Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Yanlışta değil devlette devamlılık esastır!

İktidara geliş tarihini "milat" ilan etmek, yaptığı bazı üst yapı düzenlemeleriyle "Yeni Türkiye" kurduğunu açıklamak, "15 sene önce evlerde FIRIN yoktu, BUZDOLABI yoktu!" gerçek dışılığına sarılmak, 1992 yılında kurulmuş olan Isparta''daki üniversiteyi 2002 yılında iktidara gelen partinin "Üniversiteyi Isparta''da kim kurdu? Biz kurduk" demesi yanılgı üzerinden yanıltan bir siyaset izlediği anlamına gelmektedir.

"T.C."yi silmek, Andımızı kaldırmak, "milliyetçiliği ayağının altına" aldığını ilan etmek, "Ne mutlu Türk''üm diyene" sözünü silmek ardından bir de kendisini "millî ve yerli" ilan etmek çelişkide sınırları zorlamıştır.

Yirmi yıldır ülkeyi tek başına adeta kral yetkisiyle yöneten AK Parti iktidarının yaptıklarından bazılarını özetlemekte yarar vardır: Çelişkileri bir yana AK Parti iktidarı ülkeye en büyük zararı PKK, FETÖ ile ilgili açılımları, anayasayı ve anayasal sistemi değiştirerek işlevsizleştirilmesi ve dış politikada uygulanan öngörüsüz siyaset konusunda vermiştir.

Açılımlar sayesinde bazı iktidar yetkilileri dağda mücadele ederken şehit olan Mehmetçik yerine terörist için ağlamaya başlamış ve bu bağlamda içeride ve dışarıda açılım üstüne açılım yapılmıştır.

İmralı, Oslo, Dolmabahçe gibi her biri ülke için skandal olan açılım görüşmeleri, "Akil Adam", "süpürmeyin kullanın", "komşularla sıfır sorunlu dış politika" gibi kavramlar, Kıbrıs''ta Annan Planı''yla somutlaşan "çözümsüzlük çözüm değildir" sloganları, Zürih protokolleri gibi akıldan ve gerçeklerden kopuk girişimler ülkenin önüne devasa bir maliyet koymuştur.

Her şeye karşın AK Parti iktidarı döneminde güvenlik konusunda çok geç de olsa terörle müzakereden mücadeleye geçilmiş, HDP''den seçilen belediye başkanlarının terörü finanse edenlerinin yerine kayyum atanmış, terör ülke içinde kitle katliamı yapamaz hale getirilmiştir.

Diğer yandan AK Parti uzun yıllar FETÖ ile iş birliği içinde olmuş, hep birlikte anayasal sisteme karşı "mezardakileri" bile oy kullanmaya davet etmişlerdir. Bu süreç Türkiye''de resmî devletin yanında bir de paralel devlet ortaya çıkarmıştır.

15 Temmuz darbe girişimi, önce AK Parti''yi FETÖ''yle karşı karşıya sonra da iktidarın aklını başına getirmiştir. Gerçekte ABD''den yönetilen bu örgütle bir zamanlar iş birliği yapan iktidar bu defa etkili bir mücadeleye girişmiştir. KHK''lar çıkarılmış, darbeyle ve örgütle iltisaklı olanlar devletten büyük ölçüde ayıklanmıştır.

Bu olumlu gelişmeye karşın iktidarın yaptığı anayasal değişiklikler kurumları işlevsiz bırakmış, devleti de yönetilemez hale getirmiştir. Demokratik sisteme en büyük kötülük parlamenter sistemden "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne geçişle yapılmıştır. Bu sistemle önce TBMM, sonra hükümet formalite haline getirilmiş, daha sonra da kurumlar, kurullar, komisyonlar geleneksel işlevlerini yapamaz hale gelmişlerdir.

Tıpkı Lenin''in, 1903''te demokratik merkeziyet teorisini geliştirdiği zaman, Trotsky''nin yaptığı değerlendirmeye benzer bir durum ortaya çıkmıştır: Partiyi proletaryanın yerine, ardından Merkez Komiteyi Parti''nin yerine, en sonra da Parti Genel Sekreteri''ni Merkez Komite yerine geçireceksiniz ve işin sonu proletarya adına, bir tek kişinin mutlak iktidarı olacak.

Türkiye''de gerçekleştirilen "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" de benzer bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Şöyle ki, bu sistemle AK Parti devletin yerine, genel başkan partinin yerine, cumhurbaşkanı da hem partinin hem de genel başkanın yerine konulmuş, sonuçta Cumhurbaşkanının tek kişilik mutlak iktidarı kurulmuştur. Durum budur.

Gelinen aşamada tek kişinin iktidarına karşı muhalefet partilerinin iş birliği yapmaları doğru yolda atılmış adımdır. Millet bu girişimleri dikkatle izliyor. Ama "elektrik faturamı ödemeyeceğim", "demokrasinin yolu Diyarbakır''dan geçer", "KHK ile görevden alınan, işine son verilen… herkesi göreve iade edeceğim" söylemleri millette tedirginlik yaratıyor.

Hatırlatalım yanlışta değil devlette devamlılık esastır!

Yazarın Diğer Yazıları