlüğünde geri düştük. Yabancı basın Türkiye''de teokrasi riski olduğunu yazıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı nihai hedefin Şanghay İş Birliği Örgütü''ne üye olmak olduğunu açıkladı. Türkiye demokratik Batı''dan kopup, dikta Şanghay''a girerse, 100 yıl geriye gider.

Eğer bugünkü siyasi iktidar, politikalarında yüz seksen derece dönüş yapmaz ise maalesef bu gidişat, hepimize işsizlik ve ilaç yokluğuna varan yüksek maliyetler getirecektir.

Sapere Aude; Latincedir ve anlamı ''''aklını kullanmaktan korkma, kendi aklınla düşünmeye cesaret et'''' şeklindedir. Bu söz Latin şair Horatius''un mektuplarında yer alır. Asıl ününü Kant''ın 1784''te yazdığı ''''Aydınlanma Nedir'''' başlıklı makalesiyle kazanmıştır.

Dikkat edersek biat kültürünü Suudiler gibi krallıklar, Arap Emirlikleri gibi ülkeler istiyor. Çünkü bu ülkelerde krallar, emirler ve mollalar bu yolla ülke kaynaklarını istedikleri gibi kullanıyor, halkın malını istedikleri gibi tasarruf ediyorlar.

O zaman iş halka düşüyor. Seçmen kendi ortak malı olan devleti kimin daha iyi yöneteceğini iyi düşünmeli; kendi geleceğini iyi planlamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları