Yangınlar ülkelerin ciğerlerini yok ediyor
Ülkem günlerdir yangınla boğuşuyor. Her taraf yoğun siyah dumanla kaplı. Çanakkale’den yükselen alevler binlerce ağacın ve canlının ölümünü dile getiriyor. Komşu Yunanistan’da ise bir anda ülkenin 50 noktasında çıkan yangınlar, ülkeyi yangın gölü haline getirdi. Sınır kenti Dedeağaç’tan başlayan yangın Batı Trakya’yı sardı. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgede bulunan Türk köyleri boşaltıldı. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti komşuya yangınla mücadele için gerekli yardımları sağladı.
Akraba ziyareti için bulunduğum Yunanistan’da tam yangının ortasında kaldım. Fakat şiddetli rüzgâr nedeniyle çok hızlı şekilde yayılan yangını söndürmek ve yerleşim yerlerine ulaşmasını engellemek için Türk ve Yunan gençlerinin bir arada çalışması beni hayli sevindirdi. Köylerdeki camilerden imamlar, kiliselerden papazların halkı uyarması, ortaya çıkacak olan birçok tehlikeyi ortadan kaldırdı. Birkaç ev hayvanı, ağılların yanması sonucu telef oldu.
Zeytin ağaçları yok oldu
Ormanda saklanan kaçaklar ise yangından kaçamadıkları için yanarak öldüler. Türkiye sınırından başlayıp, Batı Trakya’ya uzanan Rodop Dağları’nda bulunan zeytin ağaçları, kekikler maalesef yok oldu. Artık bu yoldan geçerken, araçlarının camlarını açanlar kekik kokularını duyamayacaklar. Yeşillikler yerine karanlık bir boşluğa bakacaklar. Önlerine çıkan tilkileri ve karacaları göremeyecekler.
İnsanoğlu yaptığı yanlışlarla ve tedbirsizlikle her gün doğayı yok ediyor. Binlerce yıllık tabiat bir anda son buluyor. Canlanması yılları alıyor.
Zor da olsa, itibarsız ellere bırakılsa da bir yerde yangını söndürüyorsun. Gelin görün ki, eğitim alanındaki yangını söndürmek kolay olmuyor. Eğitim alanında yapılan yanlışlar yüzünden ortaya çıkan çıkmazları düzeltmek için tonlarca su gerekiyor. Açıkça söylemek gerekirse işimiz hayli zor.
Akıl ve bilimden uzaklaşıyoruz
Giriş sınavlarının sonucunda ortaya çıkan soru çözüm tablosu, başarısızlığın karnesi gibi. 12 yıllık eğitim sonucunda kendini ifade edemeyen, en basit matematik sorusunu çözemeyen öğrencilerin sayısı yüzde 90’ları bile aştı. Her geçen gün eğitim sisteminiz akıl ve bilimden uzaklaşıyor. Kendilerine eğitimci diye adlandıran bu konuda otoriter olduklarını söyleyen kişilerin sessiz kalması beni çileden çıkarıyor. Devlet üniversitesinde her türlü imkânlar içinde, eğitim aşamalarının tamamını başarıyla geçmiş olan ve isimlerinin başlarında Prof. ünvanı olan kişilerin yanlışları görememeleri imkânsız. Sessiz kalmaları ise ayrı bir sorun. Dünya uzayda yer edinmeye başlarken, uzay hukukuyla, uzay mimarisiyle, uzay ekolojisiyle uğraşırken bizim ezbere dayanan eğitimle eğitimi sürdürmemiz bilime set çekmektir. Yaratıcılıktan, eleştirel düşünceden, teknolojiden ve matematikten uzaklaşmamız ülkemize Orta Çağ karanlığına sürükler. Günümüzde bilgiyi ezberlemek kolay, önemli olan bilginin nasıl kullanılacağıdır. Günümüzde yapılan incelemede, ortaya şu sonuçlar çıktı.
Türkçe metinde derindeki bilgiyi öğrencilerin sadece yüzde 0,2’si bulabiliyor; bilmedikleri bir olayı açıklamak için sadece yüzde 0,1’i bilimi kullanabilir durumda. Öğrencilerin yüzde 26,1’i Türkçe metinde ana fikri bulamıyor.
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nda (PISA) durum daha da feci: Matematikte öğrencilerin sadece yüzde 0,9’u mükemmel, yüzde 36,7’si çok kötü. Fende yüzde 0,1’i mükemmel, yüzde 25,2’si çok kötü...
Bir zamanlar üç üniversitemiz (ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi ve İTÜ) dünyadaki ilk 200 üniversite arasında yer alırken bugün hiçbiri bu listeye giremiyor.